Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Editörü olduğu Taraf gazetesi vasıtasıyla, Hrant’ın katillerini ortaya çıkaran Gazeteci-yazar Nedim ŞENER’in ve bu ülkenin diğer aydın ve demokratlarının sahte suçlamalar eli ile içerde tutulmasını destekleyen Ahmet ALTAN, tarihin komik bir ironisi olarak bu ödüle layık görülmüştür. “İkinci Cumhuriyet’in” gerici, piyasacı, aydınlanma karşıtı icraatlarını desteklemek adına yola çıkanlar demokrasi ödülü aldıkça Mumcular, Dinkler, Dursunlar, Altıoklar halkların anı ve anlamlarında birer kez daha vurulmakta, katledilmektedirler. Daha birkaç gün önce “Darbeciler yargılansın, yeni anayasa yapılsın!” söylemi ile içeriğinde tek bir anti emperyalist slogana yer olmayan (sanki darbeciler emperyalizmden icazet almadan darbe yapabilirmiş gibi) 12 Eylül mitingini düzenleyen –hayır AKP değil- Kürt Ulusalcıları ile kuyrukçusu liberal sol ve temsilcilerinin “Sanırım insanlık tarihinin en tehlikeli, en öldürücü kelimelerinden biri 'bağımsızlık' kelimesi."dir diye köşe yazısı yazarak bu akımı destekleyen ALTAN’a verilen ödülü alkışlamaları garip gelmemelidir bizlere. Aksine acımalıdır yüreğimizin aydınlık yanı bu aşağılık pazarlıkların sonucunda. Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri ile girdiği pazarlıklar sonucunda şekillendirdiği sözüm ona yeni paradigması ile bulduğu her fırsatta Marksizm’e ve devrimciliğe saldıran, bu kavramları aştığını iddia ederek kendince yeni bir Proudhonculuğu örgütlemeye çalışan ulusal ve utanmasalar devrimci hareket ve soldan doğru olduğu iddia olan yardakçılarının; köşesinde eline geçen her fırsatta devrimi ve devrimciliği küçülten, aşağılayan yazılara yer veren ALTAN gibilerle ortak olarak neden Hrant’a bu denli sahip çıkıyor görüntüsü verdikleri de açığa çıkmış oldu böylece. Bu güne kadar aydınlarımız, demokratlarımız ve devrimcilerimiz işkenceden geçirildi, hapislerde çürütüldü, vuruldu… Hepsine eyvallah. Ama böylesi bir omurgasızlık ile kendine mal etme durumunu yeni yeni yaşıyor, öğreniyoruz. Durduğumuz zemini doğru tahlil etmek durumundayız. Gericilik girdiği ilkesiz ilişkilerin ve ittifakların da yardımı ile değerlerimizi hiçleştiriyor, fiziken yok ettiği geleceğimizi, manen de yok etme yoluna giriyor. Artık mücadele alanında bir cephe daha açıldı. Bu cepheyi kaybetme lüksüne sahip olmadığımız da ortada. Türk-Kürt bu ülkenin tam bağımsız, aydın, demokratik geleceği için bedel ödeyenler ve onların onurlu mirasını bu leş kargalarından korumak zorundayız… Sloganlarımızı doğru belirleyelim, Deniz de bizim, Mahir de… Mazlum da bizim Haki de… Uğur da bizim, Hrant da… Suphi de bizim Nazım da… Bu gün bir aydın öldürüldü. Ölen de bizim, diriltecek olan da biziz… Yani gerçekten Hepimiz, ama hepimiz Hrant’ız… Gerisi teferruat…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vuslat AKTEPE, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |