..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ýsa Kantarcý




23 Ocak 2023
Av Partisi  
fim gibi bir metindir bu

Ýsa Kantarcý


KÖYÜN EN GÜZEL KIZI VAR ÖYKÜDE. ÜÇ GENÇ ADAM VAR, KIZ KÝMÝ SEVECEK? ÜÇ GENÇ ADAMIN ÜTOPYALARI. VE KÖYE AV ÝÇÝN GELEN YABANCILAR. TUTKU ÝNSANA OLMAZ ÝÞLER YAPTIRIR. FÝLM GÝBÝ BÝR HÝKAYE YAZDIM. EEE SENARÝST BÖYLE YAZAR. SENARÝSTLÝK YAPTIM. Yazdým bir saçmalýk iþte, bunu film yapsam iyi olur, baþka biri yapsa iyi olur, sinema filmi, dehþet güzel olur bence, bu öykü film hikayesi ona göre düzenledim, her neyse, bunu baþka biri yazsa yine çok severdim, gönül verdim buna, benim içime sinmiþse…tamamdýr…oldu mu, bilmem…denerim yine…olmadýysa iyisini yazarým…oldu diye bir þey yok…


:BAGF:
AV PARTÝSÝ

Gökyüzünde ay vardý, çok parlak ve güçlü biçimde asýlýydý oraya. Etkisi muazzamdý, yumuþak ve
güzel þeyler fýsýldýyordu insanlara. Daðýn aþaðýsýndaki esrarengiz düzlükte, tarlanýn kenarýndaki aðaçlýk alanda, pusu gibi alev alev
gizlilik saçan, adeta suç merkezi alanda üç genç alem yapýyordu. ( Oralarda içmek hoþ
karþýlanmaz)
Gecenin on ikisiydi. Birayla iyice, tatlý tatlý yumuþamýþlar, bazen deli deli konuþuyorlar, o gazla
yürekleniyorlar, isyan ediyorlar, konu oradan oraya delirmiþ bir çocuk gibi savrulup duruyordu.
Zincirleri; diðer deyiþlere baskýlarý kýrma istediði, o koyu alevden arzu bir noktada kalýyor,
baþlarýný önlerine eðip sessizlikle bekliyorlardý tenekelerin üstünde, kuzular misali. Bilen bilir, içen
güzel konuþtuðu kadar atar tutar, çocuklaþýr, aðlar sýzlar.
Küçük bir ateþ yakmýþlardý, hava soðuktu çünkü. Geçen yaz da burada içmiþlerdi, o zaman mýsýr
vardý tarlada, adam boyu ve közde mýsýr piþirmiþlerdi.
Her sene bir geliþim oluyordu hayatlarýnda.
Üç gençten birinin hayatý geliþme gösterirken diðerlerininki yerinde sayýyordu. Bu onlarýn canýný
sýkýyordu, açýk açýk dile getirmeseler de. Muhabbet bu yöndeydi.

Mehmet

Sarýþýn, mavi gözlü. Uzun boylu. Destansý ve bebeksi bakýþlarý var, kibar konuþur.
Mehmet, köydeki tek zengin adamýn, Reþit’in tek oðluydu, Reþit iki kez evlenmiþ, altý kýzý olmuþ,
erkek çocuðu bir türlü olmamýþtý, 41 yaþýndaydý ve yirmi yaþýnda bir kýz aldý ve ondan Mehmet
doðdu. Reþit iyi biriydi, herkes onu severdi, yardýma ihtiyacý olanlara yardým ederdi. Herkes de
onun iyiliðini isterdi. Devlet adamlarýyla ve siyasilerle arasý çok iyiydi. Hiçbir kýzýný okutmayý
baþaramamýþ, hepsini evlendirmiþ; ama Mehmet’i ite kaka eðitimde ilerlemesini saðlamýþ, ziraat
fakültesine girmesini saðlamýþtý.

Ali

Ali, ufak tefek, orta boylu, kara kaþ, kara göz, tez canlý, atik, zayýf biri. Hýzlý konuþur, büyük
kahkahalarla çocuk gibi güler. Çok coþkudur, hissettiðini belli eder bakýþlarýyla, düþüncesini,
acýsýný, yarasýný…
Ali, çiftçilik ve hayvancýlýk yapan Mustafa’nýn oðluydu, birkaç tarlalarý vardý, arazi verimsizdi ve
araziyi sulamak için bir yöntem gerekliydi. Tarlalar o zaman iþe yarar hale gelebilirdi.
Üç kafadar içerken Ali arazinin bir yerine büyükçe bir havuz yapma fikrinden söz etti, dozerle
eþtirmek, branda sermek, havuz anlayacaðýnýz. Baþka köylerde bunu yapanlar varmýþ.
Ali’nin iki abisi vardý, ikisi de gurbette inþaatlarda çalýþýrdý, köyü sevmezlerdi, gelmezlerdi de.
Zaten gitmeden Mustafa’yla kavga etmiþlerdi para meselesinden, Mustafa onlardan para
isteyince iki oðul sözleþmiþ gibi karþý çýkmýþtý, kimi sebepler uydurarak: “Sen anlamazsýn, sen
yapamazsýn.” Laflarýyla. “Bir ayaðýn topal, ötekinde sorun var. Kuru tarlaya para yatýrýlmaz. Sonra
ona mahkum oluruz.”

Mustafa parayla arazi alacaktý, verimli arazi, oðullar borç altýna girmek istemediler, Mustafa da;
“Sökük olun gidin evimden!” dedi, onlarý evden kovmuþtu, birkaç yýl önce.
Mustafa’nýn iki kýzý vardý, evli. Mustafa’nýn en son olan evladý Ali, en üstünü, diðerlerini saymaya
bile gerek yoktu. Ali, þampanyaydý en kalitelisinden, diðerleri köpek öldüren þarap.
Mustafa Ali’yi el üstünde tutar, deli gibi korur ve onu çok sever, Ali’ye adeta tapar. Ama belli de
etmez, sarmaþ dolaþ olmaz hiç. Hep içinden sever, korkar ki Ali de gün gelir diðerleri gibi asi olur,
onu beðenmez, dik kafalý olur çýkar. Ali, yumuþak huylu, Mustafa asabi biri, olur olmaz baðýrýr
çaðýrýr, deli deli þeyler yapar, tek Ali yumuþatýr onu, hastalandý Ali, aylarca hastanede baktý ona,
her gün pasta aldý ona yedirdi parasý çok azken. Ali söz dinler, sebat eder, Mustafa ne derse
yapar, Mustafa Ali’nin fikirlerini ilginç ve güzel bulur, baþkalarý dese asla kabul etmez; ama Ali
dese Mustafa düþünür, karar verir, genelde onaylar Ali’yi. Ali beceriklidir, demirci deðildir; ama
kaynak yapmasýný bilir, demirci yanýnda takýldý bir süre, demirci arkadaþý. Ali, sýva yapmayý bilir,
sývacý yaþlý adamla takýldý bir süre, Ali takým taklavat kullanmasýný bilir, su tesisatýndan çok iyi
anlar, bir ustanýn yanýnda yine sýrf merakýndan çalýþýp öðrendi bu iþeri. Ali, traktörle tarla
sürmeyi bilir, adamlarýn iþini olduðunda onu çaðýrýrlar, parasýný verirler. Ali, köpek eðitmenidir
de, kangal köpeklerini eðitip satar, bunu da kendi kendine öðrendi, Ali çok becerikli, azimli bir
genç, yirmi bir yaþýnda. Ali, çok yakýþýklý bir çocuk da, kara kaþ kara göz, beyaz ten, ay gibi parlak,
köydeki kadýnlar kýzlar ona bayýlýr, onun yanýndan geçtiklerinde kendilerini bir hoþ, sarhoþ gibi
ya da uçarcasýna yürüyor gibi hissederler, Ali’nin insaný kozmik biçimde rahatlatan, sinirlerini
söküp atan bir enerjisi var.
Köydeki herkes Ali’yi kendi ailesinden bir birey gibi görüp çok sever onu. Ali, önüne bakarak geçer
önlerinden, ona söz söyleyen olursa cevaplar. Çok ciddidir. Gerektiði kadar konuþur, hiç þaka
yapmaz, çok alçakgönüllüdür. Haddini hiç aþmaz. Ali komþu kýzlardan birine diyelim þaþ kaza
gülümsedi, dünyanýn en mutlu kýzý o kýzdýr. Ali’ye temas ettiði için mutludur, Ali’den dostça,
kardeþçe bir gülümseme bile almak zor, hatta imkansýz bir iþtir. Ali, bir evin açýk bahçe
kapýsýndan içeri girmeden önce; “eyyy” diye seslenir, karý kýz varsa bahçede oturan, baldýrý
bacaðý açýksa toparlansýn diye zaman verir. Ali, çok ahlaklý, biricik, elmas gibi biri diye bilinir
köyde. Köyde de birkaç kýzdan ötesi kalmamýþtý. Hepsi ya evlenip gitmiþ ya da okuyup þehirde bir
iþ bulup çalýþmaya baþlamýþtý. Ali, dost saydýðý o kýzlarýn gitmesiyle yýlansý bir acý saplandý içine,
daha bir yalnýz hissetti kendini. Onlarýn bir selamlarýyla mutlu olurdu, dört köþe.

Ali, hayatta ilerlemediðini düþünmektedir bir süredir.
Bu hep vardý onda, orada burada takýlýr, atardý o düþünceyi kafasýndan, uzaklara gidip
kaybolmak! Bastýrýr ya da yok sayardý en çok istediði þeyleri. Ona göre en iyi geliþmeyi kaydeden
Mehmet’tir; çünkü Mehmet köyü terk edip uzaklara, sahil kentine okumaya gitmiþtir, üniversite
ortamý, yüzlerce kýz ve erkek arasýnda.
Ali’nin asýl hayali buydu.
Ýþler dolayýsýyla gireceði sýnava giremedi ve çok üzüldü, kendine kýzdý. Kýzýp, “okumayacaðým”
dedi, “Sittin sene üniversite okumam be, okuyan iþsizlerin hali ortada, babam boþa para
vermesin.” Okuyup gitse ailesini hançerlemiþ gibi olacaktý, en korktuðu þeyin gerçek olmamasý
için okuma hayalini terk etmiþti oysa.
Sýðýrlar var, sütü saðýlýr, yoðurt yapýlýr, tereyaðý yapýlýr, satýlýr pazarda. Ana ya da baba; olmadý
(genelde) Ali pazarda satar. Ali, yýldýrým gibi çevik, açýkgöz ve çok parlak bir gülümsemesi vardýr.
Ali, utanmaz, gocunmaz. Ali gerektiðinde laðýma girer ekmek parasýný çýkarýr ve kirli tulumuyla
sosyetenin, önünden geçer, mini etekli güzel kýzlarýn. Gülümser onlara. Çaresiz ve zavallý biri
olarak hissettirmez kendini. Sýðýrlar çoðaltýlýr, kurbanlýk için, iyi para getirir bu iþ.
Ali, gece gündüz çalýþýr. De, bu onu yýpratmýþtý. Küçük yaþtan beri böyleydi. Hem de okumuþtur,
köylü olmak yýpratýcý iþler gerektirir.
Ýnsan nasýl programlanýrsa onu açýða çýkarýr. Ali, çok sevildi, ailesinin yanýnda, biricik evlat,
tamam ama, onun kendine özgü hayalleri, bir yaþam tarzý olmayacak mý? Televizyonda, þurada
burada hayat tarzlarý görür, özenmez mi, içinde bir þeyler uyanmaz mý? Ýnsan nasýl
programlanýrsa onu yapar; ama ya tersini yapmak isterse? Gelenek görenekle, aileyle kapýþýr. Kim
kaybeder? Ali, terbiyeli çocuk, de; hiç þeytana uymaz mý? Ali, aykýrý þeyler arzulamaz mý? Her
erkek bir yaþa gelince o aykýrý þeyler onda canlanmaz mý? Mesela o köydeki güzel kýzlardan biri,
eti budu yerinde, Ali, onu ormana götürse…görüverse her yerini. Acayip merak ediyor karþý cinsi.
Çýlgýnca merak ediyor, daha fazlasýný yapmaz, korkar. Ali için için yanan bir çýra gibi bir kýzla
oynaþmak istiyor da, bu kalsýn, bu suç teþkil eder. Ama onu çýplak görmek ve el
sürmemek suç teþkil etmez. Makul olan bu. Sen soyun, her yerini göster, ben de, sonra bu hiç
olmamýþ gibi uzaklaþalým. Yalnýzlýk çeken kýzlar bu makul hadiseye onay verir herhalde. Ali’nin
hissettiði iþte tam budur!
Yok; Ali dizginler kendini. Bu çok yanlýþ diye düþünür. Caný çok sýkýlýr ama.
Boþ kaldý mý da gezer, daðlarda tek baþýna gezer, bazen en sevdiði köpeði dokuzu yanýna alýr,
bazen günlerce gezer, içindeki enerjiyi böyle atar, içgüdülerini böyle bastýrýr, uzaklara gitmek
düþüncesini böyle ehilleþtirir. Köpeðiyle gezerek iyi hisseder, köyün daðlarýný ve þehrin daðlarýný
avucunun içi gibi bilir, santim santim. Fýrsat bulduðunda gezip durur. Kýþ ayýnda de bu fýrsatlar
fazla belirir. Kýþýn avlanmaya da bayýlýr, buralarýn en iyi avcýsýdýr Ali.

Hasan
Hasan, kumral, açýk kahve rengi gözleri var, orta boylu.
Aðýr kanlý, düþünceli. Aðýr aðýr konuþur. Her þeyi içine atar, çok ciddidir, en komik þeylere bile
felsefi gözle bakar, pek az güler, dini yönü baskýndýr. Saf, çocuksu yaný baskýndýr,
En adi insanlara bile merhametle bakar, insanlardan nefret etmeyi bilmez. Ýçine kapanýktýr.
Kuvvetlidir, güreþte yenilmezdir.
Hasan, köyün camisinde imamlýk yapan Osman’ýn oðludur.
Osman, bu köye baþka bir köyden geldi, çok yoksulmuþ, yiyecek ekmekleri yokmuþ. Hep Allah’a
dua etmiþ beni kurtar diye, imam hatip lisesi okumuþ, sonra imam olarak bu köye atanmýþ.
Ýlkokula giden bir oðlu daha var. Üç büyük kýzý var, bekar. Zor geçiniyorlar.
Hasan da babasýnýn izinden gidiyor, babasý öyle istiyor, imam olarak atanamadý, imam olmak
istediði yok, babasý zorluyor, bir camiye atanmak ve koca cemaatle uðraþmak Hasan’ýn yapacaðý
þey deðil, bunu babasýna anlatamadý bir türlü. Polis olmak isterdi, belki de kasabada bekçi
olurdu, sýnavlara girmeyi kafaya koydu, babasýndan gizli girecek. Ýmam olarak atanmak için
sýnava girdi, kaybetti.
Hasan’a göre hayatýný yaþayan Mehmet’ti, Mehmet öyle anlatýyor ki üniversite hayatýný, diðer
ikisinin içleri gidiyor.
Kahroluyorlar ve seviniyorlar kendilerini Mehmet’in yerine koyuyorlar çünkü.
Hasan yatýlý okuldu, yatýlýda okuyanlar aç kalýr diye bir rivayet vardýr. Hasan beþ arkadaþlarýyla
sabah verilen birkaç zeytine hücum etmiþti. Aç kalkarlardý sofradan.
Mutlu hissetmek diye bir þey yoktu. Her konuda açlýk hissetmiþti o zamanlar. O açlýk onda her
türlü olarak geliþip serpilmiþti þimdilerde. Ýnsanýn yaþadýðý yer ve koþullar ister istemez ondan
bir eziklik geliþtirmesine sebep olur, býkkýnlýk. Yeni yerler görme heyecaný, uzaklara gitme
dürtüsü içinde hiç ölmez. Köy gibi yerlerde bu aðýrlýkla hissedilir, bunu þehirlerde baský altýnda
yaþayanlar da hisseder.
Üç kafadar içiyor, uzak, buralardan çok uzaklara gidip yeni þeyler görüp öðrenme ve heyecan
dürtüleri var, yoðun ve ele avuca sýðmaz bir hasretlik, keþfetme arzusu. Boyun eðmez bir arzu bu.
Mehmet bir haftalýðýna geldi üniversiteden, sonra gidecek. Ali ve Hasan’ýn yüreklerini de bir
týrpanýn ucuyla alýp süpürüp götürecek.
Ali ve Hasan devam edecekler sýð hayatlarýna, neþesiz ve zor hayatlarýna. Onlar böyle görüyor ve
hissediyor, bir þekilde gebeler buralara, týpký beþ çocuklu bir kadýnýn berduþ bir kocaya çocuklarý
babasýz büyümesin diye katlanmasý gibi. Korumaktan ve merhametle yaklaþmaktan býkmaz
kadýnlar, analar…
Mehmet’in yokluðu kýzgýn çýlgýn kor bir kýlýç gibi batacak sýrtlarýna. Ara ara buluþup içecekler
yine, hayal kuracaklar birbirlerine anlatacaklar. Bunlarý yapmadan duramazlar ki.
Üç gencin çocukluklarý beraber geçmiþ. Kucak kucaða, can cana, kan kana, sýrt sýrta olmuþlar.
Onlarýn arasýný hiçbir þey bozamaz.

Konu deðiþiyor, biri ortaya bir konu atýyor, onun cýlkýný çýkarana kadar konuþuyorlar, sonra biri
baþka bir laf diyor, yeni konu çýkýyor, Ali dedi ki: “Dün bir film seyrettim, acayip güzeldi, bir takým
godomanlar 10 tane evsizi baðlayýp bir ormana götürüyor. Godomanlar 5 kiþi, hepsi silahlý.
Evsizleri salacaklar, kaçan hayatýný kurtarýr, av partisi yapýyorlar insanlarla.”
Sonra.
Ali, daðda kaçak avcýlarýn vurduðu, koruma altýnda olan keçilerden söz açtý: “Birini vurmuþlar.
Derisin yüzmüþler; ama o esnada bir þey olmuþ keçiyi öylece býrakýp kaçmýþlar.”
Ertesi gündü.
Amerikalý kadýn Zoe ve eþi Charles uzun zamandýr sonuç beklediði av ilahesini almýþtý. Kaldýðý
otelden köye vardý. Orman görevlilerinden iki adam da yanýndaydý. Görevliler onlarý muhtarýn
yanýna götürdüler. Günler önceden muhtarý aramýþlardý; ama daha arayýp sormayýnca muhtar bu
iþin üstüne gitmedi, unuttu gitti. “Geleceðiz” deyip gelmeyince muhtar bu iþe çok sinirlenmiþti, o
gün yapacaðý çok önemli iþleri ertelemiþti.
Amerikalý kadýn ve eþine rehberlik edecek saðlam biri aranýyordu, geçen sene bu iþe bakan 2
eleman baþka ile tayin olmuþtu. Muhtara sordular, “bu iþi köyde yapabilecek biri var mý?” Muhtar
çok düþünmedi, bu iþi yapabilecek birkaç kiþi vardý ve en iyisi Ali’ydi. Zaten Ali’nin babasý ve
muhtar çok iyi arkadaþtý.

Muhtar Ali’yle görüþmeye gitti. Ali bu iþe hevesli görünmedi. “Yapamam” da diyemedi, para
alacaktý çünkü. Bu iþe girmeyi hiç istemiyordu; çünkü saðlam bir sebebi vardý.
Muhtar ýsrar edince; “tamam” dedi. Ali, o gece sevdiði kýzý, Zeliha’yý kaçýracaktý. Zeliha köyün en
yoksul ailesinin kýzýydý. Üç kýzýn en küçüðü, Ali ona kýzgýn boðalar gibi aþýktý, aç köpeðin etli
kemiðe aþýk olmasý gibi. Aile kýzlarýný Ali gibi baldýrý çýplak bir çiftçiye asla vermezdi, Ali bunu
bildiðinden kýzý kaçýrarak alabilme þansýný kullanacaktý. Kýz razý gelmese de. Kýzýn haberi yoktu
bu iþten. Daðda keçi avý için hazýrlýk yapýldý köyde.
Amerikalý kadýn, eþi, gözetmen olarak iki orman görevlisi ve Ali daða doðru yola koyuldu.
Ali, daðýn zirvesini mesken tutan vahþi keçilerin yerlerini bilirdi. Ýzlere bakarak takip etmeyi av
köpeði kadar çok iyi bilirdi.
Bugün bu iþi mutlaka sonuçlandýracaðýna inanýyordu Ali ve gece de kafasýna koyduðu iþi
yapacaktý. Birkaç saat geçti. Ali, keçilere dair hiçbir iz yakalayamamýþtý.
Turist kadýn ve kocasý yorulduðunu ve acýktýðýný söyledi. Kamp yeri belirlediler, çadýrlarý açýp
kurdular. Güzel, büyük bir ateþ yaktýlar. Herkes mutluydu, yemek piþirildi, çaylar kahveler içildi.
Karý koca yemekten sonra çadýrlarýna dinlenmeye geçti.
Çok zaman geçmiþti ve karý koca çadýrlarýndan çýkmýyordu.
“Dinlenemedik, biraz daha uyuyalým. Her tarafýmýz hamladý.”
Ali, çok sinirlendi, orman görevlilerinin de iþine gelmiþti bu gevþeklik, onlar da uzanýp keyif
yapacaklardý.
“Takma kafana” dedi þiþman olan. Bir sigara uzattý.
Öteki ise viskiyi çýkardý.
“Nerden buldun onu?” dedi Ali.
“Kadýnda birkaç þiþe daha var, hediye etti. Ýç, ýsýnýrsýn.”
Ali, viskiye alýþýk deðil. Az içti ve kendinden geçti. Zeliha’yý hayal etti, coþku hissetti. Ama avcý
turistler böyle yaparsa bu iþ bugün bitmezdi, yarýna sarkardý, “bana ne” diye düþündü, “ben
parama bakarým, yarýna sarkarsa iþ bakarým çaresine” diye düþündü. Uzandýðý yerde uyumuþtu.
Kan ter içinde uyandý. Rüyasýnda bir keçi öldürdüklerini ve keçi isyan ediyor: “Beni neden
öldürdünüz diye, daha yaþayacak günlerim vardý, oðullarým olacaktý” filan.
(Öldürülmeye uygun olan keçi yaþlý erkek keçilerdir) Keçi isyan edip duruyor ve beddua ediyor,
lanetler yaðdýrýyor. Beni öldürenleri sonsuza dek lanetliyorum, gün yüzü görmeyin, mahvolun,
sevdiklerinizle ayrý düþün, sevdiðinize kavuþamayýn!”
Ali, korkunç hissediyordu, paramparça, o keçinin lanetinin tutacaðýna, bu keçi iþinin
mahvolmasýna yol açacaðýna, Zeliha’yý alamayacaðýný düþündü. Henüz bir keçi görüp
vurmamýþken bu iþten sýyrýlmaya bakacaktý.
“Hava bozacak, müthiþ bir fýrtýna çýkacak” dedi, bu yalanla onlarý köye götürecek, bir daha da
onlara bulaþmayacaktý.
Ama turist kadýn ve kocasý geri dönmeyi kabul etmedi, hava raporunu dinlediklerini söylediler:
“Öyle bir þey yok!”
Toparlandýlar ve yola koyuldular dik yamaçlardan. Güçlükle ilerliyorlardý taþlý arazide. Ali, bir
çýkar yol düþünüp duruyordu. Onlarý ekip sývýþmayý. Öyle olmalýydý ki Ali’nin kaçýp gittiðini
anlamamalýydýlar. Ali, onlarý geyiklerin sürekli bulunduklarý yere götürürken bir ayý ve iki
yavrusuyla karþýlaþtý. Diþi ayý saldýracaktý, havaya ateþ açtýlar.
Hava kararmaya baþladý. Kamp kurdular. Yine yemek yediler. Ama daha
çok atýþtýrmalýk türünde þeyler. Sürekli yemek yemelerine sinir bozucuydu. Yol boyunca da
sürekli bir þeyler yiyorlardý. Sanki buraya biraz yürüyüp deli gibi týkýnmak için gelmiþlerdi, serseriler! Orman görevlisi ikili de sanki açlýktan çýkmýþ gibi sosislere hücum ediyordu, Ali, sinir
oldu onlara. Onlar ateþ baþýnda kafa kafaya verdiklerinde Ali tuvalete gider gibi yapýp oradan
sývýþtý. Daðdan indi.
Hasan’ýn evine gitti, ondan gidip turistlerle ilgilenmesini rica etti.
Hasan, onu çok sever ve o da av iþinden anlar ve oralarý çok iyi bilirdi, keçilerin bulunduðu yeri. Ali
ve Hasan nice gün keçilerin peþinde dolanmýþtý, onlarý seyretmek, gözlemlemek ve haklarýnda
bilgi toplamak için.
“Peki, sen nereye gideceksin?” diye sordu Hasan.
“Önemli iþim var.”
“Neymiþ iþ, söyle, aramýzda kalacak, senin iþini göreceðim.”
“Karþý köyden sevdiðim bir kýz var, onu kaçýracaðým, onu daða götürüp sahip olacaðým.
Nasýlsa ondan sonra onu bana verirler, vermek zorunda kalýrlar.”
Hasan, onun kimden söz ettiðini anlamýþtý. Hasan da Zeliha’ya aþýktý.

