Yaþam hoþtur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiþtir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Kardeþimi attýðým iftirayý babama hiçbir zaman söylemedim. Çok despot ve katý bir adamdý ve ondan korkuyordum. Ölünceye kadar da korkmaya devam ettim. Zaten Hasan'ýn ölümünden sonra babamý çok az görmeye baþlamýþtým. Gündüz fabrikaya akþam da þehirdeki gazinolara içmeye gidiyordu. Çiftliðe sabaha karþý geliyor ve hepimizi derin uykumuzdan uyandýracak gürültülerle saða sola çarparak yataðýna güçlükle gidiyordu. Günler geçtikçe büsbütün uzaklaþmaya baþladýk. Bu mesafe yerini zamanla önce soðumaya sonra da nefrete býraktý. Sinir ve strese artýk dayanamayan kalbinin dünyadan ayrýldýðý zamana kadar da ondan nefret etmeye devam ettim. O’nu Hasan'ýn yanýna gömdüler, bu nedenle bir daha hiç ziyaretine de gitmedim. Zaten ortaokuldan sonra þehirdeki yatýlý liseye yazýlarak çiftlikten ayrýlmýþtým ve bizim oralarla ilgili hiçbir þeyi hatýrlamak istemiyordum. Ara sýra, kalbimin derinliklerinden gelen yakýcý bir sevgiyle annemi özlüyordum ancak çiftliðe gidip onu görmeyi düþündüðümde; Hasan aklýma geliyor, derhal vazgeçiyordum. Yatýlý liseden sonra Ýstanbul’a týbbiyeye geldim. Remzi’yle ilk kez týp fakültesinde tanýþtým. Benden biraz farklý biriydi. Her girdiði ortamda kendisini kabul ettirmek gibi bir kabiliyeti vardý. Ancak bunu soðuk suyun içerisine atýlan kurbaðanýn yavaþ yavaþ kaynatýlmasý gibi hiç hissettirmeden yapýyordu. Ýnsaný yavaþça zehirleyip etkisi altýna alýyor, sonrasýnda her istediðini ustaca yaptýrýyordu. Bu sinsi ve kurnaz tarafýný anlayan tek kiþi bendim sanýrým. Bu yüzden yalnýzca bana saygý duyuyor, en özel sýrlarýný bir tek benimle paylaþýyordu. Týp okuduðumuz yýllar boyunca Remzi'yle o pavyon senin bu kulüp benim dolaþtýk. Sabaha karþý geldiðimiz öðrenci evimizde, babamýn ölümünden sonra anneme sinsice sokularak “Fabrikanýn yönetiminde size destek olmalýyým” diyen ve zamanla bütün iþleri ele alýp iyiden iyiye fabrikamýzý sahiplenen hukuk müþavirinin, bana her ay sadaka verircesine gönderdiði harçlýklardan ne kadar kalmýþ diye sayardýk. Sabahlara kadar içip sokaklarda sürttüðümüz gecelerin bazýlarýnda; nefret ettiðim bu adamý iyi bir benzetmek hatta belki de ortadan kaldýrmak için arabama binip memlekete doðru yola çýktýðýmý, bazen uzun memleket yolunun yarýsýnda bazen de daha yolun baþýnda girdiðim bir benzinlikte vazgeçerek geri döndüðümü hatýrlýyorum. Okulum bitip iþleri ele alana kadar da bu alçak adamýn yüzüne alçakça güldüm. Karþýlýklý sahte sýrýtýþlarýmýzla birbirimizi alttan alýp idare ettik. Gençtim ve bana bol miktarda harçlýk gönderdiði sürece babamdan kalan mala mülkü har vurup harman savurmasýný, paramýzý þurada burada çarçur etmesini önemsemiyordum. Fakülteden mezun olduktan sonra memlekete döndüm. Okulu bitirdiðim günden bugüne deðin bir gün bile doktorluk yapmadým. Zaten benim kalemim bir iþ deðildi. Týp fakültesini bir serseri gibi okuduðum yýllarda insanlara öfkem iyice arttýðýndan; onlarý tedavi etmeyi, þifa vermeyi hiç ama hiç istemiyordum. Sanýrým Hasan’a attýðým iftira, imalat hatasý ruhumu büsbütün saðaltmýþ, beni saf ve katýþýksýz bir þekilde kötü ruhlu bir genç yapmýþtý. Ve galiba daha çocukken bile içimde bulunan karanlýk zamanla büyüyerek ruhumu tamamen kaplamýþtý. Ýnsanlarý görmeyi, dinlemeyi, onlarla konuþmayý istemiyordum. Onlara karþý olan bu duygularýmdan da utanmýyordum. Zira aþaðýlanmayý, hakir görülmeyi, utancý, rezil olmayý bir kez de olsa tatmýþ olan bir ruh bir daha hakkýyla utanamaz. Ýþte bu yüzden yalnýzca çocuklar hakkýyla utanabilirler. Çocukluk yýllarýmda Hasan’a çok üzülsem de, zamanla onun o zayýf ve hastalýklý ruhuyla bu dünyada yaþamayý hak etmediðini düþünmeye baþlamýþtým. Ve itiraf etmem gerekirse þair kadar ince bir ruha sahip o çocuða, o gün attýðým iftirayý bugün olsa yine atarým. Doktorluðu boþ verip çiftlikte ve fabrikada aylak aylak oturarak zaman öldürmeye baþladýðýmda, aynen babam gibi; akþamlarý þehirdeki gazinolara gitmeye baþladým. Çiftliðe sabaha karþý geliyor, herkesi uyandýran sarhoþ gürültüleriyle yataðýma gidiyordum. Nasýlsa erkenden ölürüm düþüncesiyle evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayý da düþünmüyordum. Bütün bu bedbaht hayatým, sarhoþluðum, iþlerim, güçlerim ve bulanýk zihnimin içerisinde, bir aileye yer yoktu. Týp fakültesinden aldýðým yarým yamalak bilgilerle kalp hastalýðýnýn ýrsi olduðunu, dedemden babama geçen bu illetin bana da geçmiþ olabileceðini, genç yaþta kriz geçirerek ölebileceðimi hissediyordum. Yaþadýðým düzensiz hayattan ve içtiðim günde iki paket sigaradan dolayý ölümü erkene çektiðimi biliyor, bunda herhangi bir beis de görmüyordum. Çiftlikte sýkýþýp kalmýþ bir halde zaman öldürürken, bana hizmet etmeye çalýþan Pervin’i her gördüðümde; Dadaruh, annem, babam ve zavallý kardeþim Hasan’ý hatýrlýyordum. Bana onlarý hatýrlatan çirkin bir anýt gibi etrafýmda dolaþýp duruyordu. Bazen o geceyle ilgili konuþmak istiyordum. O’na; o çocuk yüreðimle o gece çok fazla piþmanlýk duyduðumu, sabahý beklemeden kardeþimin odasýna gidip özür dilemem gerektiðini, ancak bunun kendisi tarafýndan engellendiðini, iþte bu yüzden þimdi onu çiftlikten kovduðumu söylemek, bütün suçu O’nun üzerine atmak istiyordum. Zira “Seni her gördüðümde ailemi ve Hasan’ý hatýrlýyorum, bana onlarý hatýrlatarak acý veriyorsun. Bu yüzden seni kovuyorum” diyemeyecek kadar gururluydum. Bir gün, yine zilzurna sarhoþ vaziyette þehirdeki gazinolarýn birinden gelirken, Pervin’i nasýl kovacaðýmý düþünmeye baþladým. Sonra birdenbire sinirlendim. Bunu nasýl yapacaðýmý düþünmeme gerek yoktu. Bu iþe þiirsel bir anlam yüklemek ve belli ritüellerle tasarlayarak yapmak kadar manasýz bir þey olamazdý. O basit bir çalýþandý bense patron. Karþýsýna dikilip “Seni kovuyorum, hemen pýlýný pýrtýný toplayýp bu evden git!” diyebilirdim. “Evet yapabilirdim bunu!”. Aklým aldýðým alkolün altýnda iyice puslanmýþ, bu düþüncelerle meþgulken gözlerimi yakýp geçen bir çift farla donakaldým. Bir saniyeden daha az bir süre sonra bana çarpýp tüm suratýmý baþtan aþaðý parçalayacak ve sol kolumu kopartacak kamyonu gördüðümde kardeþim Hasan’ý düþünmeye baþladým. Belki de yanýna gidip attýðým iftiradan piþman olduðumu söyler, beni affetmesini isterim. Kim bilir?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þinasi zafer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |