Turuncu Adam
(ufuk) 16 Kasım 2007 |
Halk Öyküleri |
| |
Dışarıdan bakıldığında abartılı bir soğuktan gizlenmişliğin yünlü ev sahipliğinde kuşanılmış kıyafetleri ,sarı deriden eski moda botları ,turuncu yüzlü her baktığında içinden dallar fışkıracakmış gibi duran kısık yeşil gözlü adam;yanındakine ağzı açık gümüş rengi kirişleri sarı pas atmış tütün tabakasını işaret edip: |
|
Artık Şekerli Çay İçebiliyorum
(ufuk ,ataman) 14 Mart 2010 |
Bireysel |
| |
Uzun parmakları salkım söğüt gibi dizlerinin üzerine koyduğu bileklerinden sarkıyordu. Elleri yılgın yılgın uzanıyordu boşlukta.Uzun uzun ellerini seyretti Delav
ve sessizliği bozan yine Segıra oldu.
|
|
Bilinmedik Bir Zaman
(ufuk ,ataman) 17 Ocak 2011 |
Beklenmedik |
| |
Kadın bağdaş kurup oturuyordu. Yaklaştıkça onun dadesi olmadığını fark etti.Bu onun için büyük bir hüsrandı. Ter içinde kalmıştı. Dadesinin ona ördüğü işliği giymek için geri dönüp giderken kadın seslendi arkasından
|
|
|
EŞYA
Klişe ağızların bitişik serzenişinden çıkan
yorumların usülsüz duruşundan çıkar bazen gölgeli edebiyat yığınları.Latifkar bir gelişmenin en umulmadığından yekün olur bazı sanatsal kaygıların insan için mi yoksa sanat için mi insanla var olan sorusu.Spekülatif subjenin adım adım mantık dairesinde edebi hayata girişi bazen akım olur da çıkar karşımıza ders kitaplarında.Fakat ilahlaştırılan adlar asıl içlerinde yoğun bir insanlık ,emek taşır.Misal;klasikler dediğimiz yüz binlerce yek ahenk kelimenin izdivacından mamur,şiir ,roman ,tiyatral,hikaye dört başlılığı aslında kişilerin aidiyet hislerini toplumun paylaşım değirmenlerine sunmalarıdır.Kimisi değirmende öğütülür yem olur,kimi ayrışır aş olur insanlık tarihine.
|
|