Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Sana söylenen her harf, her hece, her kelime ya da cümlenin beraberinde başka anlamlar yüklendiğini ve söyleneni sen olduğun için belki bir bayram havasında dudaklarımdan döküldüğünü bilmekle beraber, merhaba’nın içime doğurduğu Güneş yeni bir dünyaya açılan gözlerin şaşkınlığı, gönlün şenliği, yaşam esamesi bir çığlığın yüreklere verdiği bir oh! sesi gibi… Varlığının kekremsi tadı tüm vücudumu uyuşturuyor. Mış gibi bir hayatın içine çekiyor beni. Sakin sakin konuşuyor, sorduğum sorular sonrası muhakkak bir şeyler söylüyorsun. Ben sesine, asaletine, mimiklerine öyle odaklanıyorum ki, söylediklerinin sorduklarıma akraba olmadığını anlasam da, seslenmiyorum. Bilsem de beynimde aynı soruların yineleneceğini ve cevapsız sorular sorarken yorulacağımı, yine de dokunmuyorum sana. Elimde bir “merhaba” senden kalma. Tüm cevapların saklı olduğu sihirli bir kutuymuş gibi saklıyorum onu. Ve inanıyorum tuhaf bir şekilde öyle olduğuna. Beklemek çaresiz bir duruşu resmetmiyor, gözyaşı tadında bir yutkunuşu konuşmuyor düğüm düğüm boğazda. Seccade kokulu bir yakarış oluyor sen bilmezken dudaklarımda. Avuçlarıma yağıyor ılık ılık… Hakka açıyorum sana sevdamı. Senin merhaba’ndan aldığım güçle Ondan istiyorum seni. Saklandığın yerden çıkıp gelesiye, o bahsettiğin dünyayı O’nun adıyla birlikte renklendiresiye ve yine birlikte son nefesi veresiye istiyorum Ondan seni. Beklemeye devam ediyorum sanki senin çatının altındaymış gibi, beklemeye devam ediyorum sanki senin adını taşıyormuş gibi ve beklemeye devam ediyorum sanki beklediğimi unutmuş gibi… Her gün bir sonraki güne daha çok yaklaşmanın ferahlığıyla uyanıyorum. Mutluluk oralarda bir yerlerde olmalı. Geçen zaman alıp götürse de gençliğimi, büyütse de içimdeki çocuğu, ben hala umudumu kaybetmemişliğin şenliğindeyim. Zihin penceremde kaçıncı defa tekrarlandığını bilmeyen görüntülerin var. Gülünce gözlerin küçülüyor, kayboluyor gözlerimde. Bak yine o siyah tişörtünü giymişsin, hani o en çok beğendiğim… Saçlarını kısalttırmışsın istemediğimi bile bile ama olsun… Ben yine de kapatmıyorum ışıkları sen uyuyamazsın diye. Varlığının aydınlığında seyrediyorum seni ve yine varlığına sarılıyorum kovarken tüm korkularımı. Sen tuhaf bir şekilde cesaretim oluyorsun. Gözlerimi kapatıp huzurun sesini dinleyebileceğime inanışım oluyorsun kollarında… Yıllardır aradığını bulmuşluğun mahcup mutluluğuyla bakıyor gözlerim sana. Seninse bakışların gökkuşağı renginde, içinde en çok yeşili olan… Yemyeşil bir duyguyla umudun kapılarını açan, şefkatle saran, içinde inanç kokulu buse çiçekleri yetişen ve usulca gelip alnıma konan… Sen benliğimde oynadığım oyunlar oluyorsun. Ta ki o sihirli kutu açılana kadar, dağ oluyorsun habersizce ben Polyanna olup küsemezken sessizliğine. Zihnimde suskunluğunun bozulduğu anı resmederek meydan okuyorum her şeye. Ve karşılaşıyorum sabrın zorlu yokuşunda seninle. Parmaklarını dudaklarıma götürüp “sussss” diyorsun o her zamanki itiraz kabul etmez halinle. Açıyorsun o sihirli kutuyu gözlerinden gönlüme yansıyan ışığın aydınlığında. Ve sen… Bir daha hiç sormayasıya, susuşum oluyorsun dudaklarımda…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emine demir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |