 • İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
301
|
|
|
|
Herşey için çok geç olmasın ne olur...
herşey sona ermesin bu sefer... |
|
302
|
|
|
|
Bir sarhoşun paltosu arasına sıkışmış şişe gibiyim. Doğrulsam gelir miyim kendime... Yattığım yer o kadar “sen”sin ki, mezar olsa inan hep kalacağım.
Şimdi, pis kokulu bir deniz kıyısında, taşlara yaslanmış yosunlara bakmak isterdim. Hani dalgalar hafifçe çarparken, yosunların saçları gidip gelir ya! Gözlerimi onların dansına odaklayıp, donup da kalmak...
|
|
303
|
|
|
|
Her şey seni gösteriyor,
Yakınlarda olmalısın,
Belki de hala yanı başımda usulca ağlamaktasın…
|
|
304
|
|
|
|
kimine tesadüf ,kimine imkansız ,hepsine aşk |
|
305
|
|
|
|
Sevgisiz yaşam anlamsız ve tehlikelidir. İnsanoğlu Venüs'e doğru yoldadır, yine de kendi karısıyla birlikte yaşamayı öğrenmemiştir. Elinde kendini ve gezegenini yokedecek gücü vardır: ve hiç kuşkunuz olmasın, yokedecektir —sevmeye son verecek olursa |
|
306
|
|
|
|
Bir Dostun Yüreğindeki sızıya merhem olabilmek adına kaleme alınan ufak bir yazı.... |
|
307
|
|
|
|
Ah! Kalbimin adı konmamış, insan izi tutmamış sahili. Ah! Hükmedemediğim coğrafyamın onurlu İstanbul’u, nerdesin? |
|
308
|
|
|
|
Hayat kadrajında gelememiştik yanyana. Aynı kadrajda yer bulup, hayat deklanşörüne basarak, ölümsüzleştirememiştik bir fotoğrafla. Şimdi aynı kadrajdaydık o hayat köprüsü üzerinde. Ama ne zaman deklanşöre basmaya kalksam; fotoğrafın arka fonuna ya onun yakası yansıyordu, ya da benim. Fotoğraftaki tüm fonların bize ait olduğu bir manzarayı arkamıza alıp, defalarca deklanşöre basabilecekmiyiz acaba? |
|
309
|
|
|
|
Yol uzun olur; yürünür her mevsim ve her mevsim ellerimde birikir acılarım.
Yalnızlığım hiç parçalanmadı. Granitten bir heykeldir o ve hiç eğmedi başını. Hiç bir balyoz da ayıramadı yönünü ikiye... Varsay ki, çok terliydik ve soğuk su niyetine içtik hayatı. Her yanımdan yıldızlar kayarken yakalıyorum kendimi. Hepsini yüzüne yüzüne fırlatmak vardı ve sana bağlamak her yıldızı… Gidiyorum ben aşkım.
|
|
310
|
|
|
|
“ Bıraktım masalları, onları babaları kızlarına anlatsın. “ |
|
311
|
|
|
|
Aşkı kimse çözememiş şimdiye kadar, hiçbir akıl onu kavrayamamış, sen mi anlayacaksın aciz aklım, sen mi onu yola getireceksin yaralı kalbim? |
|
312
|
|
|
|
Şimdi bu geceden sonra, yani bir sonraki geceye eş düşen karanlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında, ya da sonrasında…
Şimdi bu gündüzden sonra, yani bir sonraki gündüze eş düşen aydınlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında, ya da sonrasında…
Şimdi bu düşündüğüm “sen”den sonra, yani bir sonraki düşünceme eş düşen paragrafta ve onu takip eden ayrılık cümlesinde, ya da sonrasında…
Şimdi bu yaşamdan sonra, yani bir sonraki yaşama eş düşen zamanda ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında, ya da sonrasında,
Kulakların çınlarsa sevdiğim, bil ki adını anıyorum ve seni söylüyorum her daim! |
|
313
|
|
|
|
Gece ağır,
Yerinden kıpırdatamadığım parmaklarım kadar ağır…
Kalem ağır, kelam ağır…
Düş/ü/yorum düş bahçelerinden,
Düş/üm ağır… |
|
314
|
|
|
|
Sana gözüm gibi bakarken, şimdi gözyaşlarımla düşüp, yürek mazgallarına akan bir ıslak ayrılık şarkısısın. Islak ve nemlisin, yalnızlığımın yollarında. Üzerime yapışan sisli bir havasın. Tüm boşluklarımı doldururken bir zamanlar; şimdi kollarımın boşluğunda, esen sert bir rüzgarsın. Üşüyüşümsün, yalnızlığımda. Terk edişin, bana gölgede soğukluğunu bırakırken, bakışlarımın donduğu yerdesin. Nabzımın tükendiği, soluğumun bittiği bir dünyadasın. Sana ömrümü adadığım anların ardından bana buz sarkıtları gibi parmaklar bırakırken, sen başka kollardaki saatlerin mutlulukla çaldığı vakitlerdesin. |
|
315
|
|
|
|
Madem ki durdurulamıyordu zaman, duygularının coşkun ırmağında akıp gitmesini sağlayacaktın. Bir ilki daha yaşayacak ve ilk defa aşkı tende öldürecektin…
|
|
316
|
|
|
|
Ölüyorum desem anlamaz. Kanıyorum desem anlamaz. Bıçak yaradan anlamaz. Dilim dilim eder beni sevgili. En güzel güller de güneşe muhtaçtır desem anlamaz. |
|
317
|
|
|
|
Aşkı öğrenmek ancak dinlemekle mümkün. Sadece seyretmek, bize içi boş aşklar yaşatıyor. Aşk görmeden yaşanabilir, ancak dinlenmeden yaşanmaz. |
|
318
|
|
|
|
Annen ne anlattıysa, hangi masalları anlattıysa, hangi gözyaşını sildiyse onu ararsın; bulamazsın.
Kulağında oğlunun kalp atımı. Nerede duysan tanırsın...
Gün olur gözümüzden güneş icat eder. Gün olur severiz.
Gün olur ellerimize tapar, sonumuzu alnımıza yazarız... |
|
319
|
|
|
|
Acılarımızı paylaşırken sevinçlerimizi yutkunmazdık hiçbir zaman. Hayatın acı yüzünü yüreğimizde eritir, sevgimizle ateşe verir, aşkımızla sevince dönüştürürdük. Duygularımız hassastı ama asla kırılmazdı. İncinirdi ama kopmazdı. Aşkın yalın haliydi Sevgilim bu, saf ve masum olanı. |
|
320
|
|
|
|
Beni bende öldür. Öldür ki; sende doğayım yeniden. Köklerim sende kalsın. Saçlarından ötesini bilmesin ellerim. Gözlerim ise gözlerinden başka yurt edinmesin.Hadi sevgili. ..Sev beni ..Sev ki bende sonlasın amel defterim.Sev diyorum. Kendinden daha çok sev beni..Eğer ki; ıslak kirpiklerini yüreğimle kurulayamasam dudaklarıma ilmeklediğim fatiha’lar sonum olsun..Seccademe sirayet eden gözlerini gülüşlerimle bahara kavuşturamasam nefesime “ La İlahe.. “ lâfzı vurulsun.. Kat beni kendine..Sebebim sensin…Gayri ben yokum sende yaşarken. Ben “ seninim “ gayri.. Öldüm..Öldüm..Sonra sende vücut buldum sırf senin hayatında bir dua miktarı yer tutabilmek için…
|
|