Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Kasabalı akrabalarının huzurunda Kaymakam olmaya söz vermiş Bir avuç taşralı çocukla TED’in çiçekli yollarından Hariciyeci amcası,bankacı babası Veya maliye müfettişi halası gibi Mülkiyeli olmak için Dershanesini daha daha az kırıp Okula kaydını yaptırırken Çevredeki Şah, Gergan, Valedam gibi kahvelere Üye olmuş bir grup yuppinin Lambiri kaplı uğultulu bir anfide İşçi arılar, kraliçe arılar ve larvalar gibi Ustaca kaynaştığı bir yerdi okulum. Ve Ankara, Nişanlısını kaybetmiş gibi kederli, Denizsiz, soğuk, dilsiz Ankara, Memleketimi, yapay göletli parklarıyla İlk aldattığım şehirdi… Bende mi öyle oldu, herkes mi aynıdır bilmem, İlk tanıştığım arkadaşlarım ve onların Arkadaşlarıyla uğurladı okulum beni son sınıfta. İki kan kardeşi, İki ahret kardeş, Biri sonradan rahmetli iki abi, bir abla… Ahret kardeşlerimin abisiydi önceleri Remzi Abi, Maraşlı, mütevazi.merhametli,mert Biraz da sertti galiba… Çevresindeki halesini delip de Yüreğine ulaştığımda, daha da sevdim Ve diğer uyduları gibi kopamadım. O biraz abimdi, biraz babamdı, Ama harbiden, “adam gibi adam”dı! Biraz delidoluydu, biraz mahçup, biraz kırılgan Ama baştan ayağa Anadolu’ydu… Çizgisini yeni değiştirmiş, renklenmişti Kolunun altından düşmeyen Tercüman, Akdere sırtlarındaki iki göz odasının duvarlarında Ütüsü bozulmamış iki palto, dört-beş takım Ve yalnızca eve girince giyilen kot pantolon… Bir elimizde ikiyüzelli gram peynir, Biraz helva, iki ekmek, Bir elimizde Remzi Abi’ye küfür gibi gelen Matematik, Benim elimde sivilcelerimin aşkı Beşir Hoca’nın Dip notlarını okuduğum kalın bir İDT kitabı. Az tırmanmadık, bizi gördükçe ağzını örten kadınlarla dolu Akdere yokuşlarını… Az yakmadı içimi, Remzi Abi’nin yemeklerinden eksik etmediği Hakiki Maraş biberi… Bi türlü halletmedi, İki karılı ev sahibi, dışardaki hela işini… Sertti mertti ama, seyretirirdi siyah-beyaz televizyonunda Erovizyon’u, Kıbrıs’ın Bayrak Radyosunu bile çekerdi, Evladiyelik küçük radyosu… Ben hoptirinam türküler dinlerdim, O bozlak havalarında içini çekerdi, Eski Türk filmerinde ağlardık birbirimize çaktırmadan… Ve yapardı ben gelince yer yatağını, Yatardık “aşüstü-başüstü”… Derken, yanına hemşerisi Ahmet Hoca’yı da aldı sonradan, Yandaki evi de tutuverdi Hidayet’le Mustafam, Hiç unutmam bir gün çiğ köfte yaptık, Maç seyrettik, İlk kez tattım Hidayet’e Konya’dan gelen Taş gibi Tarhana’dan… Benim kırmızı süeterimle kırmızı çoraplarım, Yeni terlemiş bıyıklarım vardı, Remzi Abi’nin içten yüreği, Benim ellerim uçarılık kokardı Remzi Abi’nin olgunluk… Benim abim kestane yapardı, Ben muhabbetin küllerini dökerdim. Benim abim adamlığı öğretirdi, Ben susardım. Öyle zekiydi ki Remzi Abi, İkinci okuluydu Mülkiye, yani dikey geçişliydi Ve okulu -tarihinde tek örnek- Üç yılda bitirdi. Bir Ramazan günüydü, Maraş’ta çalıştığı hale gittiğimizde, -Henüz bir yerlere girememişti- Etilen kokulu elma kasalarının arasında Sarıldık doya doya… O sabahın köründe içtiğimiz İşkembe kokulu mercimek çorbasıyla, Babasının gönderdiği Ve ters çevrilmiş bir elma kasası üstünde yediğimiz O bol acılı, sarmısaklı kasap köfteyi Evinde gördüğüm misafirperverliği, İçime kazıdım. Ve bir şeye çok kızarsam eğer, Onun yuvarladığı en şirin küfrü Sırladım içimden: “Anasını eşşek kovalasın!” Hala kızıyla evlendi Remzi Abi. İsmini annesinin koyduğu çocukları, Okuldayken hiç takmadığı renkte kravatları, Hakettiği bir kariyeri var şimdi… Zaman geçti, Hayat yollarımızı ayırdı. Bilirim ki hiç eksilmedim O’nun engin yüreğinden. Çünkü O benim Biraz abim, biraz babamdı, O öyle “Hekaye!” değil, “Adam gibi adamdı”!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © SÜLEYMAN GÜNER, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |