..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlý þeylerden söz ederler. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > 21. YÜZYIL > Canip Doðutürk




31 Mart 2012
Ýnsanlýk Anýtý Üzerine  
Canip Doðutürk
Yapýlan þeyler insan içinse eðer yerinde kalmalý ve hayat bulmalýdýr Ýnsanlýk Anýtý. Yok, eðer amaç bütün insani olan deðerleri yýkmaksa; tarih, insanlýk ve gelecek kuþaklar bu eylemi affetmez. Kaldýrma ve yýkma kararý bir ihanettir; kültür ve sanata günümüz erklerinden daha fazla deðer veren köklerimize de ihanettir.


:AHEA:



“Ýnsanlýk anýtý” Türkiye’ye ters bir rotada dikilmiþtir.

Bu heykeli yapan bir insan, insan sever, doðasever, evrene ve tüm insanlýða sýmsýký baðlý; taþla mermerle yoðurmuþ yaþamýný; kimi yönleriyle anarþist belki; çünkü o bir sanatçý, dünya üzerindeki, ruhunu taþa, boyaya ve kaðýda aktaran bütün sonsuzluk savaþçýlarý gibi…Herkesten baþka bir yerdedir sanatýn savaþçýlarý…Çünkü siz uyurken onlar size sizi anlatacak en güzel rengi, en doðru kelimeyi, en çarpýcý görüntüyü ve taþtaki en doðru formu ararlar..ve bizim sanatçýmýz da aradý durdu; yol uzun, gece karanlýktý ve bir gün bir karar verdi; istediði þey güzel bir þey… Bir anýt.. Þimdiye kadar birlikte yaþadýðý canlýlar için; paylaþtýðý, sevindiði, üzüldüðü, mücadele ettiði, nefret ettiði, ölesiye sevdiði, vazgeçemediði bu diyara dair bir canlý türünün yüceliðini, güzelliðini kutlamak için… DÜÞÜNEN, HÝSSEDEN, RUHU VE AKLI OLAN ÝNSAN DENEN CANLI ÝÇÝN BÝR ANIT… Ama belki bizim sanatçýmýz biraz delidir, belki uzaylýlarla iþbirliði içindedir, bu anýt topraktan tüm yeryüzüne yayýlan bir zehirle tüm deðerlerimizi yok edecek, din, dil ve ýrk: bize iþe yarar hiçbir þey býrakmayacaktýr! Bu anýt –nasýl oluyorsa!- kültür varlýklarýna zarar verecektir! Kim bu insanlar! Heykel yapan, resim yapan, kitap yazan, düþünen, konuþan? Kimiz biz? Ve bu adam kim bu heykeltýraþ; onun yaptýðý yanlýþsa BÝZ KÝMÝZ?

Ýþte manzara bu!
Bakalým çevremize; kendiniz için kurduðunuz kentinize; sanatsal yapýlarýn üstüne giydirdiðiniz arabesk kondulara; on yýllar öncesi kurulan gecekondularýn ‘gökdelenlere’ dönüþtürüldüðü; alt yapýnýn olmadýðý yerlere; güneþi, yolu ulaþýmý felce uðratarak, eski güzelim kentleri dönüþtürdüðünüz mega köyler ucube deðil mi?

Perdelenmiþ yapýlarýyla, yollarýyla, alýþveriþ merkezleriyle, Ýstanbul Müftüsünün de sitem ederek, birçok cami mimarisinin tuhaflýðýna deðindiði gibi; camilerin ibadethane olmaktan çýkýp; ticaret haneye çevrilmesi; kaldýrýmlarýn orta yerine konulan duraklarýyla, kamu alanlarý ve parklarýný mafyaya teslim edenlerin ‘kentleri’ ‘ucube’ deðil mi?

Son yüz yýlýn baþýndan sonuna doðru uygarlýklarýn beþiði olan üç yaný denizlerle çevrili Ýstanbul’u ve Anadolu’nun daðlarýný, ormanlarýný, kýyýlarýný yaðmalayan kim? Beton yýðýnlarý ile kýyý þeridini yok edip, ormanlarý yok eden, insanlarý dengesiz bir ekonomiyle yönetip kültürsüzleþtiren, onlarý keyfi ya da zorunlu göçe zorlayan sistem ‘ucube’ deðil mi?

Bu anýtýn çevreye, insanlýða, sit alanýna ve diðer kültür varlýklarýna ne zararý var? Zararlý olan bunca çarpýk yapýlaþma varken, istenildiði zaman gerekli gördükleri ticari yapýlara yer açýlýrken; nasýl olur da bir sanat yapýtýna, üstelik mimari açýdan ‘Ýslam uygarlýðýnýn’ o anýtsal, ritmik, soyut tonlarýný barýndýran; bu çaðdaþ yoruma, soyut bir anýta nasýl yer verilemez ! Ve bu anýtý yapan heykeltýraþ bu ülkenin vatandaþý deðil mi, okullarýnda okumadý mý, Mehmet Aksoy bu topraklarda yaþamýyor mu? Bu anýt sýradan bir yapý mý, bu eserin sanat deðerine kim karar veriyor? Ve siyasal erk kentsel alanlarý, yapýlarý kendi anlayýþý doðrultusunda kararlarla inþa ve imha edebilir mi? Bu ne kadar etik. Eðer böyle olursa siyasal erkler her deðiþtiðinde popüler söylence olan ‘Neron un Roma’yý yakmasý’ gibi yapýlýrsa sonuç nereye gider?

Ýnsanlýk anýtý, zorlu çalýþmalarýn sonucu olarak bu duruma getirilmiþ ve az bir zaman sonra da bitirilecekti! Anýtýn bu aþamasýndan sonraki ‘yýkma kararý’ bir insanlýk suçundan, emeðe saygýsýzlýktan ve sanat adýna emek veren; insanlýk için çabalayan yýllardýr bu ülkenin vatandaþý olan, oy veren; bu ülkenin binalarýný yapan, deðerlerini savunan; bu ülkeyi tanýtan, bu ülkeyi seven onca insana haksýzlýk ve ihanet deðil mi?!

Ve bu nasýl tuhaf bir çeliþkidir? Bir yandan “sanatçý açýlýmý” dedikleri; masalara su ve pahalý örtüler koyarak davet edilen sanatçýlara ne yapabiliriz diye soruldu. Bu neydi? Sanatçýlarý avutmak mý? Bu mudur sanatçý açýlýmý? Gün geldiðinde; hem birikimiyle, hem de heykel alanýnda kendini çoktan kanýtlamýþ olan bir heykel sanatçýsýnýn yaptýðý bir heykeli yýkmak mýdýr “SANATÇI AÇILIMI” ?

Sonra bir diðer çeliþki: Ýstanbul’un tarihi deðerleri, Ýstanbul’un temsili dediniz. Avrupa karþýsýnda, Batý karþýsýnda bizim sanat ve kültür deðerlerimizin, tarihimizin yüceliði dediniz. En iyi þekilde tanýtýlmalý, anlaþýlmalý dediniz. Turizm politikalarý inþa ettiniz. Peki, Kars’ýn Ýstanbul’dan ne farký var? Kars da Türkiye’nin bir kenti deðil mi? Ýstanbul’da korunan tarihi deðerlerin Kars’ta yapýlmaya çalýþýlan bir heykelden bir anýttan ne farký olabilir.

Hatýrlayalým, Fatih Sultan Mehmet Ýstanbul’u aldýðýnda þehri dolaþýyor; þehir Bizans anýtlarý ile dolu! Hipodrom þimdiki Sultanahmet Meydaný. Burada üç anýt var: biri III. Tuthmosis Dikilitaþý, bu görkemli sütun, Mýsýr firavunu III. Tuthmosis’in Güneþ Tanrýsý Amon Ra’ya hediyesidir. Ýmparator Konstantinus’un ise Konstantinopolis’i kutsamak; kentini aydýnlatmak için bu kente hediyesidir. Dikilitaþýn üzerinde Mýsýr hiyeroglifleriyle Tanrý Ra anlatýlýr ve alt kaidelerinde de oldukça belirgin þekilde Bizans Ýmparatorlarýnýn Hipodrom’da atlý araba yarýþlarýný izlerken tasvirleri kazýnmýþtýr. Fatih Sultan Mehmet bunlarý gördü elbette; kent onundu ama o sütunun deðerini anladýðýna þüphe yok. Fatih Sultan Mehmet Mýsýr Dikilitaþý’na ucube demedi. Onu koruma altýna aldý ve çevresini çok deðerli Osmanlý yapýlarýyla çevirdi. Tüm yazýlý ve görsel kaynaklar bunu gösterir ve en önemli kanýt günümüzde Sultanahmet Meydaný’nda yükselen o sütundur.



Yapýlan þeyler insan içinse eðer yerinde kalmalý ve hayat bulmalýdýr Ýnsanlýk Anýtý. Yok, eðer amaç bütün insani olan deðerleri yýkmaksa; tarih, insanlýk ve gelecek kuþaklar bu eylemi affetmez. Kaldýrma ve yýkma kararý bir ihanettir; kültür ve sanata günümüz erklerinden daha fazla deðer veren köklerimize de ihanettir.


Bir kez daha düþünmeye çaðýrýyorum bu erk olan erki. ‘Ýnsanlýðý’ yýkmayýn! Fransa’nýn nasýl ki Auguste Rodin’i varsa; bizim de Mehmet Aksoy’umuz var.

Ve dediniz ki Ebul Hasan el-Harakani hazretlerinin türbesinin yanýnda UCUBE gibi bir þey! Ama þu gayet açýk; Ebul Hasan el- Harakani’nin kim olduðu ve türbesinin nerede olduðunu belki de çoðu kiþi bilmiyordu. Ama ucube(!) gibi yükselen Ýnsanlýk Anýtý ile birlikte türbe de gerçek deðerine ulaþtý. Barýþýn simgesi olarak modern ve soyut formuyla Ýnsanlýk Anýtý'nýn bulunduðu tepe ve karþýsýndaki Kars Kalesi’nin görkemli klasik yapýsý çok güzel bir birliktelik bir siluet oluþturmuþtu kuþkusuz.

Ayrýca burada çok güzel bir duygu, bir felsefe birlikteliði ve düþüncelerin birliði var. Bu görsellik önemliydi. Yani çok eski zamanlara ait çok önemli bir düþünce yapýsýnýn temsili; Ýslam medeniyetinin en önemli mimari yapýlarýdýr Türbe’ler. Ve onun yanýnda yükselen bir soyut anýt: ikisinin birlikteliði birbirinin deðerini düþürmez. Bu düþünce baðnazlýktan baþka bir þey olamaz. Sultanahmet Cami Külliyesi ve Ayasofya birlikteliði gibi, Caminin yükselen minareleri ile Mýsýr Dikilitaþý ve Örme Sütun’un kaynaþmasý gibi.

Biz nasýl ki geçmiþ yüzyýllarda yapýlan olumsuzluklarý yargýlýyorsak; gelecek kuþaklar da bizi sorgulayýp, yargýlayacaklardýr. Günümüzde gerçekler önceki yüzyýllara göre daha þeffaftýr. Yapýlan hatalar artýk gizlenemez. Yüzyýllar öncesindeki bilinçli insanlarýn, erklerin bu ülkedeki karþýlýðý bilinçsizlik olamaz artýk. Bu kadar ucuz olamaz bir sanat yapýtýna bakýþ, bu kadar da basit olamaz yýkmak, yok etmek!

Savaþlar sürüyor hala, ama ayný zamanda insan haklarý ve barýþ düþüncesinin egemenliði de her geçen gün artýyor. Ve dünyanýn dört bir yaný barýþ için dikilen anýtlarla dolup taþýyor. Dünya tüm farklýlýklara karþýn bir bütündür. Teknolojik geliþmeler uzaðý yakýnlaþtýrdý. Görünmezi görünür, bilinmezi bilinir kýldý. Yaþadýðýmýz yüzyýlda hepimiz her yerdeyiz aslýnda. Dünya üzerindeki ülkelerin her birinde, farklý dil, din ve ýrktan insanlar birbirleriyle paylaþým içinde çok kültürlü bir yapýya sahip. Artýk o eski eriþilmezlik ve aynýlýk yok. Ýnsanlýk yaratýlýþý gereði farklýlýk gösterse de temelde ihtiyaçlarý benzerdir. Ayný çalgýlarla þarkýlar söyleniyor, ayný ayaklarla koþuyor ayný ellerle üretiyor, ürettiklerini dünyanýn diðer ucundaki insanlarla paylaþýyorlar. Ortak deðerlere önem veriliyor. Ýnsanlýk bir arada yaþamanýn yollarýný arayýp buluyor ve artýk bunun deðerini anlýyor. Popülizm her geçen gün biraz daha önemini yitiriyor. Böyle bir dünyanýn Türkiye’sinde bu yüzyýlda hangi bahaneyle bir anýtý yýkýyoruz biz. Vurgulamak gerekir tekrar: imar kurallarýna uymuyor gerekçesiyle mi! Hayýr çünkü kentin dört bir yaný imar kurallarýný yýkmýþ, çiðnemiþ bina ve yapýlarla dolup taþarken; insan þöyle bir titremeli en azýndan dürüst olmalý!

Yazýma ýsrarla eklemek istiyorum çünkü dürüstlük iþte budur:

"Burayý kentsel dönüþüm çerçevesinde yaptýrdýk. Burada bir insanlýk anýtý olsun, insanlýðýn deðerlerini yitirdiði, savaþan dünyada, Sarýkamýþ’ta 90 bin askerimizin þehit olduðu, acýlarýn çekildiði bu coðrafyadan insanlýk mesajý verelim istedik.

Gerek Ermenistan’daki, gerekse Iðdýr’daki soykýrým anýtlarýna karþý soykýrým yapýlmadýðýnýn anýtýný yaptýrdýk. Çünkü soykýrým anýtlarý bize göre halklar arasýnda kan davasýný pompalýyor.

Bundan dolayý yargýlanacaksak yargýlanalým. Ucube deniyor ama anýt daha tamamlanmadý. Erzurum’daki Anýtlar Kurulu bunun yapýmýna izin verdi. Aradan 3 yýl geçtikten sonra birileri politik müdahale ettiler. Anýtlar kurulu sadece bu parseli tescilledi, sit alaný ilan etmedi ama anýtýn yapýlmasýna da karar verdi.

Ben dünyaya Türk insanýnýn soykýrým yapmadýðýnýn anýtýný yaptýrdým ve bölge barýþý için mücadele ediyorum. Yýkýlacaksa da saygý duyarým. Maalesef ülkemizdeki en önemli sorun ön yargýlardýr."..Kars’ýn o zaman Ak Parti’li þimdi Chp’li eski belediye baþkaný Naif Alibeyoðlu’nun yýkma kararý üzerine açýklamasý. Ve þimdi de yine Ak Parti’li þimdiki Kars belediye baþkaný Nevzat Bozkuþ’un yýkma kararýný savunmasý: "Konu bugün gündeme geldi. Zaten 2006 yýlýnda kültür varlýklarý bölgesine yapýldýktan sonra þikayet edilmiþ. O þikayetin üzerine Erzurum Kültür Varlýklarý Kurulu tarafýndan da yýkýlma kararý alýnmýþtý. Konu tamamen Kültür ve Turizm Bakanlýðý'na iletilmiþti. Ýlgili komisyonda kararýný alarak yýkýlmasýna karar vermiþtir. Tabi þimdi bu karar elimize ulaþmadý. Ulaþtýðýnda da -Sayýn Baþbakanýmýzýn da bilgisi var- sonuçta oradan kaldýracaðýz. Hiç kimse kanunun üstünde deðildir. Kanun ne diyorsa onun olmasý gerek. Eðer mevzuata aykýrý ise yapýlmamasý gerekirdi".


Farklýlýklar ortada. Ve insaný þok eden þey; bir heykelin, bir anýtýn KÜLTÜR VARLIKLARI BÖLGESÝ’ne ters düþmesi… Heykel nedir? Kültür varlýðý nedir? Sit alaný nedir? Kültür ve Turizm Bakanlýðý ne yapar? Erzurum Kültür Varlýklarý Kurulu neden kurulmuþtur? Ýçinde bu kadar çok ‘kültür’ geçen kurullar, komisyonlar, bakanlýklar iþte haliniz budur!

Neron’un, Roma kentini yeniden yaptýrma düþüncesiyle yaktýrdýðý bilinir. Yaktýrma eyleminin hatasýný anlayýp bir suçlu bulamayýnca, kendisini cezalandýrarak yaþamýný kendi hançeriyle sonlandýrdý... Bunun için yeni ilkel popülist kararlarla yeni karanlýklar yaratýlmamalý. Ve ben Dünya coðrafyasýndan dýþlanarak, kirletilmiþ bir köþede utanarak yaþamak istemiyorum. ÝSTEMÝYORUZ!
Ýnsanlýk anýtý yýkýlýrsa bir gri toz bulutu bir ‘sis’ saracak etrafý Tevfik Fikret’in anlattýðý gibi;

Sis

Sarmýþ ufuklarýný senin gene inatçý bir duman,
beyaz bir karanlýk ki, gittikçe artan
aðýrlýðýnýn altýnda herþey silinmiþ gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoðunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoðunluk ki, bakanlar
onun derinliðine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlýk örtü sana çok lâyýk;
lâyýk bu örtünüþ sana, ey zulümlér sâhasý!
Ey zulümler sâhasý... Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ýþýklý ve ihtiþamlý sâha!
Ey parlaklýðýn ve ihtiþâmýn beþiði ve mezarý olan,
Doðu’nun öteden beri imrenilen eski kraliçesi!
Ey kanlý seviþmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamýþ baðrýnda yaþatan.
Ey Marmara’nýn mavi kucaklayýþý içinde
sanki ölmüþ gibi dalgýn uyuyan canlý yýðýn.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kýz;
güzelliðindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dýþarýdan, uzaktan açýlan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle ne kadar cana yakýn görünüyorsun!
Cana yakýn, hem de en kirli kadýnlar gibi;
içerinde coþan aðýtlarýn hiç birine aldýrýþ etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen þehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapýna katmýþ gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlýðýn pislikleri dalgalanýr,
Ýçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsýn.
Hep riyânýn çirkefi; hasedin, kâr gütmenin çirkeflikleri;
Yalnýz iþte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselenecek.
Milyonla barýndýrdýðýn insan kýlýklarýndan
Parlak ve temiz alýnlý kaç adam çýkar?

Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artýk ey þehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanýn koca kahpesi!
Ey debdebeler, tantanalar, þanlar, alaylar;
Katil kuleler, kal’ali ve zindanlý saraylar.
Ey hâtýralarýn kurþun kaplý kümbetlerini andýran, câmîler;
ey baðlanmýþ birer dev gibi duran maðrur sütunlar ki,
geçmiþleri geleceklere anlatmaya memurdur;
ey diþleri düþmüþ, sýrýtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey þanlý dilek evleri;
ey doðruluðun sözlerini taþýyan minâreler.
Ey basýk tavanlý medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabýrlý dilenci gürûhu;
“Geçmiþlere Rahmet! ” diye yazýlý kabir taþlarý.
Ey türbeler, ey her biri velvele koparan bir hâtýra
canlandýrdýðý halde sessiz ve sadâsýz yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpýþtýðý eski sokaklar;
ey her açýlan gediði bir vak’a sayýklayan
vîrâneler, ey azýlýlarýn uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlarýyla ayaða kalkmýþ birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey her biri bir leyleðe yahut bir çaylaða yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acýlýklarýyla somutmuþ,
ve yýllardýr tütmek ne... çoktan unutulmuþ!
Ey mîdelerin zorlamasý zehirinden ötürü
her aþâðýlýðý yiyip yutan köhne aðýzlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, iþsiz ve verimsiz kalýp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluþ sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtedir!
Ey köpek havlamalarý, ey konuþma þerefiyle yükselmiþ
olan insanda þu nankörlüðe lânet yaðdýran feryât!
Ey faydasýz aðlayýþlar, ey zehirli gülüþler;
ey eksinlik ve kaderin açýk ifadesi, nefretli bakýþlar!
Ey ancak masallarýn tanýdýðý bir hâtýra: Nâmus;
ey adamý ikbâl kýblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlý korku ki, öksüz ve dullarýn aðzýndaki
her tâlih þikayeti yapa geldiðin yýkýmlardan ötürüdür!
Ey bir adamý korumak ve hürriyete kavuþturmak için
yalnýz teneffüs hakký veren kanun masalý!
Ey tutulmayan vaatler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en þiddetli kuþkularla duygusu körleþerek
vicdanlara uzatýlan gizli kulaklar;
ey iþitilmek korkusuyla kilitlenmiþ aðýzlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kýlýç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payý, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku aðýrlýðýndan iki büklüm gelmeye alýþmýþ
zengin – fakir herkes, meþhur koca bir millet!
Ey eðilmiþ esir baþ, ki ak pak, fakat iðrenç;
ey tâze kadýn, ey onu tâkîbe koþan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karý koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,
hele sizler...

Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artýk ey þehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanýn koca kahpesi!


Tevfik Fikret
1902

Canip DOÐUTÜRK
2011





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Döner Faþizmin Kurþunu [Þiir]
Terör, Kaddafi, Van Depremi ve Ardýndaki Vahþet Üzerine [Deneme]
Terör Üzerine [Deneme]
Düþünen Adam’ý Kim Delirtti? [Deneme]
Kadýnlar Üzerine [Deneme]
Sivas Vahþeti Üzerine [Deneme]
Duvarlar Üzerine [Deneme]
Yaþama Davet Üzerine [Deneme]
Kamu Alanlarý ve Ýnsanýn Tutsaðý: ‘insan’ Üzerine [Deneme]
Yýlmaz Güney, Castro, Stalin, Kýzlarý ve Halk Üzerine [Deneme]


Canip Doðutürk kimdir?

Güzel sanatlarla uðraþan bir eðitimci ve heykel sanatçýsýyým. Ayrýca, deneme, makale, þiir yazarak duygu ve düþüncelerimi paylaþmaya çalýþýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Karl Marx,Freud, Nietzsche, Adorno, Dostoyevski, Mayakovski, Anton Çehov,Marquez,Emile Zola, Bertolt Brecth, Kafka, Aragon, Neruda, Lorca, Ahmet Arif, Nâzým Hikmet, Orhan Kemal ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Canip Doðutürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.