Tik tak,tik tak...Geçen her dakika,her saniye,her salise aleyhine işliyordu.En fazla bir yıl demişti doktor.Zaten bu tür Yeşilçam klasikleri yalnız onun başına gelirdi.Tik tak...Bunları düşünürken bir dakikası daha gitmişti işte.Gözleri nemliydi karşısındaki saate bakarken.
Hayat hiç kolay olmamıştı ona.Üç yaşında annesini,Sekiz yaşında babasını kaybetmişti.Halası ona hizmetçi muamelesi yapmış,on yaşında evden kaçmıştı.Tik tak...
Bir şekilde kendini yetimhanede bulmuş,biraz nefes alabilmişti.On sekiz yaşında güç belada olsa üniversiteye ardından da gayet ciddi ve asık suratlı insanların olduğu bir iş yerine girebilmeyi başarmıştı.Tik tak...Tam mutlu olmuş ve sevdiği kadınla evlenmişken onu yalnızca bir sene sonra kaybetmişti.Allah'tan eşiyle kardeş felan çıkmamışlardı yoksa gerçekten bir filmin içinde olduğunu varsayacaktı.Tik tak...Bir dakika daha geçmişti az önce ömründen,hayallerinden,anılarından ve şimdisinden.
Kaç gün olmuştu burada oturalı,haberi alalı,yaşayalı?Kaç gün,kaç ay,kaç yıl?Bilmyordu...Bildiği tek şey ömründen geçen dakikalardı.Ömründen,hayallerinden,anılarından ve şimdisinden...Tik tak...