Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Tüm kitapları gibi bu kitabı da Hece Yayınları’ndan çıkan eseri tüm edebiyat severlere tavsiye ediyorum. Ve gelin hep birlikte şairin kitabına bir gözatalım… Efendim, kelimeler insan iletişiminin mihenk taşıdır ve kökeninde hep bir yara almışlık vardır. Bu yarayı azaltmak için konuşuyor, yazıyor ve okuyoruz; kelimelere var olmak için ihtiyaç duyuyoruz. Evet, her şeyin solması kanun ve biz insanlar, yenik düşüyoruz; ta ki, başka kelimelerin imdadımıza yetişmesine dek: “Herkesin ama herkesin İnce örülü bir kaderi ve giydiği kazaklara Bile sinmiş bir kederi var!” Atlansoy’un, şiir kitabı Yarın Bekleyebilir’i anlatabilmek için ben de böyle bir girişle başladım. Zira Atlansoy şiiri; yaralanmaktan, çocukluktan, geçmiş zamandan, hatta suyla karışan topraktan, çamurdan sesleniyor gibi geliyor bana. Bir “intihar ilacı”, bir “Balkon çıkmazı”nı düşününce kafamdaki şablon bu şekilde oturuyor… İçeride yapamayanların, her şartta sözünü tutanların, kaybetse de hep “zenci” kalanların şiirine bakalım örneğin: “Ben hep aynı kızı sevdim Kaburga kemiklerimdedir derin izi Öyle bir aynadır ki yüzlerimiz Hiç kimse göremez kendini Birinci gurbeti sevdim hep ben O büyük ayrılışın şiddetini Birincisi topraktı İkincisi suyun inceliği” İşte Atlansoy üslubuyla yazılmış bir şiir…şiiri, modern yaşamın içerisinde bireyin açmazlarını işaret eden bir yol olarak görüyor şair… İnsanın varoluşsal çıkmazını önemseyen ve zaman zaman da aşka sığınan şair buna rağmen, her seferinde kaybeder! Ama denemeyi sever. Gayreti sever. İnanmayı seçer. Dener, yenilir, tekrar dener yine yenilir… Çünkü yaşananlar karşısında hep hayal kırıklığına uğradığı için baştan herşeye karşı karamsardır ve kaybedeceğini, yenileceğini bilir… Yarın Bekleyebilir şiir kitabındaki en iyi şiiri olarak gördüğüm Yüzümdeki Eşik şiirinde; “Bak! bu gökyüzü aralığı Terk edilmiş kadınların turna seslerini beklemelerini kaldırmaz Kaldırmaz benim yüreğim senin en meryem sesinden Göklere çarmıhsız yükselen kelimeni Çünkü seni ben En mahrem yerinden öptüm yani kalbinden Ve terkediyorum alıyorum kendimi yeryüzünden” der… Atlansoy, şiire başlamasını, “İlk hamlem, sol kollu bir boksörün ya da solak bir futbolcunun oynadığı oyundan ya da yaptığı hareketten keyif almasına benziyordu.” diye açıklamıştı. Yine: “Galiba sevimli bir öğrenci idim. Mahcup. Ve matematik derslerine özellikle geometriye eğilimli. Ancak bir yandan da sanatçılar hayal dünyama sezgilerimin yelkenlerini diri nefesleriyle şişirerek konuk oluyorlardı. (…) Lise yılları geldi sonra. Hep bir kitap fikri, zihnimde dalgalanıyor kızlar ise rüyâlarıma ve hayatıma kaburga kemiğim gibi girmeye başlıyordu. Uçarı ve ıslık çalarak geçirdiğim günlerdi.” der. Gönlüne sağlık şair. Kalemine sağlık…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |