..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeði arayan bir insan, öncelikle her þeyden gücü yettiðince kuþku duymalýdýr. -Descartes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Canip Doðutürk




4 Haziran 2012
Nâzým Hikmet Ran Üzerine  
Canip Doðutürk
Nâzým Hikmet’in düþüncelerine inanan insanlara sözüm: Býrakýn olduðu yerde kýrýlmadan, dökülmeden saygý görsün, dünya emekçileri adýna ’’rüzgâra karþý’’ yürüsün. Materyalist ya da metafizik dünya görüþü yanlýlarýnýn her ikisi de: evrende her yerin ayný olduðunu düþünürler. Biri doða adýna, diðeri tanrý adýna, bu iki görüþte de insanýn bedeninin nerede gömülü olduðu o kadar önemli deðildir. Önemli olan insanýn düþüncelerinin aydýnlýðýnýn ne kadarýnýn insanlara ulaþtýðýdýr.


:AHFF:

3 Haziran 1963…
Moskova…
Nâzým Hikmet Ran’ýn ceketi..
Cebinde bir kaðýt…
Kaðýtta bir þiir:
“Gelsene dedi bana..Kalsana dedi bana..Gülsene dedi bana..Ölsene dedi bana…Geldim, kaldým, güldüm, öldüm”.
Son þiir…

Bu son dizeler bir itiraf gibi…
Bir þairin yaþama, güzelliklere ve hüzne bakýþýnýn alçakgönüllü anlatýmý… Koskoca ve dopdolu bir hayatýn hak ettiði en sade veda…
Bir aþk..
Þairin insana, insanlýða ve tüm evrene duyduðu sevgi, tutku, acý ve saflýk…
Bilinçli bir yaþam, bilinçli bir veda…
Bu veda Nâzým Hikmet Ran’ýn son 5 dizesi..

Her yýlýn Haziran ayý, bende bir burukluk yaþatýr; Haziran ayý üç büyük devrimci ustanýn aramýzdan ayrýldýðý aydýr: 2 Haziran'da Orhan Kemal (1970), Ahmed Arif (1991) ve 3 Haziran'da Nâzým Hikmet (1963) beni silkeler; zýtlýklarý, çeliþkileri anýmsatýr. Kýrk yedi yýl önce; Nazým Hikmet Ran þairimizin dünyadan, büyük insanlýktan ayrýldýðý gün bu gün!

Nâzým Hikmet þiirlerini gizli gizli korkarak, saklanarak okuduðumda çok þaþýrmýþtým; 1928’ de mahpusluk zanaatýna baþlýyor ve 1951’de bitiriyor. Bitirme belgesini alan Nâzým, o büyük beynini de alýp istemeyerek bu yurttan göç etmek zorunda kalýyor. J.S Perse, bir Fransýz þair þöyle demiþ: “Ozan; insanýn görünmez yüzü…” Nâzým bir ozandý. Büyük insanlýðýn ozaný: Ýnsanýn, emeðin, doðanýn deðerini bilen bir sanat adamý. Nâzým Hikmet, yirminci yüzyýlýn, modern çaðýn çeliþkileri, acýlarý içinde, sýnýf çatýþmalarýnýn ve savaþlarýn yoðun yaþandýðý bir çaðýn þairiydi. Onu yaþadýðý ve hiç durmadan þiirler ürettiði zamanda kendi ülkesi için tehlikeli (!) ve günümüzde ise onu bir “Türk þairi” olarak deðerli kýlan þey tam da buydu: Çaðýnýn þairi olmasý. Nâzým’ýn çýðlýðý keskindi çünkü memleketine ve dünyaya baktýðýnda “gerçeði” görebiliyordu. Yüzyýllar boyu büyük ozanlarýn seçtiði þairlik mertebesini yani “gerçekliðin taþýyýcýlýðý” görevini yüklenmiþti. Bu ne pahasýna olursa olsun dilin, beynin ve kalbin sesini baðýrmak anlamýna gelir ki þairlerin iþi bu yüzden hep zor olmuþtur. Ýþte bu “zorluk” Nâzým’ý bu kadar okunasý yapandýr; çünkü “gerçek”tir dizeleri; ama ayný zamanda Nâzým’ý memleketinden uzaklara gitmeye zorlayan ona “hasretlik” çektirendir de… Ama onu büyük yapan yaþadýðý çaðýn haksýzlýklarýný, en derinde yatan anlamlarýný, olaylarýný güçlü bir þiirsellikle üretirken dünyayla bütünleþmesi; evren ve insan birlikteliðini dilinin gücüyle verebilmesiydi. Bu yüzden Nâzým nereye giderse gitsin baþka bir ülkede yaþanan acýlara ya da dünyanýn öbür ucundaki barýþa hep “hasretti”…”Angina Pektoris” þiirinde doktora söylediði gibi: “(…) Bakýyorum geceye demirlerden ve iman tahtamýn üstündeki korkunç baskýya raðmen kalbim en uzak yýldýzla birlikte çarpýyor (…)” …

Nâzým’ýn þiirlerinde yaþam belgesel gibidir. Baþýndan sonuna izlenir, anlaþýlýr ve düþündürür her bir satýrý… Bu yüzden Nâzým’ýn þiiri, bir tanýklýktýr; tarihin sýnýfsal çeliþkilerini anlatan, acýlarýný ve mutluluklarýný yansýtan ve en güzeli de gelecek yüzyýllara umut ve cesaret aþýlayan…

YÝRMÝNCÝ ASRA DAÝR
— Uyumak þimdi,
uyanmak yüz yýl sonra, sevgilim...
— Hayýr,
kendi asrým beni korkutmuyor
ben kaçak deðilim.
Asrým sefil,
asrým yüz kýzartýcý,
asrým cesur,
büyük
ve kahraman.
Dünyaya erken gelmiþim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asýrlýyým
ve bununla övünüyorum.
Bana yeter
yirminci asýrda olduðum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüþmek yeni bir âlem için...
— Yüz yýl sonra, sevgilim...
— Hayr,her þeye raðmen daha evvel.
Ve ölen ve doðan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asýr
(benim þafak çýðlýklarýyla sabaha eren müthiþ gecem),
senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneþli olacaktýr...

Nâzým Hikmet Ran
12.11.1941

Ýþte bu þiirde, önceki satýrda sözünü ettiðim gibi; yüzyýl içindeki sýnýfsal yapýyý ve onun çeliþkilerini görebiliyoruz. Bir þairin, insanýn, acýsýný ve umudunu görüyoruz. Bu þiirin gücü, hangi yüzyýlda okunursa okunsun o hazin yaþamý, savaþý ve inancý dile getirmesinden gelir. Þiir, sýnýf çeliþkileri sürdüðü süreç içinde de hep güncel kalmanýn ötesinde belgesel niteliðini de koruyacaktýr. Nâzým’ýn þiirleri tablo gibi izlenebilir, sinema olarak görselleþtirilebilir; ses, ritim ve melodi her satýrda birbirini takip eder. Nâzým konuþur siz dinlersiniz. Hikayeler: insanlarýn, mahpushanedekilerin, kadýnlarýn, aþklarýn, yoksulluðun, Haydarpaþa Garý’nýn, kentin, ormanýn…karlý kayýn ormanýnýn, yolculuklarýn, savaþýn…. ve gelecek güzel günleri bir bir anlatýr Nâzým.

Nâzým, bir insan, bir þair… Gençlik çaðýnda 1938 yýlýnda þiirleri yüzünden 28 yýl 4 ay hapis cezasýna çarptýrýldý. Ýstanbul, Ankara, Çankýrý ve Bursa cezaevlerinde 17 yýlý aþkýn kaldý. 1950 yýlýnda bir af yasasýyla çýktý. Yeniden askerliðe çaðrýlmasý ve öldürüleceði yolundaki duyumlar üzerine yurdunu terk etmek zorunda kaldý. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu Türkiye vatandaþlýðýndan çýkarýlmasýna karar verdi. Sovyetler Birliði'nde Moskova yakýnlarýndaki yazarlar köyünde ve daha sonra da, eþi Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova'da yaþadý ve orada öldü. Dünya emekçilerinin dilinde destanlaþan þairimizin mezarý ömrünün önemli bir kesitini yaþadýðý ikinci vataný olarak bilinen Moskova’da, Novo-Deviçiy Mezarlýðý’nda gömülü. Siyah granitten bir mezar taþý üzerinde rüzgâra karþý yürüyen adam figürü ile görselleþtirilen mezar dünyanýn dört bir yanýndan gelen insanlarýn çiçekleriyle anýtsallaþtýrýlýyor.

