• İzEdebiyat > Eleştiri > Çağdaş Sanat |
1
|
|
|
|
Şair, Yaşar Aydınlık, şiir ve sanatın dışında emeklilik yaşamını tarım ve arıcılık yapar sürdürüyor. Bahçe tarımı ile uğraşmayı zevk haline getiren şair, sebze yetiştirerek vakit geçiriyor. Bunun dışında saz çalmayı da bilen şairimiz müzikle çok az da olsa ilgileniyor. Belki de bu nedenle birçok şiiri bestekarlarımız tarafından beğenilerek besteleniyor.
|
|
2
|
|
|
|
Tuluk, yaşamı boyunca şiirde bir arayış içinde olmuş. Yazdıklarıyla yetinmemiş ve hep en iyiyi, en güzeli bulmaya çalışmış. Onun tek derdi, tek amacı şiirde mükemmele ulaşmak ve okuyucuya kusursuz bir şiir sunmak olmuş. O, şiiri, akan bir nehre benzetiyor: |
|
3
|
|
|
|
Konyalı şair ve ozan Sayın Hüseyin Elmaskaya ile yollarımız Denizli’de kesişti. Denizli Yaz-Ar Bir tarafından düzenlenen Türk Dünyası Şairleri Buluşması’na davet edilmişti. Sazıyla sözüyle çok güzel bir sunum yapmıştı.
|
|
4
|
|
|
|
Konyalı şair ve ozan Sayın Hüseyin Elmaskaya ile yollarımız Denizli’de kesişti. Denizli Yaz-Ar Bir tarafından düzenlenen Türk Dünyası Şairleri Buluşması’na davet edilmişti. Sazıyla sözüyle çok güzel bir sunum yapmıştı.
|
|
5
|
|
|
|
Şair, sarı rengine hayatı boyunca önem vermiş ve sarıyı hep ön plana çıkarmış. Öyle ki “Her Şey Gülüşünde Saklı” şiir kitabının kapağında da sarı renkler hakim. Yukarıda da adından söz ettiğimiz Kitabının birine “Sarıydı Dünyanın Yarısı” adını vermiş.
Şair sarı rengini şiirlerine de konu olarak ele almış. Bunun sebebi aşk mı, sevda mı demekten kendimizi alamadık doğrusu…
|
|
6
|
|
|
|
„Ne kitap ne yazı ne düşünce/Yalana pey sürülen bir ülkede bitmez gece/Anladık sonunda cümlesi boş“(7) diyor, Cahit Tanyol bir şiirinde. |
|
7
|
|
|
|
Bizde sanatçı bukalemun gibidir. Saate göre, güne göre renk değiştirir. Bizde sanatçının kişilik sorunu gibi bir sorunu da yoktur. Kişiliksizdir. Siliktir. Yitiktir. Aynalara dargındır. Aynasızdır. Kimileyin taraf tutar, kimileyin tarafsızdır!.. Çıkarının |
|
8
|
|
|
|
Bırakın koltukları, koltuklar arasındaki boşluklarda bulunan basamaklar dahi tıka basa doluydu. Bütün basamaklar tıkış tıkış insan doluydu. Sadece basamaklar değil, salonun en arka kısmında ayakta bulunan yüzlerce tiyatro sever saatlerce ite kaka oyunu izlemeye çalıştı. Belki de bir o kadar seyirci yer bulamadığı için evine dönmek zorunda kaldı. Ben de maalesef geç kaldığım için oyunu ayakta izleyen yüzlerce kişiden biri oldum. |
|
9
|
|
|
|
Oyunda özellikle Mestan rolündeki Süleyman Kasımoğluları, izleyenleri kahkahaya boğdu. Oyundaki rahat hareketleri ve oyuna hakim olma anlayışı ile müthiş bir performans sergiledi. Geçmiş yıllarda da izlediğim bu oyuncu, Kıbrıs Türk Tiyatrosu için büyük oyuncu olmaya aday biri diyebilirim. Sadece metne bağlı kalmadan, doğaçlama da yapabilen Kasımoğulları, seyirci ile de irtibat kurarak, izleyenleri adeta hem kendine, hem de oyuna bağlıyor. |
|
10
|
|
|
|
