"Bir Yudum İnsan" Yeniden Yudumluyor Hayatıı...
Bir Yudum İnsan yeniden ve daima ekranlarda....
Bir Yudum İnsan yeniden ve daima ekranlarda....
"Televizyon ne derse onu yapmaya başladınız. Onun gösterdiği gibi giyiniyor, onun gösterdiklerini yiyorsunuz. Çocuklarınızı onun dediği gibi yetiştiriyorsunuz; hatta onun istediği gibi düşünüyorsunuz. Allah aşkına, sizler gerçeksiniz! Hayali olan ekrandakiler…”
Yüzyıl' dizisini her izlediğimde kan beynime sıçrıyor, tansiyonlarım bilmem kaç derecelere fırlayıveriyor.
İki elimi yumruk yaparak, ‘600 yıl boyunca üç kıtaya hükmetmiş ecdadımız bu hakareti, bu ihaneti asla hak etmemiştir’ şeklinde kendi kendime bağırarak, kime salladığımı bilmeden; rasgele boşluğu yumruklayıp duruyorum.
Çünkü Harem, Harem’i
Biz akşamları Nadirin kahvesine takılırız. Aslında, takılmak zorundayız demeliydim. Geç kalırsak Nadir eve telefon edip, Daha gelmiyor musun, nargileyi hazırlayayım mı? diye sorar. Böylesine yüzsüz bir kahvecidir...
Dün, “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle Kanuni Sultan Süleyman’dı, şimdi de Fatih Sultan…
Kim bilir sırada daha kimler ve neler var?
Şimdiden büyük tartışmaların sinyalini veren bu kitap henüz çıkmamış ancak anlaşılan o ki; birileri bizden bizim Fatih’i de çalmak istiyor, sanat adı altında, birçok değerlerimizi
Televizyonu her açtığımda midem bulanmaya başladı artık...” Size anne diyebilir miyim?” , “Yalvarırım gelinim ol!”, “ Allah belamı versin, seni ölünceye kadar sevmezsem!” gibi binlerce program var.
Bir de bir haber magazin ya da eğlence programlarında olanlar var ki o dahada beter dahada sinir edici.Bir reklam kuşağı bitiyor az sonralarla program başlıyor.Jenerik giriyor, heh diyorsunuz başladı ama hayır hemen öyle acele etmeyin, sunucu lafa giriyor
İskender’in ayak bastığı yerlerde hayat bir daha eskisi gibi sürmedi. Bu büyük ideal, karmaşa ortamının hüküm sürdüğü meydanlarda ezildi ve tarihten bir sayfa olarak günümüze kadar ulaştı
17 Ekim 2004 Pazar gününden itibaren yıllardır vazgeçilmezler listemin en başlarında olan CNN TÜRK televizyon kanalına ekran kararttırıyor, CNN TÜRK radyosunu da kapatıyorum. Artık ikisini de boykot ediyorum, bundan sonra ne izleyeceğim ne de dinleyeceğim
Film boyunca şehirlerde yaşayan, koca binalarda gündelik hayatını sürdüren insanların plastik hayatlar yaşadığı hissine kapılıyorsunuz. Helikopterin çarptığı ve alev alan binalar, kurşun yağmuru altında delik deşik olan havalandırma bölgeleri, kovalamalar
Şimdi ilk paragrafı okuyup ta, ‘Sakın ha bu programları seyretmeyin!’ diyeceğimi zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Tam aksine, kafanızı sakın ola ki kuma gömmeyin, seyredin. Seyredin de görün rezaletin son perdesini!
Matrix çılgınlığının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen gündeminizden düşmemesi hayra alamet olabilir mi? Ya da şöyle soralım; Bu filmde ne var ki sinemayla ilgisi belli bir çizginin üstüne çıkmamış olanlara bile cazip geliyor, adeta bu çılgınlığı yaşama
Televizyon seyredersiniz değil mi?Hemen hepimiz belirli saatlerde, belirli programları seyrederiz.Tv ler özelllikle akşam saatleri açık olur evlerimizde.Evin reisleri babalarımız dedelerimiz akşam saatleri hemen evin gençlerine ''haberleri açın da izl
Kırmızıgül’ün kafası karışık mı? Cevabını dikkatli izleyen birçok seyirci görecektir ki Kırmızıgül Tanzimat dönemi sonrası dönemlerde aydınların yaşadığı duruma benzer bir noktada durmaktadır. Doğu batı arasında gidip gelmek bu ülkenin kaderi maalesef. Aydınından, sanatçısına, sinemacısına, yazarına, politikacısına kadar birçok insan nerde durması gerektiğini bilmiyor. Bilemiyor. Kafa karışıklığının topluma
Acaba filmin müziğine mi kapılmıştı?
Filmin çekim platosunda, müzik eşliğinde iki kere diz kırıp, el şıklattıktan sonra,
‘Ya buranın havası çok hoşmuş, nasıl derler çok janti, gelmişken bari filmin bir iki sahnesinde oynayayım’ mantığı ile
Asimile olmuş bir kültürün ve dini, kültürle harmanlayıp; "hangi çağda yaşıyoruz" söylemleriyle renkli ekranlarda boy gösterenler ancak adına değişim denilen ve ne anlama geldiğini kendiside bilmeyen insanların bayraktarlığını yaptığı tek şey karakterini satmaktır...