• ÝzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aþk |
601
|
|
|
|
Yeþermiþ yemyeþil ömrüm benim.
Babam.
Dostum.
Can yumaðým; sensizlik köþe baþýndan el sallarken ruhumun daralmasý, ne bir aþk acýsýna, ne bir kavganýn ortasýnda yaka paça tartaklanmaya, ne kanýn beyne sýçramasýna, ne de kötü kabuslara benziyordu.O |
|
602
|
|
|
|
ve sen sadece düz yazýyla anlatýlamazdýn, tamlamalamalar kifayetsizdi güzelliðin karþýnda, olmayan sevigli; satýrlar sanaydý ve sen yoksun... |
|
603
|
|
|
|
Ama o bir yabancý.O hala yabancý.Ben varým,o var.Ama “Biz” yokuz.Biz olmalýyýz.Ya sonunda, yada SONSUZLUKTA… !!!
|
|
604
|
|
|
|
Sarýlmaya çalýþtýðým her ses birbirine benzer týnýlara sahip oldu zaman içerisinde. Farklý sesler benzer seslere dönüþtü önce. Sonra da benzer sesler ayný tona dönüþtü acýmasýz bir monotonluk içinde. Peþine takýlýp gittiðim sesin ufacýk bir izi bile kalmadý. Kayýp seslerin peþinde, kayýp bir ruh silueti gördüðüm bugün. Tüm harfler sýmsýký sarýlmýþ göðsüme, yitik umutlarýnýn peþinde sürüklenip gidiyor. Sessizce, sensizce…
|
|
605
|
|
|
|
bu gerçek bir olay deðildir.ama gerçekleþmesi beklenenbi olaydýr |
|
606
|
|
|
|
Özlem... Karanlýkta yanan mum ýþýðý... |
|
607
|
|
|
|
Kapýya doðru yöneliyorum. Eskiden kalma bir sözüm vardý, sana sarýlmaya dair. O sözümü yerine getirmek için, ya da sana sarýlmak istediðim için; sana sýmsýký sarýlýyorum. Seni býrakýrken aniden kendine doðru çekip boynumu öpüyorsun. -Öpüþlerinle kutsa ben |
|
608
|
|
|
|
Bir otobüs camýnýn, dostluðu kadarsýn þimdi. |
|
609
|
|
|
|
Þimdi ayrý hikayelerin ayrý cümlelerinde, ayrý sevdalarý taþýyoruz anlam diye..... |
|
610
|
|
|
|
Öpmenin ve öpülmenin ne olduðunun senden öðrenmenin hayaliyle yanýp tutuþuyordum. Ne bir özenti ne bir hevesle hareket ettim. Kendimi sana saklamanýn mutluðunu tatmayý ve yaþamayý bekliyordum. |
|
611
|
|
|
|
Hiç bitmeyecek bir aþkla sevdim seni.Kimler geldi geçti de bu gönülden bir tek senin yerin ayrý kaldý.Bana acý verecek bir tek senin sevgindi.Bu bile yýldýrmadý beni.Seni seviyordum ben.Nasýl terk edip gittin beni.
|
|
612
|
|
|
|
hayat sevince güzel derler ya inan ki öyle |
|
613
|
|
|
|
mahsuni'ye sormuþlar:
-sesin neden yanýk?
-ateþe düþte yanma demiþ. |
|
614
|
|
|
|
gel, sen koksun sokaklar yine, býrak baharý þehre, çiçeklerin kokusu topraðý sulasýn, sen yanýmda ol da gerekirse hiç çiçek açmasýn bir daha.... |
|
615
|
|
|
|
Kelimelerin en yalýn halinde dans ettik seninle. Bir simitin ikiye bölünmüþ halinin küçük sevinçlerinde büyüttük içimizdeki cocuðu. Ayný havayý soluduk, yaðmur olup güneþin avuçlarýnda kuruduk. Ayaküstü yaþanýlan sevdalara inat bir yudum sevgiyle doyduk. Ses olduk, karanlýðýn içinde tükettik kelimeleri. Sevda motifi olup birbirimizi yüreðimize dokuduk. Yol olduk, sevdaya giden rüzgarlarýn gülümsediði imkansýzlýk olduk seninle. Dua olduk, yaðdýk kurak sahralara. Birbirimizden ayrý geçen saatleri yokluk harcýna katýp ve sevda çimentosunyla karýp imkansýzlýðýn çökmüþ duvarlarýna sevdamýzý ördük. |
|
616
|
|
|
|
Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelime da vinci þifresi gibi çok daha fazlasini gizler içinde.
kendine iyi bak diyip de giderken arkandan bakýp seni haklý çýkaracak bir neden arýyorum...
|
|
617
|
|
|
|
Ansýzýn gelen sen, elimi ayaðýma dolaþtýran güzelliðinle ve kalbimi durduracak "Hala" varlýðýnla, bana bir armaðansýn. Bu yazýda keþke yok. O olmayacak onu anladým. Sen aný yaþamayý seçtin, ben daha çok yaþamak istedim galiba, sen aný yaþamaktan býktýn, ben senden býkmadým hala. Sen bana mayýsta geldin, ben sana haziranda aþýk oldum, sen bana erken geldin, ben sana geç kaldým. |
|
618
|
|
|
|
Sen yoksun artýk… Ruhum bedenimden sýyrýlýp peþinden koþtu, kelimeler dilimden süzülüp seni aradý her yerde… Sonbahar hüznünde sararmýþ bir yaprak misali sarardý yüreðim… |
|
619
|
|
|
|
Çatlarcasýna koþacaksýn ellerin peþinden.Sen yaklaþtýkça onlar kaçacak.Sen yavaþladýkça onlar sana yaklaþacak ve bu iþkence hiç bitmeyecek .Ne sen tenindeki hasreti,ruhundaki ateþi dindireceksin ve ne de o eller karanlýklarda bir daha görünmemecesine kayb |
|
620
|
|
|
|
Sevgiliye duyulan en içten duygular. |
|