Uzun bir zaman Türkiye bir hataya düþtü. Kendi ozanýna, kendi yurttaþýna “vatan haini” damgasý vurulmasýna izin verdi. Birçok güzel insan, yetenekli ve deðerli sanatçý, þair, tiyatro ve opera sanatçýlarý, sanat ve siyasi ideoloji arasýnda var olan o çeliþkili yapý içinde haksýzca cezalandýrýldýlar. O zamanýn koþullarýný ya da siyasi ideolojilerini þimdi burada tartýþacak deðiliz; ama artýk Türkiye medyasýnda deðerleri teslim edilen þairlerimizden biri Nâzým Hikmet… Þiirleri oratoryolara, destanlarý müziklere dönüþüyor; Bursa Cezaevi günlerini anlatan “Mavi Gözlü Dev” adlý bir film sinemalarda yer aldý… Peki, yetiyor mu? Nâzým dünyada bir “Türk þairi”… Çünkü Nâzým “memleketim…” der birçok þiirinde… Vasiyet þiirini: 27 Nisan 1953’de Barviha Sanatoryumu’nda hasta yatarken yazmýþ. ‘’…Yoldaþlar, ölürsem o günden önce yani, -öyle gibi de görünüyor- Anadolu'da bir köy mezarlýðýna gömün beni ve de uyarýna gelirse tepemde bir de çýnar olursa taþ maþ da istemez hani.... ‘’ der.

Nâzým Hikmet’in burada sözünü ettiði, gömülme isteðinin nasýl olduðuna doðru bakmak gerek diye düþünüyorum. Ben Nâzým Hikmet’in gömüleceði yeri seçtiði düþüncesinde deðilim. Çünkü Nâzým Hikmet kendi ‘’mitini’’ görmüþ bir dünya þairi olarak, gömülmek istediði yerin mutlaka Anadolu’da bir köy mezarlýðý olmasý gibi bir zorunluluðu ifade etmiyor. Zaten Nâzým’ýn bu dizeleri bildiðiniz gibi “þiir” dir. Vasiyet deðil. Vasiyetse resmi bir evraktýr. Þiirin yapýsýnda metaforlar vardýr. Anlatým, çaðrýþým ve dil oyunlarýyla zenginleþtirilir. Bu, þairin ruhu ve kaleminin gücünün birleþimidir. O nedenle Nâzým’ý biraz anlamak demek; onun son yolculuðunu þiirin diliyle kurgularken; kendi memleketinde, Anadolu insaný ve çok sevdiði çýnar aðaçlarýyla, alçakgönüllü bir buluþmayý hayal ettiðini anlayabilmek demektir. “Hasretlik, sevgi, özlem, alçak gönüllülük, dostluk… Ben sizden ayrýldýðýmda da yüreðim sizinle’’ demek ister…

Ama kýrk dokuz yýldýr orada baþkaldýrýnýn dinginliði içinde duran anýt mezarý buraya getirmek istiyorlar. Deðiþecek olan ne?

Nâzým Hikmet’in düþüncelerine inanan insanlara sözüm: Býrakýn olduðu yerde kýrýlmadan, dökülmeden saygý görsün, dünya emekçileri adýna ’’rüzgâra karþý’’ yürüsün. Materyalist ya da metafizik dünya görüþü yanlýlarýnýn her ikisi de: evrende her yerin ayný olduðunu düþünürler. Biri doða adýna, diðeri tanrý adýna, bu iki görüþte de insanýn bedeninin nerede gömülü olduðu o kadar önemli deðildir. Önemli olan insanýn düþüncelerinin aydýnlýðýnýn ne kadarýnýn insanlara ulaþtýðýdýr.

Materyalist ya da metafizikçilerin dýþýnda kalanlarý ve illa mezar buraya gelecek diyenleri önce Nâzým’ý doðru anlamaya çaðýrýyorum. Nâzým Hikmet’in dünya görüþü Marksizm, savunduðu ideoloji eþitlikten yana, komünist bir sistemdi… Ancak “büyük anlatýlar’ýn’’ (Grand Narratives) son dönemecinde artýk deðerler sistemi deðiþti. Biraz dikkatli bakýldýðýnda 21. yüzyýlýn her þeyi üretip tükettiðini ve bunun yüksek kapitalizmin en büyük stratejisi olduðu görülebilir. Kültürel deðerler de artýk bu acýmasýz döngüde yerlerini alýrlar. Yani Nâzým da bu anlamda bir ‘’meta’’dýr kapitalizme göre. Bir aracýdýr. O komünizmin, vatan hainliðinin deðiþen yüzünün bir simgesi olarak üretilir ve tüketilir.
Ancak gerçekte, Nâzýmca ve bizce Nâzým yalnýzca “büyük insanlýðýn þairi”… Marksist oluþu tehlike unsuru olmaktan çýktý (!) ; geriye “gerçekler”i söylemiþliði kaldý… Ve bu sonsuza kadar kalacaktýr da… Bu anlamda ne Marksist kesim ne de onun karþýsýndaki Kapitalist Burjuva aydýnlarý Nâzým’ýn mezarýnýn nerede olduðuyla ilgilenmeyecektir. Unutmayalým ki kültüre ve sanata bakýþ açýsý var olan ve geliþen toplumlarda “þairler ve sanatçýlar, aydýnlar ve ozanlar” mezar gibi somut mimari yapýlarla deðil ruhlarý ve yapýtlarýyla insanlarla bütünleþirler. Gelecek nesillere aktarýlacak olan da budur. Yoksa her tarafý, karþýt görüþlü lümpen bir topluluk tarafýndan kýrýlan, dökülen mezar taþlarý deðildir aktarýlacak olan... Nâzým’ýn mezarýnýn orada olmasýnýn bir anlamý var; Nâzým’ýn yaþamýnýn önemli bir kýsmýný, ideolojisini ve hatta son aþkýný ifade ediyor o bize uzak gömüt..

Kendimizi kandýrmayalým. Býrakýn Nâzým’ýn kendisinin neler çektiðini; memleketimiz Nâzým’ýn þiirlerini okuyanlarýn sürgün edildiði, iþinden atýldýðý, iþkence gördüðü, toplum dýþýna itildiði sancýlý süreçlerden geçti. Bu günlerden bir günde: ‘’Bir hazin hürriyet’’ uðruna olsa da beni korumaya çalýþan babam, ben evden çýkýp gittiðimde Nâzým Hikmet’in kitaplarýný raflarda tersine dizerdi! Babam okuryazar bir kiþiydi. Ama beni koruyabilmek duygusu ve endiþesiyle Nâzým’ýn adýný gizlerdi.

Uzaklardan memleketine bakýp, insanlarýn her öðünde yalanla beslendiðini gören Nâzým: 1949’ da yazdýðý ‘’elleriniz ve yalana dair’’ þiirindeki kahramanlara: 1930 Mayýs’ýnda yazdýðý ‘’sen yanmasan ben yanmasam’’ diye baðýrarak, 28.7.1962’ de yazdýðý ‘’Vatan Haini’’ þiiriyle vatan hainliðine devam ettiðini haykýrýyordu karþý kýyýdan. Ýnsanlýk uyansýn diye. Yalanla doyanlar gerçeði görebilsin diye!

Gerçek gizlenemeyecek kadar büyük þimdi. Nâzým Hikmet yaþýyor!

Canip Doðutürk



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Düþünen Adam’ý Kim Delirtti?
Kadýnlar Üzerine
Kamu Alanlarý ve Ýnsanýn Tutsaðý: ‘insan’ Üzerine
'Kürtaj' ve Yaþam Hakký Üzerine
'Arabesk Yavþaklýðýndan Utanýyorum’’üzerine

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Terör, Kaddafi, Van Depremi ve Ardýndaki Vahþet Üzerine
Terör Üzerine
Sivas Vahþeti Üzerine
Duvarlar Üzerine
Yaþama Davet Üzerine
Yýlmaz Güney, Castro, Stalin, Kýzlarý ve Halk Üzerine
Server Tanilli ve O’nun Aydýnlýðý Üzerine
Eðitimin Çýkmazý Üzerine
Obezite Üzerine
Düzen Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Döner Faþizmin Kurþunu [Þiir]
Ýnsanlýk Anýtý Üzerine [Eleþtiri]


Canip Doðutürk kimdir?

Güzel sanatlarla uðraþan bir eðitimci ve heykel sanatçýsýyým. Ayrýca, deneme, makale, þiir yazarak duygu ve düþüncelerimi paylaþmaya çalýþýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Karl Marx,Freud, Nietzsche, Adorno, Dostoyevski, Mayakovski, Anton Çehov,Marquez,Emile Zola, Bertolt Brecth, Kafka, Aragon, Neruda, Lorca, Ahmet Arif, Nâzým Hikmet, Orhan Kemal ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Canip Doðutürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.