 • İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar |
101
|
|
|
|
Gelelim Emevi İslamcıların “Ebu Zer” söylemleri ile “Selahaddin-i Eyyubi” kahramanlığını birleştiren sentez aymazlığına! |
|
102
|
|
|
|
Ve son olarak;ATATÜRK evladı olarak, üzerine önemle parmak basarak, İsrail'in, Türkiye Cumhuriyet'ine karşı göstermiş olduğu "siyasi kabalığını, saygısızlığını" kınıyorum. Türk halkının gösterdiği tepkiler sonrası, "Özür" dilemiş olması tutarlı bir siyasi nezaket davranışı değildir. |
|
103
|
|
|
|
Bir kanlı gömlek sineye bastırılarak çığlıklar susturulmakta. Delik deşik ve hala kan damlayan bir bulut gibi karanfillere yağmakta. Ve karanfiller bir durma biçimidir, dimdik ve sağlam. Bir beslenme biçimidir babasını kurşunlarla kaybetmiş bir kızın gömleğe sarılışı. Yüreğini kaybetmiş bir kuzunun yünlerinden örülmüş bir gömlektir kurtlar sofrasına atılan. Uzun ince bir yolda yürümektir katiller arasında dolaşmak. İyi yolculuklar demez kimse sana herkes yolunu keser ve gömlek yine kanar. Ulaşılmaz adalete ve ışığa.
Bir kanlı gömlektir dağlarda koşan atlar. |
|
104
|
|
|
|
“Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan
Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebep ne?”/Şehzade Cem’den Sultan Bayezid’e |
|
105
|
|
|
|
Ya ÜÇ gencecik fidana ne demeli?
Suçları Cumhuriyeti korumak mıydı?
Yoksa hızla büyümeleri sonucu, düşünce ve fikirleri zamanın önünde mi koşmaktaydı? |
|
106
|
|
|
|
Tarih, insanlığın biraz da kendi duygusallığına cevap aradığı ve bu nedenle objektifliği belki de çoğu zaman göz ardı etmesine rağmen ciddi şekilde eleştiriye uğramadan anlayış gördüğü sosyal bilimlerden biridir. İnsan faktöründeki değişkenlik, konuya yaklaşım şeklinde de kendisini göstermiş ve ortaya çıkan bir olayın değerlendirilmesinde farklı açılımlar koymuştur ortaya. Pozitif bilimler gibi değişmez olduğu kabullenilen verilere tarih biliminin sahip olamayışı, yaşanan anın kısalığında, yaşananlara gecikmeden cevap verme zorunluluğu olsa gerektir. Halbuki bir Aristo mantığının işlevselliğinin azalması için aradan yüz yıllar geçerek Newton'lu zamanların gelmesi beklenilmiştir. Newton, ortaya koyduğu felsefi örüntüyle kainatı okumada Aristo pragmatizminden ayrılmış, bilinen eski doğrularla yeni ihtiyaçlara yeni tanımlamalar getirmiştir. Çoğunluğun öncelikli ihtiyaç ve ilgi alanının dışında seyreden bu çalışmaların uzun sürede değişime uğraması belkide bulunanların olağanüstü değerler olmasından çok, bu çalışma ve ilgiyi besleyecek sinerjiyi tabanda bulmanın ortaya koyduğu sıkıntılardır. Buradaki durağanlık, pozitif bilimler üzerindeki saygınlığın azalması gerektiği anlamında alınmamalıdır ele. |
|
107
|
|
|
|
Ne Ottoman Ailesi Devletin ebed müdded olabildi..
Ne Terakki Ailesi Cumhurıyetin payidar kalabildi.
Bulanık sularda - puslu havalarda avlanmaktan vazgeç artık ta..
|
|
108
|
|
|
|
körfez gazetesinde çıkan yazılarımdan |
|
109
|
|
|
|
bilindiği üzere osmanlıda halifelik olduğu bütün milletimiz içerisine yayılmıştır |
|
110
|
|
|
|
Sene 1967… Trabzon’dan bir güneş doğuyor… Ufuktan doğan bu güneş Trabzonspor’dan başkası değildi. Aslında futbol çok daha evvel bu şehir halkının yüreğinde yer edinmişti. İdmanocağı, İdmangücü, Necmiati, Lise kulüpleri Trabzon’da futbol ateşini yakan öncülerdir. 1923 yılından sonra Trabzon’da İdmanocağı ve İdmangücü arasında büyük bir rekabet başlamıştı. Bu iki güzide kulüp, Trabzon’da futbolu gündeme oturtmuştur. Bu iki takım arasındaki rekabet Galatasaray-Fenerbahçe arasındaki rekabetten farksızdı.
