Ben bir kuþum; uçtum yuvadan... Artýk ben nerede, eve dönme isteði nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Ay: Haziran… Henüz 17,5 yaþýndaydým. Ýstanbul, Esenler otogarýndan çýkýp abimin kaldýðý eve gelmiþtim. Evin konumu tepedeydi. Eve ulaþmak için Bebek karakolunun yanýndan 44 adet sýk basamak, 65 geniþ basamaðý týrmanarak sola sapýlýr ve ayak bilekleri sýzlayarak 16 geniþ basamak daha çýkýlýrdý. Benim Beþiktaþ’taki ilk zamanlarýmda merdivenin basamaklarý eðri büðrüydü. Merdiven basamaklarýnýn arasý oldukça açýktý. Bu açýk alandan yüzeydeki taþ parçalarýnýn sýrtý görünürdü. Yokuþ çýkýlýrken ayak bileðini burkmadan eve varmak gerçek bir hüner sayýlýrdý. Günümüzde burasý da artýk çok çok deðiþmiþ her þey gibi, herkes gibi… Bugün 11 Aðustos 2020, gece saat 02:45’i gösteriyor… Bir kardeþimizi evine býrakmak için geldiðim Beþiktaþ benim gözlerimi ilk açtýðým evim, mekanýmdýr… Þimdi tüylerim diken diken… Aniden hafýzama gelen anýlar, yaþanmýþlýklar, yaþanýlanlar, yaþatýlanlar akýn akýn beynimin içinden bir film þeridi gibi geçip duruyor… Ehram Yokuþu hep gözümde büyümüþ, hep gözümü korkutmuþtur… Bu yokuþu elimde kitapla týrmanmaya baþlardým. Çoðu kez kitap da iþe yaramazdý, kapý numarasý kýrmýzý yazýyla yazýlmýþ 17 numarayý görene kadar kafamý kaldýrýp numaralara bakmazdým. Ta ki varana, kapýnýn önünde nefes nefese kaldýðým ana kadar… Ehram Yokuþu’nu tek baþýna elde kitapla týrmanabilirsiniz, bir sigara yakýp yavaþ adýmlarla öksüre týksýra týkanarak da týrmanabilirsiniz. Kendinize güveniyorsanýz hýzlý adýmlarla ciðer parçalarcasýna da týrmana bilirsiniz, sevdiðiniz biriyle konuþa konuþa týrmanabilir, bir dostla sarmaþ dolaþ sendeleyerek de týrmanabilirsiniz… Nasýl çýkýlýrsa çýkýlsýn bu yokuþun tam orta yerine geldiðinde bu sefer nefes alýp soluklanmak için de deðil, soluðunuzun bu sokaða karýþmasý için durursunuz. Ýþte Ehram Yokuþu’nu her canlý bu sebeple nefes nefese týrmanýr… Ýnmek de çýkmak kadar zordur Ehram Yokuþu’nu… Aþaðýya varýldýðýnda, ayak bileðinden baþlayan bir aðrý kaval kemiði boyunca uzamýþ, iniþ hýzýyla doðru orantýlý olarak burkulan ayak bileðinin acýsýna karýþmýþtýr. Bel kemiðiyle kuyruk sokumunu ince bir sýzý sarar. Ehram Yokuþu’ndan her canlý bu sebeple nefes nefese iner… Ýnsan hafýzasýnýn, altýncý bir duyu, duyusal bir organ olduðunu düþünmüþümdür her nedense. Bu benim için yeterli bir bilimsel açýklama olmasa da doðru derinliði araþtýrýlasý bir tez gibi durmuþtur. Çünkü beþ duyunun hiç biri hafýzanýn ani çýkýþ ve iniþleriyle aslý boy ölçüþemez, hiç biri tek baþýna hafýzanýn yarattýðý duygu kargaþasýný yaratamaz, hiç biri hafýzanýn ki kadar uyarýcý olamaz. Ýnsan hafýzasý insan kimliðinin tüm aðýrlýðýný tek baþýna sýrtýnda taþýr. Ehram Yokuþu, benim hafýzamda, anýmsamanýn o ilk dropluluðu yüzünden netliðini kaybeden, süslenip güzelleþtirilerek anlatýlan, tuhaf bir güvenlik ya da mutluluk yanýlsamasýyla özlem duyulan çocukluk dönemime uzanmýyor. Ama, fakat ve lakin; o yokuþ, ayný karmaþýklýkla yenilenmeye, duygusal bir eðitim dönemimin ilk zamanlarýna kapý aralýyor. Týpký ilk aþk, ilk yalnýzlýk, ilk özgürlük, ilk baðýmsýzlýk, ilk ev gibi… Ehram yokuþu, ilk gençliðimin yokuþudur. Ehram Yokuþu, benim hafýzamda böylesi bir kimliðin aðýrlýðýný taþýr. Ýlk gençlik her duyunun en keskin, her duygunun en taþkýn, her arzunun en yabanýl yaþandýðý kýsacýk bir dönemdir. Sonra yetiþkinlik gelir, sivrilikler törpülenir, daha pürüzsüz, daha yumuþak yüzeyler meydana gelir. Sýradanlýða yerleþir insan; güvene, düzene, alýþkanlýða, adetlere sýðýnýr. Ýlk gençliðin kýpýrtýlarý geride kalýr, kasvetli günlerde ya da neþeli saatlerde geri gelir, hatýrlanýr, hatýrlatýlýr, paylaþýlýr. Geçmiþte kalmýþtýr hepsi, sönmüþtür, tükenmiþtir, ite kaka canlandýrýlmaya çalýþýlsa da, unutmanýn sildiði heyecanlar geri gelmez asla. Anýya duygulanýlýr, ama anýyý tetikleyen duygu çoktan yok olmuþtur. Ýlk gençliðin yaþanmýþlýklarý yoðundur. Bu yoðunluk yetiþkin dünyasýnda yitmeye yazgýlýdýr. Yoðunluðun yitirilmesi gerekir; geriye sadece anýlarýn kalmasý gerekir. Ama gerçekte anýlar mý beni Ehram Yokuþu’na baðlayan? Ne kadar yaþanmýþlýk içerseler de, beni Ehram Yokuþuna anýlarýn çektiðine inanmýyorum. Geçmiþe özlem duymada hastalýklý bir þeyler buldum hep. Geçmiþe kurulan saplantýlý baðlarýn, yaþama eksikliði olduðuna inandým. Ehram Yokuþu’na ayrýcalýk tanýmak niyetinde deðilim bu yazýmda. Ehram Yokuþu, beni ilk gençliðime ya da anýlarýma deðil, heyecanlarýn yoðunluðuna, duyularýn keskinliðine baðlýyor desem inanýr mýsýnýz? Yitip gitmiþ ilk gençliðimin ya da kayýp anýlarýmýn peþinde deðilim. Ehram Yokuþu, anýlarýmý deðil, anýlarýmýn kazandýðý yoðunluðu, keskinliði taþýyor benim için. Belki yýllarýn býraktýðý izlerle umursamazlýða düþmemem, yetiþkinliðin getirdiði uyuþukluða kapýlmamam için dikiliyor orada. Gitmeyeli, görmeyeli çok olmuþtu ama Ehram Yokuþu’nun uzakta, bazen de yaný baþýmda olduðunu biliyorum; ya yarý karanlýkta kaldýðýný, ya aydýnlýða açýldýðýný biliyorum. O yokuþ, içeride tazeliyor kendini, bazen de biri çýkýp bir baþka Ehram Yokuþu anýsý ekliyor hafýzama. Hangisinin benim, hangisinin onun anýsý olduðunu bilemez hale geliyorum zamanla. Hafýzam allak bullak olup sapýyor, yolunu yitiriyor; hayatýmýn kimi baþlýklarý deðiþiyor. Ben kalýyorum; ben deðiþtikçe ortada bir tek ben kalýyorum. Yokuþu anlatmak zordur dostlarým… Yokuþu anlatmak zordur, hele hele o yokuþ yoðun, keskin, ama artýk çok uzak bir yaþanmýþlýðý içeriyorsa, dönemeçleri paylaþýlmaz; yalnýz, hep yanýz, biriyle bile olsa yapayalnýz yaþanmak zorundadýr. Yokuþlar paylaþýlmaz a dostlarým; doðum gibi, ölüm gibi… Ben hala Ehram Yokuþu’nu týrmanýyorum bu þehirde… O yokuþu týrmanmaktan vazgeçersem, heyecanlarým, arzularým yoðunluklarýný, kesinliklerini yitirecekler sanki. Ciðerlerimdeki yanma, kalp atýþlarýmdaki hýz, bacaklarýmdaki aðrý anýlarýmda deðil, þimdi de; ayak bileðimi burkan, kaval kemiðimi acýtan, belimi büken, kuyruk sokumumu kaþýndýran týrmanýþ þimdi de. Ben bir yerlerde, hala nefes nefese týrmanmayý, Ehram Yokuþu’nu týrmanmayý sürdürüyorum… Acaba bu yokuþu çýkmak için yanýmda olacaðýný, beni yalnýz býrakmayacaðýný, nefes nefese, ölümüne týrmanmak için söz veren de ayný duygularý paylaþýyor mu diye düþünüyorum istemsiz… Ey talip, Ey insan, Ey Yâr; Yokuþlar seni de çok yordu anlaþýlan… Bu yüzdendir sessizliðin, bu yüzdendir selamsýzlýðýn… Ziyaný yok. Ben senin için de bu yokuþu ölümüne týrmanýyorum… Üstad Necip Fazýl’ýn dediði gibi: “Su iner yokuþlardan, hep basamak basamak; Benimse alýn yazým, yokuþlarda susamak.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |