"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
2009 Temmuzunun son günlerinde Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne atanmıştım. Büyük bir sevinç ve onurla başlamıştım göreve… 5 yıldan fazla bir süre bu görevde hizmette bulundum. Göreve atandığım ilk andan itibaren adeta olay olmuştu. Basında daha göreve dahi başlamadan hakkımda yazılar çıkmaya başlamıştı. Her şeyden önce siyasi görüşüm ön plana atıldı. Milliyetçi ve ülkücü görüşe sahip biriydim. Ve bundan da hep gurur duydum. Çünkü bana göre ülkücülük vatanını, milletini bir aşk derecesinde sevmek ve ona ölümüne bağlı olmaktı. Doğruluk, dürüstlük, eşitlik, adalet ve Hakkaniyet vazgeçilmez düsturumdu. Yaşamım boyunca da bu ilkelerimden kesinlikle ayrılmadım. Bir an bile şaşmadım. Göreve geldiğim anda “tiyatrodan anlamadığım, bu sanatı bilmediğim” dedikoduları çıktı. Bunu çıkaranların bilmediği yön ise yıllardır tiyatro sanatının içinde olmam ve sahnenin tozunu yutmamdı. Daha ilkokul yıllarımda tanışmıştım tiyatroyla. Burada oyunlar oynuyor, öğretmenimizin verdiği skeçleri sahneliyordum. Sonra NKL’de ortaokula başladım. Yılbaşı balolarında skeçler yaptım. Bunlar öğretmenlerin dikkatini çekmiş olacak ki lise birinci sınıfta Edebiyat Öğretmenimiz Sayın Kemal Çobanoğlu beni okulun tiyatrosuna aldı. Ve başrolü bana verdi. Lise boyunca tiyatroda oynadım. Hem de ne oyunlar… Molyer’in Cimri’si, Hastalık Hastası gibi oyunların başrol oyuncusuydum. Üniversiteye gidince de kendimi yine tiyatronun içinde buldum. Edebiyat Fakültesinde yazdığım oyunları oynadım ve yönettim. Her yıl oyunlar çıkarmaya başladım. Bu konuda Hocam Sayın Doç Dr Mustafa İsen’in (Daha sonra Prof ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) çok desteğini aldım. Öğretmenlik yıllarım hep tiyatro yönetmenliği ile geçti. Gittiğim her okulda oyunlar yönettim. Sahnelediğim oyunlar yarışmalarda birincilikler aldı. O zaman Milli Eğitim Bakanlığı okullararası tiyatro yarışmaları düzenliyordu. Üç Yıl yaptı bu yarışmayı ve ben bu üç yılda farklı okullarla üç kez birincilik ödülü aldım. O dönemler, oyun bulmada sıkıntı çekiyordum. Kaynak bulamıyordum. Çözümü de “kendi oyununu kendin yaz” şeklinde buldum. Ve oturup oyunlar yazmaya başladım. Komedi türünde ve Kbrıs Ağzıyla oyunlar yazdım. Bu oyunlar çok beğenildi. Tiyatro artık benim adımla özdeşleşmişti. Hangi okula gitsem “tiyatrocu hakan Bey geldi. Bu sene bize güzel bir oyun çıkarı artık” deniyordu. Ve UBP tek başına hükümete geldiğinde dönemin Başbakanı Sayın Derviş Eroğlu, beni Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Müdürlüğü’ne atadı. Tabi burada dönemin Kültür Bakanı Sayın Hamza Ersan Saner Bey’in hakkını vermek gerekir. Ersan Saner Bey, beni düşünmüş ve bu makama önermiştir. Bunun üzerine bu göreve layık görüldüm ve atandım. Başta Sayın Eroğlu’na, Sayın Saner’e ve bu makama atanmam için büyük çaba gösteren Sayın Ahmet Kaşif ile Sayın Zorlu Töre’ye de minnetarım. Onların beni önermeleri ve taktir etmeleri sayesinde Müdürlük görevime atandım. Öncelikle personelimle tanışıp projeler hazırladım. Yakın ve uzak vadeli olmak üzere projelerimizi ortaya attık. Yeniden yapılanmaya gittik En büyük sıkıntımız salonsuzluk ve kadrosuzluk oldu. Kadroyu bir şekilde hallettik. Ama maalesef salon konusu bizi çok aştığı için kangren olmuş bu soruna bir çözüm üretemedik. Çünkü yaklaşık 5 trilyon gibi büyük bir maddi kaynak gerekiyordu. Ve maalesef bu kaynak bulunamıyordu. Oysa geçmiş yıllarda TC kaynaklı bu para bulunmuş ve fakat nedense kültür sanat dalı hep geri plana atılarak paralar başka kaynaklara aktarılmış. Ne kadar acı bir durum. Oysa Kültür ve sanat bir hükümetin önceliklerinden olması gerekirdi. Kültür ve sanat devlet politikası haline getirilmesi gerekirdi. Oysa bunlar hep üvey evlat muamelesi gördü. Ne yazık ki benim dönemimde de gelen her bakan “Bu işi ancak ben çözerim. Ben yapamazsam kimse yapamaz” dedi. Bir salon yapılması için uğraş verildi. Kaynak arandı. Ama maalesef hiçbir bakanın bunu hayata geçirmeye bakanlık ömrü yetmedi. Çünkü her yıl sonunda mutlaka bağlı bulunduğumuz Kültür Bakanı değişti. 5 yılda 5 ayrı bakanla çalışmak zorunda kaldım. Her bakanın da tabii ki öncelikleri farklıydı. Hepsinin iyi niyeti ve çalışma azmi en üst seviyedeydi. Ama ne yazık ki bu sorunu çözmeye yetmedi… Salonsuzluğa , dar bir kadroya r ve bütçe yetersizliğine rağmen güzel işler çıkardık. Sahnelediğimiz oyunlar çok beğenildi. Ödüller almaya başladık. 5 yılda 17 ödül aldık. Türkiye’ye turnelere gittik. Ankara’da Uluslar arası Tiyatro Festivaline katıldık. Türkiye basınında bizden büyük övgülerle söz edildi. Ceyhan ve Kadirli’ye turneye gittik… Türk Devletleri Tiyatro Birliği’nin kurucuları arasında yer aldık. Antalya, Bakü, Kazan gibi şehirlerde KKTC’yi temsil ettim. Buralarda Kıbrıs Türk Tiyatrosunu anlattım. Bütün bunlar tanınmamız açısından olumlu ve güzel şeylerdi. Birçok insan tanıdım. Azebaycan ile İşbirliği Protokolu imzaladık. Aslında bu büyük bir olaydı. Düşünün bir kere, sizi resmi olarak tanımayan bir ülke ile resmi bir protokol imzalıyorsunuz. Bu benim müdürlük hayatımın en anlamlı olayıydı. Protokol gereği Azerbaycan’dan yönetmen getirdik. Bizimle beraber çalıştı. Farklı bir oyun sahnelendi. Basınımızda oldukça yer aldı bu olay… Geriye baktığımda gerçekten güzel ve yararlı işler yaptığımızı gördüm. Tiyatro Oyun yazma yarışması düzenledik. “Tiyatro Oyun Dizisi” kitabı yayınladık. Çocuk oyunlarına devam edip çocuk gazetesi çıkardık. Onuncu sayıya ulaştık. Oyuncu sıkıntımızı sözleşmeli yeni oyuncularla veya hizmet alımı yaparak giderdik. Konservatuvar mezunu gençleri kadromuza dahil ettik. Bu da bizim için olumlu bir gelişme oldu. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarını bulunduğu yerden daha ileriye taşıdığımızı düşünüyorum. Personelimin beni tanıdıkça daha çok sevmeye başladığına inanıyorum. Bazılarıyla aramızda ufak tefek kırgınlıklar veya tatsızlıklar olabilir. Ama olsun, orası bir aile yuvası. Aile içinde de kardeşler arasında küçük kavgalar olur. Önemli olan bunu büyütmemektir. Biz de asla büyütmedik. Kol kırılır yen içinde kalır misali sorunlarımızı kendi içimizde çözme yoluna gittik. Tabii bu siyasi bir makam. Siyasi olduğu için gelip geçici bir makam. Bazen kısa bazen uzun süreli olabiliyor. Ben yaklaşık 6 yıl kaldım bu görevde. Mutluyum. Çünkü yüzüm ak, göğsüm dik ve alnım açık olarak görevimi tamamlamanın gururunu yaşıyorum… Görevim burada sona erdi. Üçlü kararname ile geldim ve üçlü kararname ile gidiyorum. Kimseye bir kırgınlığım yok. Herkese minnettarım. Özellikle hep yanımda olan, bana destek veren, her isteğimi yerine getirmeye çalışan Müsteşarım Sayın Şahap Aşıkoğlu’na teşekkür ediyorum. Kendisiyle büyük bir uyum içinde çalıştık. Personelimden sanatçı arkadaşlarımdan Sayın Ertaç Hazer’e, Sayın Yılsay Özbudak’a, Nergül Tuncay’a, Cevahir Caşgir’e, Zehra Evliya’ya, Cansev Günsoy’a, İslam Bahçe’ye, sekreterlerim Sayın Nermin Tüccaroğlu’na, Sevgi Gülerler’e, teknik ekip arkadaşlarımdan Mustafa Kral’a, Yalçın Arıcı’ya, Mehmet Isırgan’a, Hizmet görevlisi Fidan Dağ’a, şoförüm İdris Yorgun’a, kısa bir süre ile çalışma imkanımız olan Fatma Bender’e ve adını sayamadığım diğer tüm personelime buradan teşekkür ediyorum. Ben, sizleri hiç unutmayacağım. Sevginiz kalbimde hep yerini alacak. Bu duygular içinde sizlerden ayrılıyorum. Birbirinizi sevin. O sevgiyi hiç kaybetmeyin. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarına öncelikle siz sahip çıkın. Unutmayınız ki orası sizin yuvanız, eviniz… Devlet Tiyatrolarını hep ileriye taşıyın… Çıtayı asla düşürmeyin… Hakkınızı helal edin… Müşavirliğe adım attığım yeni hayata merhaba diyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |