"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Sevgi Üstüne Düşünceler...

Çünkü hiçbir kelime aşkın insana verdiğini anlatmaya yetmez ve hiçbir kelime ki kullanan kim olursa olsun; aşkı, bir kızın masmavi gözlerine dalıp gidildi­ğinde duyulan sonsuzluğa ait olmanın tarifsiz huzuru kadar iyi anlatamaz!!! ‘’

yazı resimYZ

SEVGİ ÜSTÜNE DÜŞÜNCELER…

Yazar José Ortega y Gasset’e göre —Albert Camus’nün de dediği gibi “Nietzsche’den sonra belki de en büyük Avrupalı yazar”— sevgiyi yalnızca kadınla erkeğin birbirine duyduğu duygulara indirgemek, meseleyi fazlasıyla daraltmak olur. Nitekim Dante, “Dünyayı döndüren, güneşi ışıldatan ve her şeyi yerli yerinde tutan tek bir kuvvet vardır; o da aşktır,” derken, aşkı insan bedeninden çıkarıp kozmik bir kudrete dönüştürüyordu. Ona göre güneşi ve gezegenleri bile sevgi yönetiyordu.

Bu astronomik boyutlara çıkmadan, sevgiyi kendi içinde taşıdığı yönleriyle ele alalım.

Bizler yalnızca bir erkeğin kadını, bir kadının erkeği sevmesinden ibaret değiliz. Sanatı severiz, bilimi severiz. Anne çocuğunu sever, dindar insan Tanrı’yı sever. Sevginin nesneleri sonsuzdur; birbirinden uzak, hatta kimi zaman birbirine zıt…

İşte bu yüzden, sevgiyi tanımlarken dikkatli olmalıyız. Sevginin bazı özellikleri, sevginin kendisinden değil; sevilen nesnenin doğasından geliyor olabilir. Güzel olan her şey sevilir. Bir çiçeği yalnızca kokusu için, rengi için, yaprağının zarafeti için sevebiliriz.

Ama bir erkeğin kadına, bir kadının erkeğe duyduğu sevgi her zaman başka bir yerdedir. Daha derin, daha sarsıcıdır. İşte bu sevgide ulaşamama başlar ve adı da aşk olur.

Bugünün gençlerine bakıyorum; hemen “Ben âşık oldum” diyorlar. Niye? Kime? Nasıl? Ne zaman?

Bildiklerini sanmıyorum. Çünkü bir ay sonra çıkıp, hiç utanmadan “Ben başkasına âşık oldum” diyebiliyorlar.

Bir arkadaşım geçen gün şöyle dedi: “Bu gençliğin çoğu POP–TOP genci… Okuyan, yazan, düşünen, tartışabilen ne kadar az insan var.”

Peki, sevmek üzerine hiç okudun mu? Sevgi üzerine düşündün mü?

Sevmek sabır işidir. Sevmek, kavuşamayacağını bile bile ondan başkasını düşünememektir. Sevmek, sevdiğin yokken yemek yemeyi unutmak, ona ulaşamama ihtimaliyle uykusuz kalmaktır.

Bir kitapta okuduğum şu paragraf belki de her şeyi anlatır:

“Eğer çok zengin olmak istiyorsanız, bütün işinizi bırakıp nehir yataklarında altın arayın. Eğer umudu yakalamak istiyorsanız, dört duvar arasına kapanıp bir çatlak arayın; güneşi yeniden görebilmek için… Eğer Tanrı’yı bulmak istiyorsanız, yüksek bir yere çıkıp ne kadar uzun sürerse sürsün dua edin. Eğer özgür olmak istiyorsanız, en bulutsuz günde yağmur olmayı deneyin. Eğer ulaşılmaz olmak istiyorsanız, yıldızlara ulaşmayı deneyin — ne kadar imkânsız olsa da. Eğer ölümle yaşam arasında durmak istiyorsanız, hekim olun. Eğer sürekli mutlu olmak istiyorsanız, çocuk kalın. Ama bütün bunların hepsini tek seferde, en kısa yoldan istiyorsanız… Âşık olun.”

Çünkü aşkın insana verdiklerini anlatmaya hiçbir kelime yetmez. Hiçbir tanım, bir kızın masmavi gözlerinde kaybolurken hissedilen o sonsuzluğa ait olma huzurunu tarif edemez.

Yani kısacası: Sevmek, sevdiğin için ve sevgin için acı çekebilmeyi göze almaktır.

Herkesin, bu kadar sevebileceği bir sevgili bulması dileğiyle…

Mehmet Salih

KİTAP İZLERİ

Çalıkuşu

Reşat Nuri Güntekin

Bir Ulusun Doğuş Sancısında Bir 'Çalıkuşu'nun Kanat Çırpışları: Reşat Nuri Güntekin'in Ölümsüz Eseri Üzerine Türk edebiyatının temel taşlarından biri olan ve yayımlandığı günden bu yana
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön