Eleştiriye Katlanabilmek Güçlü Olmak Demektir!
yönetenlerin bazen öfkeyle konuştuklarını,kızdıklarını,birilerini suçladıklarını görünce, naçizane bu saptamayı yaptım!
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
yönetenlerin bazen öfkeyle konuştuklarını,kızdıklarını,birilerini suçladıklarını görünce, naçizane bu saptamayı yaptım!
Bunların yanında küreselleşmenin bir sonucu olarak kültür etkileşimi ve sınırlarımızdan giren yabancı kelimelerin Türkçe eşdeğerlerinin yerine konulmasında yaşanan gecikme yada umursamazlık bir garip iletişim dilini ortaya çıkarıyor.
Dün Irakın Dış İşleri bakanı, Şu anda Irak kuvvetleri ve ABD kuvvetlerinin PKK a savaş açacak bir pozisyonu yoktur.,demiş. Buna da Irakta ki iç savaş riskini engel göstermiş.
Sabah uyandığında hemen ‘aman bugün borsa ne olacak, hükümet düşer mi, akşama bizim başbakan halâ başbakan mı, işe yetişebilecek miyim, eve vaktinde dönebilecek miyim, trafik tıkanmış mıdır, benzin zam görecek mi bu hafta, maaşım beni ay sonuna kada
Bu mektup, bir vatandaşın Türkiye yöneticilerine hitaben yazdığı, Atatürk'ün mirasını ve ilkelerini hatırlatan samimi bir çağrıdır. Yazar, Cumhuriyet değerlerinin korunması, çağdaşlaşma hedefine bağlılık ve adalet, eğitim, basın özgürlüğü gibi konularda ilerleme beklentisini dile getiriyor. Dünya barışı ve Türkiye'nin bağımsızlığının önemine değinen metin, günümüz sorunlarına da atıfta bulunuyor.
Gittikçe B.O.P (Büyük Ortadoğu Projesi)' un büyük planlarının adım adım uygulandığı şu günlerde biz hala olayları sadece izliyoruz. Hiçbir stratejimiz yok ve de geliştirmiyoruz.
Anayasanın 42. Maddesinin 5.paragrafında:İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.hükmü yer alır.
Oysa ”gözle bakıp gönülle görmek” hayat felsefemdi benim. Gönlüm gözümün her baktığı şeyde mutlaka bir güzellik görür, mutlu olurdum. Şimdi neden bu sevgisizlik. Hayat dev bir ayna gibi. Bakıyor ve kendimi görüyorum. Heyhat…
Ya Voltran'ı oluşturacak parçalar biraraya zaten geliyor olmalı ya da mekan Hakkari ise toplama bilgisayar gibi Voltran oluşturulmalı...
ölürdüm de inanmazdım ama; "olmaz olmaz deme olmaz olmaz" denir ya olmaz oldu gerçekten.
Dışarısı bizi "jeep"lerimiz ve buna benzer komik söylemler ve bu söylemlerin rahatsız edici içerikleriyle tanır...
17 Mart 2005 tarihli gazetelerde, uluslararası bir kuruluşun 'küresek saydamlık raporunda', ülkeler arasında yolsuzlukları algılama konusunda yapılmış bir sınıflandırmanın sonuçları ile
Çarpikligi sadece bacaklarda ve kentlesmede görüyoruz. Oysa her seyimiz çarpik. Çarpik çurpuk bir seyiz…
Türkiye’de muhafazakâr duruşun peşinen getirdiği açık ya da örtülü bir önkabul vardır. Bu önkabul, Osmanlı geçmişine, Osmanlı’ya dair her şeye sempati duyma ve bu dönemi “ideal devlet ve toplum düzeni” olarak tahayyül etme biçiminde tezahür eder. Bu düşünüş biçiminin aynı zamanda bir tepkiselliğin sonucu olduğu da kuşku götürmez
21\. yüzyılda biz hala “başı açık- başı kapalı”, “parti içi demokrasisi olmayan çok partili sistem”, “etnik milliyetçilik”, “bürokrasi, siyaset, burjuvazi elitizmi”, “verimlilik devletçilik” ̶
26 Şubat 2004 Perşembe günü AGOS Gazetesinin önünde ülkücüler bildiriler okumaya, Hrant Dink’e yönelik ölüm tehditleri içeren sloganlar atmaya başladılar.