Eser, her haliyle mükemmeldi. Mükemmelin de ötesindeydi. Her şey ustaca düşünülmüş ve büyük bir profesyonellikle tasarlanmıştı. Müziklerden tutun, kostümlere, dekoruna, ışıklarına kadar her şey çok güzeldi. Hele de canlı orkestra, mükemmelin de üstündeydi. Öyle ki “Orkestrayı mı dinlesek, oyuncuları mı izlesek?” şaşırıp kalıyorduk. |
|
11
|
|
|
|
Alevi inancında semah'ın taşıdığı Felsefi ve tasavufi anlamlar üzerine kişisel bir deneme |
|
12
|
|
|
|
Fransız oyun yazarı Moliere'in en ünlüoyunlarından biri sayılan Scapin'in Dolapları adlı oyunun eleştirisi |
|
13
|
|
|
|
“Müstehcen”, Arapça kökenli bir kelime… Çirkin ve ayıp anlamına gelen “h-c-n” kökünden gelen “müstehcen” kelimesi, ahlâkî açıdan utanç verici fiilleri ifade etmek için kullanılır. |
|
14
|
|
|
|
Sedat Öğüt, bizi alarak “Hocam, buraya kadar gelmişken buyurun Edebiyat Sokağımızı görün” dedi. Hep beraber kalkıp ikinci ve üçüncü kattaki özel olarak yapılmış Edebiyat Sokağı’na gittik.
Tamamen farklı ve çok iyi düşünülmüş bir projeydi. Bir ayrıcalığı vardı. Beğenmemek veya hayran kalmamak mümkün değil. Burayı görüp de şaşmayana ben şaşarım doğrusu… Çünkü o kadar güzel ve estetik bir şekilde düzenlenmiş.
Daha merdivenleri çıkarken bir edebiyat büyüsünün içine giriyorsunuz. Merdivenlerin her basamağı Ünlü Şair Ahmet Haşim’in “Merdiven” şiirinin dizeleriyle doldurulmuş. Bütün basamaklar bu dizelerle süslenmiş... |
|
15
|
|
|
|
Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarının 21 yıldır salonsuz olduğunu ve çok zorluklar çektiğini anlatarak “Salon olmadan olmaz.” diyor. Devam ediyor: “Bazı projelerimizi gerçekleştirebilmek için salonun olması şart. Salon olmazsa projeler de hayat bulmuyor. Başkalarına ait salonlarda hep sorun çıkıyor. Her gün dekor kurup bozmak zorunda kalıyor |
|
16
|
|
|
|
YAZMAYA DAİR TEMEL ŞEYLER |
|
17
|
|
|
|
22 Nisan Gecesi Vadili'de özel bir geceye davet aldım. Özel diyorum, çünkü gerçekten özel bir gece oldu benim için... |
|
18
|
|
|
|
Aslında yalnız ses sanatçıları değil bütün sanatçılar didinip dururlar ama toplum tarafından beğeni kazanmak, halk tarafından kabullenmek çok az sanatçıya nasip olur.
Lafı fazla uzatarak yormayayım sizleri…
Açın dinleyin ve dinlerken dinlenin biraz…
“Ben pişmanım hayat, sorguya çekme
Dilersen infaz et, kar etmez dilime
Sözlerim ağırdır, dokunur kalbe
Şu susan ağzımı, açtırma benim”
|
|
19
|
|
|
|
Taklitçi bir müzisyenin milli değerlerimize tasallutuna cevaptır... |
|
20
|
|
|
|
271 sayfa tutan eser, şairane bir üslup kullanılarak şiir dili ile yazılmış. Her cümlesi, dizeleri andıran, insanı bir şiir bahçesine sokan, duyguları yoğun bir şekilde dile getiren, yüreklere hitap eden, her satırda gözyaşlarına gark eden samimi, içten söylenmiş, ağıt gibi yakılmış sözler, ırmak gibi akan, su gibi akıp giden cümlelere yer verilmiş. Roman yazarı, başarılı bir anlatımla Çukurova’yı, ilçeleri, kasabaları, köyleri ve yaylaları tasvir etmiş. |
|