Zeliha

Zeliha 1:70 boyunda, fidan gibidir, adam boyu sapsarý ekin tarlasý gibidir. Çok kibar, çok yumuþak,
gülsü bir ses tonu vardýr, sanki uçarcasýna, yumuþak adýmlarý vardýr bakýþlarý gibi. Meleklerin
beyaz kanatlarýný aralýyor da aradan gülümseyerek, özüyle, ruhunun en görkemli yeriyle
bakarcasýna bir ýþýk yayar baktýðý her þeye, karýncaya, ota, insana, leþi, katile ve bilgeye. Buluta ve
göðün zerrelerine.
Yürekten býrakýlan bir nefes gibi içten, incecik, çok sakin, inanýlmaz ve son derece fantastik bir
bakýþ. Ruhaniyet! Evet, ruhaniyet, özel bir ruhaniyet, dünyada eþi benzeri olmayan bir ruhaniyet!
Açýk kahverengi gözler, kumral saçlar, gizli bir beyaz kale gibi çeneler.
Hasan, onun kimden söz ettiðini anlamýþtý. Hasan da Zeliha’ya aþýktý.
Ali, az uzaklaþýnca Hasan kestirmeden fýrladý. Gökyüzünde ay vardý, Hasan sansar gibi yaklaþtý
cama, ufak bir taþ attý. Çok geçmedi, Zeliha cama çýktý. Hasan, durumu ona anlattý fýsýldayarak.
“Sað olasýn Hasan. Hayatýmý kurtardýn. O çulsuzun böyle bir þey planladýðýný seziyordum zaten.”
Hasan zevkle güldü: “Beni seviyon mu?”
“Elbette.”
“Benle evlenecek misin þehirde iþ bulduðumda?”
“Allah nasip ederse. Zaman, bakalým ne gösterecek, hayýrlýsý. Sen þehirde iþ bul önce.”
Hasan, mutlulukla çiçeklenen ve toza dönen bir devasa ýþýk kütlesi gibi oradan uzaklaþtý. Evde sýrt
çantasýný hazýrlýyordu aceleyle, içine bir kurt düþtü. Çantasýný hazýrlayýp evden fýrladý, daða
gitmeden Zeliha güvende mi, deðil mi diye kontrol etmek istiyordu. Hani belki Ali bir punduna
getirip onu evden çýkarýr, kaçýrýr diye. Hasan, emin olmak istiyordu. Elinde budaklý bir odunla tek
katlý ve sývasýz eve yaklaþtý, evin önündeydi, evin ýþýklarý kapalýydý. Hasan evin arkasýna,
Zeliha’nýn yaþadýðý odanýn tam önüne geldi. Onun da ýþýðý yanmýyordu. Ali de piyasada
görünmüyordu, “oh!” dedi, içi rahat etmiþti. Ýlerledi, odunu yere atacaktý, samanlýðýn yanýndan
geçiyordu, içerde birinin konuþtuðunu duydu. Ses çok tanýdýk geldi kulaklarýna.
“Beni kaçýrmayacak mýsýn?” diye sordu Zeliha, güldü hafifçe, þuh biçimde.
“Kaçýracaðým” dedi Mehmet.
“Bak aslaným, Ali bu gece beni kaçýrmaya gelecekmiþ.”
Güldü Mehmet kaba biçimde: “O beþ kuruþ etmeyen kirli kýçýyla mý?” Güldü yine. “O fakir salak
bir halt beceremez.”
“O zaman þöyle diyeyim: Babana ne zaman söyleyeceksin beni?”
“Zamaný gelince.”
“Elleme.”
“Hadi bir kez yapalým.”
“Olmaz! Býrak beni. Ben seni ciddi þeyler konuþmak için çaðýrdým. Ama senin umurunda
deðilmiþim. Bu iþ bitti.
“Direnme! Bak yoksa adýný çýkarýrým!”

Zeliha, ona tokat attý. Mehmet onu itti, Zeliha yere düþtü. Mehmet, leopar gibi atýlýp üstüne çýktý.
Onu ele geçirmek için bütün gücüyle harekete geçmiþti. Zeliha, beline sakladýðý býçaðý çýkarýp
onu býçakladý karnýndan. Mehmet inledi acýyla. Her þey birden gerçekleþmiþti, çok vahþi ve sert,
bilinç yoktu bunda, ani bir öfke patlamasý gibi, iki beden, iki enerji birbiriyle çarpýþmýþ, biri
býçaklanmýþtý. “Ahhh!” dedi. Sesi soluðu kesildi. Mehmet yerde çuval gibi yatýyordu.
Hasan, fýrlayýp samanlýða girdi. Zeliha aðlýyordu, þoktaydý: “Onu öldürdüm! Onu öldürdüm! Katil
oldum!
Hasan, çakmaðýný çaktý. Baktý Mehmet’e. Sonra kýza.
Mehmet, canlandý birden, gözlerini açtý, Hasan’ýn bir omzunu tuttu can havliyle, dedi ki: “Gardaþ,
babamý çaðýr, ölüyorum! Hastaneye yetiþtirsin beni!”
“Ya demek öyle, kýza tecavüz edecektin!?”
“Kafam güzel!”
“Gebersen iyi olmaz mý?!”
“Köye geldiðimden beri askýntý bana. Geçen seneden beri. Bana içini döker, okumuþ bir adamla
evleneceðim diye anlatýp dururdu. O gün kafam güzeldi. Birlikte olduk.”
Zeliha söz girdi: “Beni alacaðýný zannedip birlikte oldum senle. Yavþak! Ben ailemin yüzüne nasýl
bakarým, ne olacaðým þimdi demiþtim, sen sýrt üstü uzanmýþ sigaraný içiyordun, tamam,
evleneceðiz dedin ya!”
Hasan dedi ki: “O halde bu iþi jandarma, mahkeme çözer, ben gidip babana haber vereyim.”
“Yapma Hasan. Býrak gebersin namussuz!” dedi Zeliha, “o zengin, olan bana olur. Karýþma bu iþe,
gebersin, çek git sen, sorumluluk bana ait.”
“Olmaz. Sen katil deðilsin. Tecavüz ediyordu, býçakladýn, ben de þahidim, hakim seni haklý görür,
ceza almazsýn. Alsan bile az olur.”
“Adým çýkar. Kahpe derler. Yapma Hasan, karýþma, býrak, gebersin.”
“Onu baþýndan düþünecektin.”
“Hasan, gözüne kurban olayým yapma! Zorda kalan kýza yapma bunu. Her kýz hata yapar. O beni
kandýrdý, suçum yok. Kulun kölen, köpeðin olayým sonsuza dek, yakma baþýmý. Bana vurgunsun,
eðer bu iþi kimseye bildirmezsen senin olurum sonsuza dek, çek git, cesedi ben gömerim bir yere,
yarýn buluþuruz, senin olurum, bana istediðini yaparsýn, yalvarýrým sana razý gel. Bebeklerimiz
olur. Tarlanda bahçenden köle gibi çalýþýrým, anan baban hasta olursa bakarým, kaçýp gitmem,
soðan ekmek yesek isyan etmem, baþýmýn tacý ederim seni. YALVARIRIM SANA; REZÝL ETME BENÝ
ELALEME! Beni namuslu ol diye var ettiler, eðittiler, yaþattýlar. Aksi olacaksa öleyim daha iyi. Aksi
seçeneðim yok.”
“Ýyi, güzel; ama sen baþkasýnýn oldun, bakire deðilsin, Mehmet’in altýna yattýn, sen kirlendin. Seni
gelin olarak alamam ki, seni evime sokamam ki. Korkunç bir þey bu.”
Hasan, çömeldiði yerden kalkmýþtý,
Zeliha, arkadan sessizce yanaþtý, kedi gibi çevik ve vahþi bir hýrsla… býçaðý sapladý.
Hasan, yere yýkýlýrken; “ah anam!” dedi acýyla, saman balyasýnýn birine tutunmaya çalýþtý:“Zeliha,
ne yaptýn!” dedi Hasan. Öfkeyle deðil, þaþkýnlýkla soruyordu. Bunu hiç beklemiyordu; çünkü bir
kýzýn “kahpe” yerine konmasýnýn, konacak olmasýnýn nasýl bir travma olduðunu, olacaðýný sittin
sene bilemezdi.
Zeliha, býçaðý çýkardý sýrttan ve yandan sapladý bu kez. Bir kez daha.
Hasan, yere yýðýlýp kaldý.
Ali, dýþarýdan sesleri duymuþtu. Samanlýða daldý.
Çakmaðý çaktý ve manzarayý gördü, yüzünü ekþitti.
“Zeliha ne oldu burada? Ey rabbim bu nedir böyle?!”
Gözlerine inanamýyordu.
Ali, evde anasýyla bir tartýþmaya tutulmuþtu, anasý; “neden turistleri býrakýp geldin, bize para
lazým?” diye çýkýþmýþtý.
Tartýþma uzamýþ da uzamýþ, Ali kafasýndaki planý geciktirmek zorunda kalmýþtý.
Zeliha, ona bakmýyordu, baþý önündeydi, taþ gibi soðuk ve duygusuzdu, aklýný kaybetmiþ gibi.
“Ah Zeliha ahh, neden yaptýn bunu!?”
“Ýkisi bana tecavüz edecekti!” diye parladý, kuduz bir köpek gibi hýrlamýþtý sanki. Baþýný tekrar
önüne çevirdi.
Ali, kýzýn elinde saklý tuttuðu býçaðý fark etmiþti. Aniden yaklaþtý ve býçaðý onun elinden çekip
aldý. Býçaðý beline koydu, çakmaðý söndürdü ve iki eliyle kýzýn boðazýna yapýþtý.
“Ali, yapma!”
“Bütün konuþtuklarýnýzý duydum. Hani benim olacaktýn? Hani benim için ölürdün! Seni kahpe!”
Kýz, can vermeye yaklaþmýþtý. Ali, ellerini çekti. Kýz nefes nefeseydi, soluk almaya baþladý
öksürerek.
Ali, katil olmak istemiyordu. Böyle bir kahpe kýz yüzünden katil olamazdý. Dostlarý aklýna gelmiþti
çünkü. Onlarý hastaneye yetiþtirmeliydi.
“Dua et kýzým! Bunlar ölmesin. Ölürlerse hapiste çürürsün!”
“Ben kötü biri deðilim. Olaylar öyle geliþti! Mehmet beni evlilik vaadiyle kandýrdý. Hasan da onu
kurtarmaya çalýþtý. Mehmet’in babasý bize ekip biçtiðimiz araziyi verdi. Tapusunu verecekti.
Oðlunu bu hale getirdiðimi duyarsa zýrnýk vermez. Ýkisi de ölümü hak etti.
“Tamam; ama herkesi öldürüp zeytinyaðý gibi su yüzeyine çýkamazsýn, tatlým.”
“Adým çýkacaðýna caným çýksýn ya da bana kötülük yapanlarýnkinin. Býrak ikisi de ölsün, ikisi de
yürekli deðildi. Senin olurum. Bebeklerimiz olur.”
“Yok ya, olur mu böyle þey, aynýsýný Hasan’a da dedin, ne edeyim seni, hadi her þeyi unuttuk, sen
gidip baþka birinin altýna yatarsýn, kuyumu kazarsýn, senden her þey beklenir. Kuþ beyinli deðilim
ben.”
“Bak Ali, liseyi birlikte okuduk, fena yanýksýn bana, babam beni okutacak güce sahip olsaydý
çekip gitmiþtim buralardan, benim gibi eziksin sen de, gel bu ezikliði birlikte aþalým.”
Ali, ona meyleder gibi oluyordu, ona duyduðu kutsal ve karþý konulamaz aþký (fiziksel çekimi)
hatýrlamýþtý, o lise günlerini, tatlý lise günlerinde hep ona yakýn olmak istiyordu ve Zeliha ondan
uzak duruyordu. Onunla seviþmeyi istiyordu, hep bunu düþünüyordu.
“Ben cesetleri gömerim, sen toz ol, yarýn buluþuruz, kimse bulamaz onlarý, beyaz bir giysim var,
onu gelinlik niyetiyle giyerim, ormanda buluþuruz, bana istediðini yaparsýn, her türlü, sýnýr yok.
Sonra aileni bize yollatýrsýn, beni istetmek için. Yýllardýr benimle seviþmek istediðini biliyorum.”
Ali, hemen onun üstüne çýkmak ve her yerini öpmek istiyordu.
Zeliha’nýn eteði, bluzu kan içindeydi, elleri, yüzünün bir kýsmý.
Yüzü gözü kana bulanmýþ bir Afrika köpeði gibiydi Zeliha, iþi yarým kalmýþ.
Çakmaðý söndü Ali’nin. Hemen, hýrsla, deli bir þehvetle yaktý çakmaðý.
Zeliha, eteði yukarý çekti, beyaz, aysý baldýrlarý göründü.
Ali’nin gözleri bacaklara, baldýrlara kilitlendi, ona hücum etmek istiyordu. Çarpýlmýþtý. Zeliha,
pembe uzun eteði daha da yukarý çekti, bacaklarýný yana ayýrdý, kýrmýzý külot göründü. Ali
nerdeyse ona hücum edecekti, Hasan’ýn inlemesini iþitti:“Ölmek istemiyorum Allah’ým, ben ne
kötülük yaptým da bunu yaþattýn bana?! Ana beni afeti, böyle býrakýp gitmek istemezdim sizi.
Eþhedü enla…”
Ve Mehmet’in inlemesi duyuldu: “Oy anam oy, anam, ölüyorum! Baba nerdesin, yetiþ! Oðlunu
kurbanlýk öküz gibi deþtiler… Baba, her kötülükten beni korumaya çalýþtý, ana sen de öyle. Köpek
leþi gibi geberiyorum. Rabbim beni affet!”
Hasan ona þöyle dedi: “Bizim de kaderimiz buymuþ Mehmet, yapacak bir þey yok, üzülme,
þahadet getir, Allah seni baðýþlayacak. Yalnýz, keþke böyle ölmeseydik, bizimkilerin ne büyük,
kutsal hayalleri vardý.”
Mehmet ona þöyle dedi: “Elini uzat Hasan, çocukluðumuzda el ele tutuþurduk, dereden geçerken,
sonbahar günüydü, akþam oluyordu, sel vardý. O günü hatýrladým þimdi, gökyüzünde ay vardý, bir
çakal ulumuþtu ormanýn derinliklerinde, ödümüz patlamýþtý. Birbirimize bakýp aniden kahkaha
patlatmýþtýk korkudan.”
Hasan þöyle dedi ona: “Elin nerde Mehmet, göremiyorum? Gözlerim bozuldu. “Mehmet aðlýyordu,
Hasan da aðlýyordu.
Ali, Hasan’ý ve Mehmet’i kardeþten öte severdi, Tamam, Zeliha’nýn üstüne atýlacaktý, o kýrmýzý
külotu diþleriyle çekip koparacaktý ve dudaklarýný o mahrem… Bu arzu için ölürdü.
Kararý kesindi; ama önce Hasan ve Mehmet’i kurtarmalýydý.
Dilinden þu dökülüverdi: (Zeliha’nýn Mehmet’le yaptýklarýna misilleme olarak, hesaplaþma isteði,
içerlediði için, kýskandýðý için, onu yaralamak için, onu iyice tahrip etmek için)
“Merak etme. Yavaþ yavaþ çürüyeceksin hapiste. Ben Hasan’ýn da seni sevdiðini biliyordum, onu
kafaya aldýðýný. Yalnýz, üçüncü kiþiyi bilmiyordum, onun Mehmet çýkmasý çok garibime gitti.
Üçüncü kiþiyi açýða çýkarmak için yalan attým, Hasan da sana bunu yetiþtirdi ve sen de Mehmet’i
çaðýrdýn olup biteni anlatmak için. Foyaný ortaya çýkardým. Karþýnda akýllý, çok zeki bir adam var
güzelim.” Güldü.
“Býrak; ölsünler! Gömeriz onlarý. Kimse bulamaz. Ben de senin olurum. Yaþar gideriz bu köyde.
Onlarý kimse bulamaz. Çocuklarýmýz olur. Ne olursun Ali. Beni dinle ne olursun, yakma beni.”
“Yok, bir dördüncü kiþi daha vardýr belki. Yedek. Deðil mi?” Güldü: “Hapiste çürüyeceksin kýzým.
Boþuna yalvarma bana. Av partin sona erdi. Sona erdiren de benim.”
Ali’nin parmaðý kaydý, çakmaðý söndü, Ali çakmaðý çaktý, çakmak yanmadý. Uðraþýyordu onu
yakmak için: “Yan be namussuz!”
Zeliha, çoktandýr yerde gözüne kestirdiði iri taþý iki eliyle tutmuþ ve yýldýrým hýzýyla havaya
kaldýrmýþ karanlýkta hazýr bir cehennem atmacasý gibi bekliyordu, Ali’nin tam önünde.
Ali, çakmaðý çaktýðý an karþýsýnda iri taþý iki eliyle kaldýran Zeliha’yý gördü, ortaçaðda yaþayan,
dünyayý yok etmeyi planlayan karanlýk þatodaki büyücü gibi, zifiri þato gibi parlayan bir dev
yumruk gibi. Zeliha, öfkeyle taþý indirmiþti, Ali kýpýrdayamadý bile. Bakakaldý sadece.
Ali, can havliyle sürünerek kaçmaya çalýþýrken; “Zeliha’m ben seninle…Kahpe de
olsan…ben…ben..bebekler…” diyebildi sadece… Zeliha, ona taþý bir kez daha indirdi, bir kez
daha, defalarca, sonra býçaðý alýp defalarca sapladý. Sonra diðerlerine sapladý býçaðý, defalarca.
Orasý kan gölüne dönmüþtü, Zeliha’nýn üstü saçý baþý, her yeri ince ve koyu kan damarlarýyla
kaplýydý, sümüksü ve kaygan kan damlalarý.
Þimdi cesetleri nasýl yok edecekti?
Samanlýðýn arkasýnda boþ bir yer vardý, kazma ve kürek alýp kazmaya baþladý. Sabah olmadan
üçünü kazdýðý çukura atýp üstlerini kapatacaktý. Elini çabuk tutmalýydý. Geçmiþ manzaralar
kafasýnda dönüyordu, seviniyordu, içinden sevinçle güldü, þöyle düþündü: “Hapiste çürüyeceksin
ha, sen çürü toprak altýnda, çok zekisin, çok akýlsýn, gördük… Siz yapsanýz bir þey olmuyor, kýz
yapsa adý kahpe oluyor?! Kusura bakmayýn, kahpe olarak nam yapacaðýma sizin toprak altýna
girmeniz çok daha iyidir… Ali, keþke sen yürekli çýksaydýn da dinleyeydin beni…”

