Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
burçlardaki güllelerle oyulmuş gözlerine ağlar kalenin yamaçlarındaki yabani mor menekşeler lodoslar saçlarını okşar usulca gelinciklerinin arka denize bakan gözü deniz yıldızlarına göz kırpar bir Venedik türküsü söyler baştan başa içinde gezinen rüzgar iki çocuk; kan kuyusu mu su deposu mu diye iddiya girer bağrındaki derin yarasına bakıp paslı iki topun Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa''''dan sonra kesilen dili çoktan karışmış toprağa... kargalar, incir ağacı diker özenle duvarlara gece yakılan ışıklarla kör olduğundan beri görmüyor eteklerindeki ruhsuz insanları iç kaledeki mahzende yıllanıyor inlemeleri Helen''''in gül kokulu memeleri Tenes''''in ergen rüyalarında yılanbaşlı çocuklar büyütür zorla evlendirildiği Paris''''ten çocukları olur kazara bu yüzden toprak altında hazine arayan definecilere düşen, akraba evliliğinden kolu kanadı eksik, burunsuz, zavallı ve bacaksız bir kaç Venüs bir kaç Kybele''''dir paslı Tenedos sikkelerinde Tenes''''in uçuk profili kalenin önünde çekilmiş zamanın hatıra fotoğrafından ufak bir enstantanedir asma köprüsünün bekaret kemerini çözen ukala restoratörler karga yavrularıyla ilgisiz insan adımlarıyla kalenin kızlığını bozdular eteklerini çevreleyen mor fırfırı söküldü sonra keçiler kurumuş denizin üstünde biten sağılmış gözyaşlarını yediler rengi uçtu benzinin gidin bakın sapsarı baktıkça Anadolu''''nun ağzı uçukladı kara çimentoyla sıvadılar anı defterini savaşlar da bile yıkılıp yapıldıkça sızlamadı Tenes''''in böyle kemikleri çay bahçelerinin çekirdek kabuklarını taşıdı karıncalar kalenin bedenlerine hıdrallezlerde oyunlarla kutsadı Ada çocukları Ceneviz korsanlarının Kara kurukafalarından Ayyıldıza döndü Zirvesindeki bayrakları benliğini unuttu kale bunadı diye dikildi kapısına paslı bir tarihçe 19 Mayıs''''ta kireçle elbisesini parsellediler kahramanlık şiirleriyle acısını ikinci kez közlediler virtüel hareketlerle gençler kanını körüklediler yorgun ve mağrur kale hergün iki vefakar dostuyla bakışır limandaki yatır ayrı bir destanın yadigarıdır Miralay Ahmet Bey Camii''''nin bahçesinde azledilmiş hazinadarların başları gömülüdür burçlarının uçlarında koşturan 10 yaşındaki oğlan çocuklarını şevkatle kucaklar çocuklara serbesttir fetvasıyla donanmıştır bucaklar sessiz bir gemi ayrılır bir sabah limandan ardında bırakarak çocukluk izlerini kumdan kalesi yıkılmış bir çocuk gibi ağlayarak atar denize mendilini bir delikanlı pu''''culuk oynayan, çiçek toplayan, koşturan, tırmanan çocuklarının öksüz yankılarını saklar anaç bir içgüdüyle kale yıllar boyu Ve sunar bir gün geri dönen dostunun serseri çocukluk elbisesini gemi son kez düdüğünü çalar çocuk kalenin dizlerine kapanır ve kale açılmamak üzere kapılarını kapatır Bozcada''''nın kalbine basılmış balmumu bir mühürdür çünkü kale doğan her çocuğun kalbine basılmıştır
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SÜLEYMAN GÜNER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |