Bilinmedik Bir Zaman
(ufuk ,ataman) 17 Ocak 2011 |
Beklenmedik |
| |
Kadın bağdaş kurup oturuyordu. Yaklaştıkça onun dadesi olmadığını fark etti.Bu onun için büyük bir hüsrandı. Ter içinde kalmıştı. Dadesinin ona ördüğü işliği giymek için geri dönüp giderken kadın seslendi arkasından
|
|
Artık Şekerli Çay İçebiliyorum
(ufuk ,ataman) 14 Mart 2010 |
Bireysel |
| |
Uzun parmakları salkım söğüt gibi dizlerinin üzerine koyduğu bileklerinden sarkıyordu. Elleri yılgın yılgın uzanıyordu boşlukta.Uzun uzun ellerini seyretti Delav
ve sessizliği bozan yine Segıra oldu.
|
|
Balad
(ufuk ,ataman) 27 Aralık 2009 |
Yüzleşme |
| |
Kayıp geceler kabusunda sürmeli bir ölü dirilir kendi cenazesine,ölmediğini bilmek ister tanıdık yüzlere merhaba der. Ama boş bir anlamsızlık yüklüdür hepsinde.Çünkü ölüsevicilik pek matahtır bu riya yüklü toprak kokan yerde. Suya çağrılır ölü bir müddet, sonra sonsuz susuzluğa gönderilir bir ölü, çağrısız alemlere.
|
|
Kuyulardan Göğe
(ufuk ,ataman) 9 Nisan 2009 |
Yüzleşme |
| |
Evlerinden bir gece alınıp bilinmeze götürelen tüm yusuf yüreklilere... |
|
Manifesto
(ufuk ,ataman) 5 Şubat 2009 |
Toplum ve Birey |
| |
Bu yazı sonsuza dek kendisine olan saygısını kaybetmekten korkan tüm düşünen insanlara atfen kaleme alınmıştır . Kendimiz için ,kültürümüz için,ülkemiz ve dünyamız için kaygı güden tüm dostlara seslenen bir çağrının başlangıcıdır. İdeolojiklerden uzak , partiler üstü ,kişilerin tekelinde olmayan bir düşünme ve fikir üretme çağrısıdır . |
|
Desem
(ufuk ,ataman) 5 Aralık 2008 |
Düşler |
| |
hasrettir telgraf , sestir gramafon , ben de sus-um gebe gecede . |
|
|
EŞYA
Klişe ağızların bitişik serzenişinden çıkan
yorumların usülsüz duruşundan çıkar bazen gölgeli edebiyat yığınları.Latifkar bir gelişmenin en umulmadığından yekün olur bazı sanatsal kaygıların insan için mi yoksa sanat için mi insanla var olan sorusu.Spekülatif subjenin adım adım mantık dairesinde edebi hayata girişi bazen akım olur da çıkar karşımıza ders kitaplarında.Fakat ilahlaştırılan adlar asıl içlerinde yoğun bir insanlık ,emek taşır.Misal;klasikler dediğimiz yüz binlerce yek ahenk kelimenin izdivacından mamur,şiir ,roman ,tiyatral,hikaye dört başlılığı aslında kişilerin aidiyet hislerini toplumun paylaşım değirmenlerine sunmalarıdır.Kimisi değirmende öğütülür yem olur,kimi ayrışır aş olur insanlık tarihine.
|
|