Düþünce dilden, dil düþünceden doðar. -Platon |
|
||||||||||
|
Canik; Perþembe ile Samsun arasýnda, güneyden yarým daire biçiminde kavisli, kýyýdan orman ve madenle dolu daðlarla kapanmýþ, ortasýnda bol balýklý Yeþilýrmak’ýn aktýðý verimli, engebeli bir sahil þerididir. Efsanevi kadýn savaþçýlar; Amazonlarýn ülkesidir. Bölgedeki daðlara o yýllarda; Masun dað ve Amazonlar daðý denilmektedir. Canik coðrafyasýnda arýlar výzýl výzýl çiçekli aðaçlarda uçar, asma uzun gövdeli karaaðaçlarýn, kocaman cevizlerin doruklarýna çýkýp uzun gölgeli sallantýlarla yaprak çardaðýn üstüne yayýlýr. Meyveler, geniþ yapraklý aðaçlar, asmalar çalýlýklarla karýþýr ve kýyýdan içlere doðru daðlara uzanýr. Kabaklar üzüm asmasýnýn arkasýndan süzülür. Sonbaharda uzayan dallarý olgun üzümlerle ayný yapraklarýn altýnda dolar taþar. Yaz kýþ solmayan yeþil orman kümelerinde, tatlý yumuþak dalgalý tepelerde, bol gölgeli, pýnarlý, büyüleyici sessiz bahçelerde; armut, dut, fýndýk, ceviz, nar, üzüm gibi meyveler veren topraðýyla, sebzesiyle, solunasý tertemiz havasýyla cennetten bir parçadýr Canik. Bu güzel memlekette; kendir, mýsýr, tütün, patates, kara lahana, ipek bol miktarda yetiþir. 150- 200 yýl önce bu topraklarda ne varsa; ürünler, sürüler, meyveler, ormanlar derebeyine aitti. Derebeyi, üçyüze yakýn çiftlikten; 25.000 ila 30.000 kuruþ arasýnda öþür(çoðunlukla aynî olarak, bazý durumlarda ise nakdî olarak tahsil edilmektedir. Arpa, buðday v.s gibi uzun süre dayanan hububat çeþidinden genellikle aynî olarak, uzun süre beklemesi mümkün olmayan bað, bahçe ve bostan mahsülünden ise nakdî olarak tahsil edilmektedir.) gelmektedir. Paralar harcanmadan sayýsý her yýl artan kasalarda saklanýr. Parayý ve iktidarý seven için Canik ve Trabzon’un o dönemlerin valilik makamý çok istenen bir mülk olarak görüntüsü vermektedir. Vergilendirme iþi büyük ölçüde derebeyinin görüþüne ve yeteneðine býrakýlmýþtýr: Canik, oldukça kârlý bir yöredir. Vergiye alýþýk olmayanlarýn homurdanmalarý, ormanlýk alanda yaþayanlara yapýlan zorbalýk, vergiler nedeniyle kesesi boþaltýlan halký canýndan bezer. Derebeylik Selçuklulardan gelme bir yönetim biçimidir. Savaþ zamanlarýnda ‘týmar’ görevlerini en iyi bir þekilde yerine getirirdi. Eyaletlerinin iç yönetimini; titizlikle, hiç kimsenin karýþamadýðý baðýmsýz bir bey gibi yönetir. Her þey derebeyin çýkarý içindir. Elde edilen gelir de kendi keselerine akar. Padiþaha ise çok az miktarda vergi öderlerdi. Sultan Ýkinci. Mahmut, derebeylerin yetkilerini kaldýrýr, eyaletlerin gelirlerini devletin kasasýna aktarmaya karar verir. Eyaletlere vergi toplamak üzere tahsildarlar gönderir. Derebeyleri birbirine düþürülür. En zengin ve güçlü olanlar suçlu ve tehlikeli ilan edilerek üzerlerine gidilir. Ordu ve çevresinde “Haznedar oðullarý” adýyla bilinen, Gürcistan Türklerinden, o bölgede “Tavat” oymaðýna mensup Süleyman Behram, 17. yüzyýlýn sonlarýnda Ordu çevresine gelerek yerleþir. Canikli Hacý Ali Paþa’nýn Gürcistan taraflarýnda yaptýðý bir savaþ sonucunda Süleyman Behram’ý yanýnda getirir. Fatsalý Hacý Ahmet Aðanýn büyük oðlu ve Canikli Hacý Ali Paþanýn kardeþi Trabzon valilerinden Süleyman Paþa’ya “Haznedar” olur. Bu haznedarlýk ün olarak böylece ailede kalýr. Süleyman Behram, Canikli Süleyman Paþa’nýn kýzý ile evlenir. Süleyman Behram 1742 yýlýnda vefat eder. Mezarý Aybastý Esenli mezarlýðýndadýr. Bu mezarlýkta Behram beyin annesinin, karýsýnýn ve oðlu Osman beyin de mezarlarý da vardýr. Behram’ýn altý yedi çocuðundan biri olan Süleyman Trabzon ilinin 24 üncü valisi olur. vali Haznedarzade adýyla bilinen Süleyman paþadýr. Canik muhassýlý(tahsildar) iken, Faþ ve Konya sancaðýna atanýr.Faþ kalesinin tamirinde gösterdiði gayret onu 1810’de Trabzon valiliðini atanmasýný saðlar. Rizede Tuzcuzade Memiþ aða baþkaldýrmasý bu dönemde olur. Bu baþkaldýrmayý bastýran Süleyman paþadýr. . 