Bir Küçük Yolculuk
(emine demir) 21 Ağustos 2008 |
Deneysel |
| |
Uzaklarda bir yerlerde hatırlanıyor olmanın verdiği mutluluk var üzerimde. Kilometreler ötesinden gönderilen sevgi selini haber veren melodi heyecanın en duygulusunu yaşatmaya yeterli. Buralarda karanlık ürkütücü, doğduğum şehrin sokaklarına benzemiyor köşe başları. Elimdeki küçük kitabın sayfalarına saklanıyorum beni de götürsün en şiddetli aşkların yaşandığı o ülkeye diye. |
|
Noktalı Virgül
(emine demir) 28 Ağustos 2008 |
Sürrealizm |
| |
Kapadı gözlerini muhasebesini yaptı hayatının. Açtığında teşekkür etmek için aradı nemli gözler ihtiyarı. Nafileydi arayış. İhtiyar da kaybolup gitmişti zifiri karanlıkta. İçinde ümitler, hayaller ve mutluluk yeşeren virgüllerini topladı ve cebine koydu. Kesin ve kararlı adımlarla aydınlıklara doğru kayboldu.
|
|
Hakkını Helal Et Anne!
(emine demir) 4 Eylül 2008 |
Bireysel |
| |
Sen göremezsin saçlarına kurdelalar bağladığın kızının büyüdüğünü. Aynaya her bakışımda duyduğum ıstırabı, gözlerimde hiç düşmeyecekmiş gibi duran hüzün bulutlarının verdiği yükü bilemezsin...
Geceleri karanlıktan, yağmurda şimşekten, uykuda kabustan hala korkarım. İlk günkü gibi muhtacım sana aslında.. |
|
Okul Yolu ve Beyaz Kurdele
(emine demir) 22 Kasım 2008 |
İyileşme |
| |
Yol boyunca o’nu anlattı annesine. Eve geldiğinde çıkarmak istemedi üzerindekileri. Bir daha, bir daha baktı aynaya. Sanki şimdiden özlemişti öğretmenini. Utanarak sordu annesine “kıskanıyor musun anne”. Anne sadece gülmüştü bütün cevaplara denk. |
|
Sırlı Sessizlik
(emine demir) 24 Kasım 2008 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Beklemek çaresiz bir duruşu resmetmiyor, gözyaşı tadında bir yutkunuşu konuşmuyor düğüm düğüm boğazda. //Beklemeye devam ediyorum sanki senin çatının altındaymış gibi, beklemeye devam ediyorum sanki senin adını taşıyormuş gibi ve beklemeye devam ediyorum sanki beklediğimi unutmuş gibi… |
|
|
Pazartesi maviydi,salı sarı,çarşamba renklendiremediğim tek gün,perşembe yeşil,cuma açık kahverengi,cumartesi koyu kahverengi,pazar ise krem rengiydi... Bir de dün ve yarın vardı.Dün evelsi günün yarını,bugün ise yarının dünü oluyormuş meğer...
|
13.09.2008 22:21:24
|
|
| |
" Tam "elveda" diyecekken sana, tutuyorum kendimi, susuyorum ve kalıyorum yanında. Çünkü ölümün korkunç gecesinden korktuğum kadar, korkuyorum bu ayrılıktan. Güzelliğin gündüze benziyor pırıltısıyla. Ama gündüz sessizdir; oysa seni dinlemek denizkızlarını dinlemekten güzel. Ve içimdeki tüm umutlar, O TATLI DİLİNİN UCUNDA..."
PASLOV
|
|
|