Not 1: Bu öyküde geçen keçi öldürme (Av Ýhalesi) olayý ülkemizde gerçekleþmiþtir.
Not 2: Hikayelerimde paragraf kullanmamaktayým.

Ýsa Kantarcý



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Teneke Surat
Kimseyle Vuruþmayýn
Biz Evlensek mi?
Ýki Yalnýz
Yolda Bir Aile
Aþk Uðruna
Sevgiliyle Ýlk Buluþma
Aþk Birdenbire Olur
Evlenmek Ýçin Hizmetçi Ruhlu Kýz Arayan Erkekler
Aþkýn Yangýn Gözleri

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atlar ve Ýnsanlar (Seviþenler Ýçin)
Saplantýlý Aþk ve Yapayalnýz Günler
Genç Kýzlarýn Ýç Dünyasý ve Dýþardakiler
Kara Þimsek ve Kardeþleri
Bir Kýzla Bir Erkeðin Dostluðu
Bazý Kýzlar Çok Deðerlidir
Tramvay Eleþtirisi: En Azýndan Bir Sýðýr Bilinci
Eski Siyah Mersedes
Mazot Ýçtim; Ama Yanlýþlýkla.
Ýnsan Karanlýk Bir Hisle Baþ Baþa Kalýnca

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kýzý Aldým Çýrýlçýplak [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
S. Kiþmek ve Hayaletli Evler [Þiir]
Bir Kývýlcým Seni Kurtarýr [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Onun Sýrtýný Hayal Ediyorum [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.