Kırmızı Karın İmkansızlığı Gibi Değil Hayat
Bu yazıyı okuyan herkes kendi için bir şey yapsın, tek başına.
Bu yazıyı okuyan herkes kendi için bir şey yapsın, tek başına.
Beyaz İç Kırmızı Hisset! / Kırmızı şarabı içemem bilirsin. /
Yalnızım evet doğru, / İçimdeki boşluğu kimseye tarif edemeyecek kadar, /
Herkesin kendisini bulabileceği bir yazmaya çalıştım. Hepsi bu.
Yorgunluktan ve ağlamaktan yorgun düşmüştü bedenim, / Günlerdir hiçbirşey yemiyorduM, içim içimi yerken.
Sen varken tenimi acıtan sakallarının sen gidince yüreğime batması daha acıymış. Şimdi yoksun, ve ben sakallarını daha çok hissediyorum.
Aşk mıydı?
Hayır kesinlikle değil.
Peki ya tutku olabilir mi?
Bu soruları kendime sorduğumda tanıdım kendimi.Yazmaya ilk başladığım an anlamalıydım aslında bunun bir tutku olduğunu.
Yazmanın tutkusu tanıştırdı beni benimle.Önce harfler tanıştı sonra kelimeler,cümleler kıskandı uzadıkça uzadı,şiirleri getirdi yanında arkadaş.Şimdi görüyorum harflerin,kelimelerin,cümlelerin kahramanları benlerim...
Küçük şehirde doğdum, hayatı orada öğrendiğimi sandım, yanıldığımı anladım büyük şehir bana hayatı öğretince.
İstanbul
Hayatımda bana acı veren yaşayamadığım herşey satırlarımda saklı.Herkesle aynı ama herkesten farklı.Yazdıklarımdır beni ben yapanlar,yaşadıklarımdan çok.
İçimde kızgınlıkla karışık sigara içme isteği uyandıran eserler için çok teşekkürler.
Cezmi Ersöz, Paul Gallico, Marlo Morgan, Paulo Coelho, Mine G Kırıkkanat