Duadaki Sırlar
Allah, insanın kendi öngörüsüyle olması imkansız gibi görünen her şeyi sonsuz gücüyle yaratabilir. Allah sebeplerden münezzehtir ve yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir.
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın neden olduğu kâğıt israfıdır." - Franz Kafka (kurgusal)"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın neden olduğu kâğıt israfıdır." - Franz Kafka (kurgusal)"
Allah, insanın kendi öngörüsüyle olması imkansız gibi görünen her şeyi sonsuz gücüyle yaratabilir. Allah sebeplerden münezzehtir ve yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir.
Bundandır belkide yağmurun yağması.
Bundandır belkide yağmura tutkunluğum.
Allah kudret ve kader kalemini öylesine kusursuz kullanır ki gözle göremediğimiz mikroskobik alanlarda muazzam rakamlar ve detaylar saklar. Örneğin atomun çekirdeğinde evrendeki en büyük kuvvet saklı. Minik bir tohumda devasa bir ağaca dair tüm bilgiler kodlu. Yine çıplak gözle göremediğimiz kar tanelerinin herbiri bir diğerinden farklı ve her
‘Anı yaşama’yı hayat felsefesi haline getirmiş olan insanlar, Rabb’imizin ibret olması için yarattığı görüntülere karşı duyarsızdırlar ve adeta at gözlüğü takmışcasına sadece baktıkları yeri görebilirler. Kendilerine ait olan küçücük bir dünyaları vardır. Şahit oldukları olaylar, onlar için ders çıkarılması gereken uyarılar değil, ‘yaşamın cilveleri’dir.
Yaşadığına şükretmek.
Sevdiklerinin yaşadığına şükretmek…
Acılarımızı paylaşırken sevinçlerimizi yutkunmazdık hiçbir zaman. Hayatın acı yüzünü yüreğimizde eritir, sevgimizle ateşe verir, aşkımızla sevince dönüştürürdük. Duygularımız hassastı ama asla kırılmazdı. İncinirdi ama kopmazdı. Aşkın yalın haliydi Sevgilim bu, saf ve masum olanı.
Ne zaman ıslansa deniz bizi ağlardık, ne zaman feryat figan haykırsa rüzgar biz vurulurduk.Zamana direnç iki gölge.Geceye inat iki ak alın.Eylüle isyan iki dik baş.
Ne zaman üşüse bir çocuk biz titriyorduk.Yaşanacak bir ulu sevda kuşanmıştık.Yar yüzüne yüz seremeden toprağa sürülü yüzler belirdi aynada / ızdıraplara
Umut gelirdi ve siyah beyaz bir akşam olurdu benim dünyam. Bahçemdeki çınar ağacı, gün boyu biriktirdiği kuşların sevinci ile uzanırdı düşlerime. Gözlerinle söyleşmeye başladığımda ayışığı rengiydi gözlerim, saçlarım gecenin karanlığı kadar siyahtı. Parmak uçlarına bir öpücük kondurur bana uzatırdın, sevinç kokardı o an avuç içlerim. Ellerim ellerin kadar
kimse demedi ki bana zamanında; “umut etmek ile elde etmek farklı şeyler” diye…
Gönlümü çaldılar yitik bir çocuk ağlar gözlerimde..Geleceğim kurtarılmamış..Düşün ki hayatın binbir hali var,benim halim yok..Ciddiyetim yavaş yavaş bozulmaya başlıyor gülüşlerim şımarık..
İş görüşmelerindeki klasik ve sinir bozucu bazı soruların, bir zaman sonra bireylerin, özellikle de biz gençler üzerinde nasıl bir etki yarattığını, gerçekleşme olasılığı olan ancak sayın işveren ve insan kaynakları yetkililerinin bazı tutum ve davranışlar nedeniyle hayal olmaktan öteye geçemediğini bu insanlar biliyorlar mı? Yoksa bunlar da denenmenin
Susmayı bilmeyişimizin getirdiği sıkıntlkara dair bir şikayet...