1817 yýlýnda Alanya sancaðýna atanýr, ancak hastalýnca oraya gidemeden vefat eder. Mezarý Çarþamba Rýzvan Paþa Cami bahçesindedir. Bu aile ilk önce Aybastý’nýn Esenli köyüne yerleþir. Daha sonra Safalýk köyüne göçerler. Safalýk köyü 1908 yýlýna kadar Aybastý bucaðýnýn merkezi olur. Canik derebeyi Süleyman Paþa(Haznedarzade) varlýðýný sürdürebilmek için, kendisinden daha güçlü olan Çapanoðullarýyla kavgaya tutuþturulur ve baþarýlý da olunur. Padiþah, sonuçtan memnundur. Verdiði sözü yerine getirir: Süleyman Paþa atalarýnýn zengin mülküne el koyar ve dahasý çekinmeden oðlu Osman Paþa’ya da miras olarak býrakýr. Koþullar uygundur; vilayet de Osman Paþa’ya kalýr. 57’ ci Trabzon valisi olarak 14 sene valilik yapar. Osman Paþa, gösteriþe düþkün, savurgan, tantanalý, etrafýnda dalkavuklar bulunan, ölçüsüz zenginliðiyle kral gibi bir yaþam sürdürür. Trabzon’da yaptýrdýðý konak; cephesi denize ve serinletici havaya dönük, bölge mimarisinin özelliðine uygun, toprak eðimli bir düzlükte, binanýn kendisi dördüncü tarafý bahçe duvarýyla kapatýlmýþ, içteki üç tarafý ahþap cumbalý ve merdivenli, ortada geniþ bir boþluðu olan bir paralelkenardýr. Tek katlý olmasýna karþýn geniþ bir boþluðu olan odalar sað tarafta temel olarak hizmet eden koruma duvarýnýn ve onun altýndaki aðaçlarýn üzerinden dýþarýya bakýyor. Bu konakta güçlü, varlýklý birinin oturduðunu ifade eden süngüsüz filintasý ile silahlanmýþ ve sivil giyimli bir müfreze (paralý askerler) bulunurdu. Vali olunca, Trabzon’da bulunan konak yetmez, 1840’da Çarþamba’ya da büyük ve geniþ bir konak yaptýrýr. Dönüþümlü olarak bu konaklarda kalýr. Halk sýtma gibi ölümcül hastalýklarla boðuþurken kendisinin Giovanni Rutzeri isimli özel hekimi da vardýr. Derebeyine yirmi yýl hizmet etmiþtir. Daha önceleri Anapa Paþasý olan Osman Paþa Trabzon’da da baskýcý bir tavýr ortaya koyar.. Osman Paþa’nýn ölümü üzerine sadece mal mülk deðil, vilayet de miras olarak bu ailenin bir üyesine geçer. 58. vali Abdullah paþadýr. Bu ailede Ahmet paþa, Memiþ paþa gibi pek çok kiþi kaymakamlýk ve tahsildarlýk gibi görevlerde bulunmuþlardýr. Karadeniz’de ‘aða’ yoktur, çünkü herkes aðadýr. Aþiret ise hiç bilinmez. Derebeylik unutulmak üzeredir. Karadeniz bugün ülkenin ekonomisi en zayýf bölgeleri arasýndadýr.. Uyumlu olduðu, yurt dýþýnda sorun yaratmayacaðý düþüncesiyle, altmýþlý yýllarda batý ülkelerine yönlendirilen iþçilerin seçilerek gönderildiði kentlerin ekonomisi, bugünlerde iyi deðildir. Dünyada yaþanan bunalým en çok da iþçi gönderen yöreleri etkilemiþtir. Kýsa vadede kazançlý gibi görünen yurt dýþýnda çalýþma, uzun vadede hiç de iyi sonuçlar ortaya koymamýþtýr. Yurt dýþýna iþçi göndermeyen yerler daha çok geliþmiþ sanayi ve kalkýnmasý ileri seviyeye gelmiþtir. Ayrýca bölge insaný bir þekilde istemli göçe teþvik edilmiþ, akrabalýk ve geniþ ailelerin daðýlma süreci hýzlanmýþtýr. Aybastýlý hürriyetine düþkünlüðü nedeniyle havasý suyu ile cennet gibi olan Canik daðlarýndan bir þekilde böylece uzaklaþtýrýlmýþ oldu. Varolan demografik(nüfus) yapýsý korunsaydý, yöre mevcut durumundan daha iyi bir ekonomik ve sosyal geliþme saðlayabilirdi. Canik’te, günümüzde ekonominin bir türlü istenildiði düzeyde olmamasý, geçmiþte yaþanýlan derebeylik düzeninin bir sonucu olmasýn!... Kemal Düz 14.01.2010
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |