Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı ve KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa sürdükleri uyuşturucu ile mücadele eğitimi projesi kapsamında Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kültür Ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen Çanakkale Sanat Tiyatrosu’nun sahnelediği “Günlük” adlı oyunu izledim. Her şeyden önce, beni unutmayarak bu tiyatro oyununa davet eden Kadim Dostum, Sevgili Kardeşim, Erenköy Lisesi Müdür Muavini Sayın Veysel Üresin’e çok teşekkür ediyorum. O da olmasaydı ve bana “Hocam, sen tiyatro adamısın. Yarın, öğrencilerimizi bu oyuna getireceğiz. Buyur sen de gel, beraber izleyelim.” demeyip beni davet etmeseydi kimse beni hatırlamayacaktı. Oyun, hedef kitle olarak, daha ziyade ortaokul ve lise öğrencilerini tabii bunlarla birlikte tüm toplumu ele almış. Konusu tabii ki uyuşturucu ve uyuşturucunun zararları... Oyunu, Çanakkale Sanat Tiyatrosu Genel sanat Yönetmeni Abdülkadir Katra yazmış. Abdülkadir Katra, 1979 Çanakkale doğumlu, tiyatro yönetmenliği alanında Yüksek Lisans yapmış genç bir yönetmen. Birçok oyun yönetmiş ve oyunlar yazmış. Genç olmasına rağmen bu alanda üretken birisi diyebiliriz… Toplumun genel bir yarası olan ve ülkemizde ortaokul seviyelerine kadar düşen uyuşturucu konusunun ele alınması mutlaka çok önemli bir olay. Hele de bunu görsel olarak öğrencilere veya ailelere sunmak ayrı bir güzellik diye düşünüyorum. Oyunda ana tema olarak “Uyuşturucu Ölüm demektir” konusu ele alınıyor. “Bir defacıkla bir şey olmaz” diyerek deneme ile başlayan uyuşturucunun sonunda mutlaka ölüm olduğu, ve bu nedenle de ne olursa olsun, bir defacık da olsa asla denenmemesi gerektiği anlatılıyor. Özellikle ailelerin bu konuda çok dikkatli olmaları, çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurmaları, ebeveynlerin gençleri dinlemeleri gerektiği ve onlara önem verdiklerinin gençlere hissettirilmesinin önemi üzerinde duruluyor. Bunun uyuşturucu ile mücadelede önemli ve etkin bir yöntem olduğu belirtiliyor. Bu açıdan mutlaka izlenmesi gereken bir oyun. Çünkü oyunda konu ile ilgili birçok sosyal mesaj veriliyor. Ve bu mesajlar izleyenlerin beynine adeta nakşediliyor. Tabii ben, olaya bir de sanat yönünden bakıyorum. Ne de olsa izlediğimiz bir tiyatro oyunu. Bir oyun izlerken her şeyden önce oyuncuların oyun gücüne bakarım. Hareketlerine, diksiyonlarına, rollerine olan uyumlarına bakarım. Kendilerini oyuna ne kadar verebiliyorlar ona bakarım… Tabii bunların yanında oyunun, dekoru, kostümleri, efektleri, müzikleri, koreografileri gibi daha birçok özellikleri de önemli… “Günlük” oyunu, özel bir araştırma sonucunda yazılmış, sosyal mesajı bol olan, güzel ve etkili bir oyun olarak tasarlanmış bir oyun. Ustaca kaleme alınmış diyebilirim… Belli ki yazar, iyi bir araştırmacı ve gözlemci. İşini iyi yapmış… Ama oyundaki oyuncular için bu kadar iyimser konuşamayacağım maalesef. Çünkü gördüğüm kadarıyla amatör gençlerden kurulu bir ekip. İyi çalışılmış, uzun çalışılmış ama gelin görün ki bazı yerlerde sırıtmalar oluyor işte. Mesela önemli role sahip olan ve başrol oyuncularından biri diyebileceğimiz Elif rolündeki oyuncunun konuşmaları birçok yerde anlaşılamadı. Kelimeler yutuldu. Diğer oyuncularda da diksiyon zayıflığı var. Oyun, baştan sona koşturmaca ile devam etti. Müzik efektleri kulakları tırmalıyordu adeta… Bir iki yerde dansa da yer verilmişti.En güzel yanı, kostüm ve dekorların oyunun bir parçası olarak değiştirilmesi tekniği idi. Oyuncular, dekor değişimini oyun içinde güzel bir şekilde yaptılar. Genelde ilgi çekti oyun. Dedim ya konu bakımından önemli bir oyun. Mutlaka izlenmesi gerekir. Ama amatör bir ekip için bu kadar masrafa girmek, bu kadar para dökmek ne kadar doğru bilemem.... Bu işi organize edenlere de bir iki sözüm var: Madem bu kadar çok paranız var, o halde neden, bu projeyi, burada kendi oyuncularınızla, kendi sanatçılarınızla gerçekleştirmiyorsunuz. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları ne güne duruyor? Sanatçılarıyla, personeliyle dört dörtlük bir kurum. Siz kendi sanatçılarınızı dışlarsanız, onlara önem vermezseniz, ülkede sanat da bir arpa boyu kadar yol almaz. Her şeyden önce Devlet Tiyatrolarına sahip çıkınız ve onları en kısa zamanda tiyatro salonlarına kavuşturunuz. İşte o zaman bu tür projelere çok daha fazla hayat verebilirsiniz. İşte bunu bir defacık da olsa deneyin… Kıyamet mi kopar?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |