Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Yıllar nasıl geçmiştir bilinmez hani… Orta okul yılları… Çocukluğun bittiği günler, ergenliğe adım atılan seneler… Hani ilkokulda alıştığınız öğretmenim kelimesinin yerini,hocam kelimesi doldurmaya başlamıştır. Artık söz almak için parmak değil el kaldırır olursunuz. Parmaklarınızla sayamayacağınız kadar çok hocanız vardır. Kiminin isimlerini ancak ilk dönem sonunda zor ezberlediğiniz hocalarınız… Kiminin ise adını kalbinizden eksik etmediğiniz hocalarınız… Her gün onun dersinin olmasını istediğiniz, diğer dersleri boş verip sadece onun dersine çalıştığınız bir hocanız… Ama çalıştığınız derslere heyecandan bir türlü cesaret edip kalkamadığınız… Okula giriş çıkışlarınızın bile onunkilerle aynı olması için okul yakınlarında beklediğiniz, kimi zaman sırf onun için yolunuzu değiştirdiğiniz, hatta aynı yolları birkaç kez aşındırdığınız… Hep sizi fark etmesini istediğiniz ama sesinizi çıkaramadığınız,kalbinizde her şeyden önemli olan hocanız… Karar verdiğiniz; “Onun gibi bir coğrafya öğretmeni olacağım” dediğiniz. Bir gün bir sözlü esnası, sizin çalışıp ama kaldıramadığınız parmağınızın zaferi olacağını bilemezdiniz.. Not defterinden söylenmiş birkaç isim içinde olmanızın bir tesadüf değil de tevafuk olduğunu yeni anlıyor olmalıydınız. Tevafuk buya o gün kimse çalışmamış, hani sınavdan yüz alıp da hocanın ismini ezberlediği çalışkan öğrencisi bile… Hayal mi, gerçek mi bilemezsiniz? Ama sizinde çalışmadığınız bir yerdir sözlü olunan konu ve tüm pembe hayallerin bitişi olacaktır ilk sözlünüz… ve hocanın, sizi ve gözlerinizin içindeki ona olan sevginizi fark etmesinin başlamadan bitişi olacaktır bu sözlü… İsminiz söylenir kalkarsınız. Sorular gelir birer birer geçmiş konulardan, yere bakarak verilir cevaplar size aferin demiştir. Kalbinizde bir sürü sevda kelebeği uçuşmaya başlar. Yeni konu umurunuzda değildir. Hatta soruları bile anlamazsınız ikinci kere sormak zorunda kalır hocanız. Yeni konu gelip çattığında bülbül gibi şakımaya başlamışsınızdır az önce biraz göz gezdirdiğiniz konu hakkında. Harita bilgisinde üzerinize yoktur ya zaten. Ve sözlü yirmi dakika sonunda son bulmuştur. Siz heyecandan kalbiniz güm güm, sevinçten gözlerinizdeki ışıltı içinde yerinize oturmayı beklersiniz… Ve bir ses adınızı söylemiştir. Adınızın yanına birde “Aferin Nihalcim” eklemiştir. Duyduğunuzda düşüp bayılmadan nasıl sıranıza gittiğinizi hala hatırlayamasanız …duyduklarınız ve yaşadıklarınız gerçektir. Sizi fark ettiği bir sözlüdür bu. Ve şimdi sıra sevginizi fark edebilmesindedir. Sevgi bu saklanmadığı ve samimi olduğu içindir ki çabuk fark edilir. Seneler geçecektir ama aynı hoca dersinize giremeyecektir. Siz onun girdiği derslerin hayali ile devam edersiniz. Sizi ve coğrafya hocanıza olan sevginizi apaçık biliyordur herkes hocanız gibi… Ayrılma vakti geldiğinde ortaokulunuzdan başka bir okula gitmek için, en çok ayrılırken ki gözler hafızanıza kazınmış olacaktır. Hiç unutmayacağınız gözler… Örnek aldığınız bir kişilik ve sonsuz sevginiz… Yıllar geçmeye devam ediyordur. Siz bazen telefon bazen okula giderek kısa süre görmeye devam ettiğiniz ama artık sadece hafızanıza kazınmış bir göz ve yüreğinizde kalmış bir sevgiyle, resimlere bakıyorsunuzdur artık sadece… Eski bir arkadaş bir haber getirmiştir size… hocanızdandır bu haberle gözleriniz parıldar kalbiniz bir başka çarpar… Can kulağıyla dinlersiniz. “Rahatsızmış göğüs kanseriymiş bir ara” der ama ekler “şimdi iyileştiğini duydum” der. Yüreğiniz tarifsiz acılar hisseder… Eliniz telefona gitmez ayaklarınız onun yanına. Kalbiniz ise hep onunlayken… Bu konuşulanların ardından 2 yıl geçer. Okulun önünden her geçişinde içeri girip sormak istersiniz. Duyacaklarınız size ağır gelir belki dersiniz ve hep ertelersiniz. Karar vermişsinizdir. Telefonunu bulup ona ulaşacaksınızdır. Ama nafile ulaşmak o kadar kolay olmaz hatta vazgeçersiniz bir iki deneme sonrası. 1 ocak yaklaşıyordur. Hocanız oğlak burcudur ve bir sürpriz yapsam dersiniz. Olmaz, yine cesaretiniz yoktur. Aynen ortaokul başındaki gibi korkarsınız parmak kaldırmaktan cesaretiniz yoktur yine… 5 ocak 2003 Yardımcı olmanız istenir ortaokulu okuduğunuz çamlıca kız lisesi lise 2 öğrencisi bir kardeşinize… severek kabul edersiniz.. bir tevafuk olacağını bilemezsiniz. Hatta kalbinizin dersin ortasında kopup başka yerlere yolculuğa çıkacağını hiç mi hiç düşünmezsiniz. Coğrafya öğretmeninizi sorarsınız. Kalbinizde biraz korku ama hala ayrılırken ki gözler hafızanıza kazılı bir şekilde… “Öldü…” der. “Öldü …” hep kaçtığınız, telefonda duymaya cesaret edemediğiniz kelime karşınızda size söylenmiştir. “Bir hafta oldu vefat edeli” der ardından. Düşünürsünüz 29 aralık 2002 doğum gününe üç gün kala… Geç kalmayın. İçinize doğan bir hissi bertaraf etmeyin,susturmayın. Belki içinize doğan his karşınızdakinin bu dünya da göreceği son sürpriz olabilir. Onu bu fani dünya da küçük bir sürpriz den, sevinçten mahrum bırakmaya hakkınız yok benim gibi… Şimdi hadi kalkın ve lütfen yüreğinizdeki o kişiye ulaşmanın bir yolunu deneyin. Belki de küçük kalbinizle sevdiğiniz ve hala gönlünüzü kaplayan kişiye ulaşmak için bu son gününüz olabilir. 5 Ocak 2003
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nihal tezcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |