Kahpe Kurşun 9
Ne yeminden geçer yürek ne de verdiği sözlerden
Abu hayat şerbetini içmişim ahu gözlerden
Beklemekse tek isteğin son nefese kadar gel
Ölmeden önce dileğim işte ben geldim de yeter
Ne yeminden geçer yürek ne de verdiği sözlerden
Abu hayat şerbetini içmişim ahu gözlerden
Beklemekse tek isteğin son nefese kadar gel
Ölmeden önce dileğim işte ben geldim de yeter
Biliyordu, yine cevap gelmeyecekti ama bir kez daha yazdi. Bir kez daha satirlara doktu hislerini. Iki dakika gecmeden her zamanki gibi son gorulme yazisi ekraninda belirdi. Sasirmamisti ama incinmisti.
Bugün yüreğimizin giysisi nedir diye düşündüm de? Hep oradan çıktı mesele. Düne kadar yüreğimizden sevgi eksilirse çıplak kalırız gibi düşünüyordum, bugün farklı. Neden mi? İşte o ilk davranışımız ya da duygumuz ağlamak, tüm düşüncelerimi değiştiriverdi!
Arada gel yanıma, arada bak gözlerime. Gözlerinde hayatı bulayım yine. Sonra yine çeker gidersin nasıl olsa, bu sefer de şiirler tutar beni ayakta.
Birini, birşeyleri feda etmeden sevmekten daha büyük mutluluk ne olabilir ki .Acıyorum sevmeden ölmek zorunda kalanlara. ag
hayallerde gölgeni
rüyalarda sevgini
umutlarda sevdanı yaşadım
müneccimin gelecek dediği melek
senden önce aldığım her nefeste
Bir gün sormuşlar alp erenlerden birine: -Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -Bakın göstereyim, demiş o yiğit adam.
İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette...
Aşk dediğimiz bu müthiş duygunun gönlümüzün meşherinde hiçbir şeyin teferruat ve gereksiz olmadığını daha iyi anlıyorum...
Biliyor muydun?... Meşeler, çok güçlüdür. Kökleri, toprağın derinlerine iner ve yayılır. Meşenin bu derinliğe doğru dalışını ve çeperlere açılımını aynı esirgemezlikle kucaklar toprak... Ve ağaç, büyük bir güvenle birleşir toprakla. Güven duymadığı peliti, toprak istemez; pelit güven duymazsa, sereserpe veremez kendini toprağa.
İçinde bulunduğumuz şu mübarek günlerde, dünyanın her tarafında kan ve gözyaşı var. İnsanlarda ki merhamet ve sevgi duyguları rafa kalkmış durumda. Eminim ki Yüce Tanrı olup bitenleri dikkat ile izliyor, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ancak bunların, yani insanlıktan uzak olanların bir kısmı hemen cezalandırıldığı halde, bir kısmına da
Biri olsa hayatımızda, ama öyle biri olsa ki başka kimse olmasa bile hiç yalnız hissetmesek kendimizi. O gittiğinde de sanki hayatımızdan herkes gitmiş, her şeyimizi kaybetmiş gibi hissetsek; yerine kimi, neyi koysak dolduramasak boşluğunu. Ama keşke o hiç gitmese
''Korkunun olduğu yerde aşk yoktur cesarettir sevmek'' der bir özlü söz. Cesaretin varsa vatanını seversin ve ölüme bile gözünü kıpmadan gidersin, arslan yürekli Mehmetçik'ler gibi. Cesaretin varsa beğendiğin bir kıza aracılar yolu ile değil de, gider kendin söylersin''Seni Seviyorum''diye. Cesaretin varsa edebiyata, şiire ve yazmaya, çalışmaya, yüreğini koyarak
Niye aşık oldum ki sana... Ne güzel hayatımı yaşıyordum... Bencilce... Hesap vermeden... Özgürce...
sevmiyorum… sevmiyorum… sevmiyorum sensiz ne pazarları ne başka zamanları…
\*anlamak istemediğin bu kadar basit bir cümle işte\*
Belki bir bakışın bir tokat gibi yüzüme çarpıyor kuşatılmış gençliğinden, geçmişte bıraktığım gençliğime. Yalan olmaz aşkta. Karanlık fısıldadı aslında yaralı ardında bıraktığı kadını. Sırt çantasına yükledi tüm cümlelerini, koyuldu gitmeye kaldırım taşlı yoldan, kuralsız yaşamın sınır tanımaz geleceğine. Teşekkür ederim geleceğim. Bir gün hüküm giyen bir adaletle, kayıp