|
|
111
|
|
|
|
darfur, osmanlı’nın “fizan” dediği bölgenin de ötesidir. ta afrika’nın ortalarında, sudan’a ait ve batısında bir bölge:
|
|
112
|
|
|
|
Futbol günümüzün en çok rağbet gören spor dalıdır. Millet olarak futbolla yatıp kalkıyoruz. Küçüğümüz büyüğümüz futbolu seviyor. Belki bu bize bir dayatma olarak sunuldu. Gençlik stadyumlarda efkâr dağıtmaya, dertlerinden kurtulmaya, hayatına renk katmaya başladı. Televizyonlar, radyolar, gazeteler futbola gereğinden çok yer ayırdı. Bütün bu etkenler futbolu hayatımızın bir parçası haline getirdi. Fakat zamanla bizler de futbolu sever olduk. Hemen herkesin bir takımı var artık… Her birimiz bir renge sevdalıyız. Trabzonluların sevdalı oldukları renkler bordo-mavidir. Şehrin hâkim rengi haline dönüşen bordo-mavi, elbiselerden apartman renklerine kadar hayatın her yanına aksetmiştir.
|
|
113
|
|
114
|
|
|
|
Fransa’nın amblemi neden horozmuş, öğrenince de hiç şaşırmadım.
“Kendi ayakları b…kun içindeyken şarkı söyleyen tek hayvan horozmuş.”
Fransa sonrası Amerika onayladı, ardından İsveç sıradaki yerini aldı. Şimdi 24 Nisan yaklaşıyor, Ermeni kolları yeniden sıvadı. Hollanda-da yaşayan Türkler huzursuz. İmza kampanyaları başlatmışlar, ama seslerini yeterince duyuramıyorlar.
Anladım ki günümüzde Fransız Horozları çoğalmaya başlamaktadır. |
|
115
|
|
|
|
Ne yapardı ki gaspı yer, zülüm etmekten başka, çalıp çırpmak ne ala, tecavüzler hak telakki edilirken, zülüm tavan yapmışken mazlum kimin neyine öyle değil mi? |
|
116
|
|
|
|
Yukarıdaki denklem yanlış ise matematikçi dostlar beni bağışlasın lütfen. Okul hayatım boyunca matematiği bir türlü sevemedim. Hoş şimdi bile matematik işlemleri ile aram iyi değildir... |
|
117
|
|
118
|
|
|
|
Dizide Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’ın ve Sadrazam’ın oyunlarıyla galeyana geldiği, doldurulduğu ve yanlış yönlendirmeleriyle bu kararı verdiği sunuluyor.Burada da şunu soramadan yapamıyor insan: Bir Cihan Padişahının gerçekleri araştırmadan, bilmeden, sırf birilerinin yönlendirmesiyle böyle çok önemli bir kararı alması ne kadar doğru? Böyle bir cihan padişahının istihbaratı olmaz mı? Veya bu kadar zayıf mı olur? Tabi bunlar tarihin karanlık sayfalarında kalmış olaylar. Gerçeği belki de o anı yaşayanlar bilecek. Burada da şu sorulmadan edilemiyor. Bu kurmacayı yapanlar, neden gerçeğe yakın yapmıyorlar filmi. Koca bir hükümdarı neden bu kadar basit, düşüncesiz ve iki kişinin sözüyle hareket eden, iktidar uğruna evlat kaatili olan biri olarak gösteriyor. Gerçekten de Koskoca bir Cihan Padişahı halkın gözünün önünde nefret edilecek bir duruma düşürülüyor. Peki bu anlayış ne kadar doğru?
|
|
119
|
|
|
|
“Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat, bir gün Aydınlıkta işitilecek ve Gizli mekânlarda öğrendiğiniz bir inancı bir gün Çatılardan haykıracaksınız ve İnsanlar buna inanacak” |
|
120
|
|
|
|
Kavram ve tanım olarak pek çok yerde karşımıza çıkan bir olgu, emperyalizm. (1) Emperyalizm Latince: İmperium, imparatorluk kelimesinden türemiştir. Gerçektende, imparatorluğunu genişletmek ya da kendi hegemonyasını bağımsız olan başka ülkelere zorla kabul ettirmek isteyen bir devletin güttüğü politikaya denir. Başka kaynaklarda, sömürgecilik, yeni sömürgecilik olarak da ifade bulur...
|
|