Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
Değirmenmiş, eşekmiş, yolmuş, izmiş!..Boş ver bunları üstadım!Neler öğütmüyor ki hayat denen değirmen! Her şey unufak!...Ne kalıyor ki geriye kırıklıklarımızdan başka...Hayat havalı cam mübarek! Topla topla bir araya gelmiyor...Boşuna uğraşıyoruz bana kalırsa; neyi nereye koyacağız ki yani...Biliyor musun şu parmaklarıma, ellerime çok kızıyorum bazen...Neye dokunsam kayıp gidiyor parmak aralarımdan...Güneşi bile tutamadım, onca uğraşmama rağmen...Hep ışıksız kaldı bundan böyle avuçlarım...Bak bak dipsiz kuyu!..Esas sorun bu değil üstadım! Esas sorun bizim köyün delisinin bana yaptıkları...Hem de üniversiteli delinin yaptıkları... Sen itiş uğraş, iki yıl kursa git, aileyi borç dert içinde bırak, nihayet sınavdan geçerli bir puan kurtar, sonra da delir...Olacak iş mi bu! Her zaman dedim, gene de derim; bu gençliği anlamak mümkün değil! Sınav sonuçları belli oldu olalı bir savaşın içinde debeleniyorum inanmazsınız!..Sorun oğlum yada kızım fark etmez...Nasılsa hepimizde bir kız yada bir oğlan var sonuçta.Esas mesele sınav sonrası onlardaki ruh hali!..Yaşamak güzel, vazgeçilmez!..Lakin zorlaşıyor yaşamak! İşte bunun farkına varıyorlar yavaştan yavaştan sınav kazanan çocuklar... Evden ayrılacak, güdümsüz kalacak (sudan çıkmış balık!..), yerine göre açlık çekecek, barınacak ev bulamayacak, yumuşak sıcak yataktan olacak, harçlığı tükenecek, yemek yapmak zorunda kalacak, çamaşırları kirlenecek, yıkasa bile ütülemeden giyecek, arkadaşları dalga geçecek, dinamizmi doruk noktaya ulaşmış insan topluluğu içine girecek, birazcık da olsa siyasete eli bulaşacak, aşık olacak ama belki de terk edilecek vs..vs...Kim kalkabilir ki bu yükün altından?!..Kolay mı sence!? Bir de şu var be üstadım! Üniversiteyi ne yapıp edip bitirdiler diyelim, ya sonrası!..Sonrası felaket!..İşsizlik! Sefillik! Boşluk!..İşte bunu da görüyor daha okula başlamadan sınav kazanan çocuklar... Akıllı gençlik vesselam! Çok sevdiğim bir komşum var; emekli öğretmen. O, şöyle der ara sıra: ”İş çokluğunda iş, eş çokluğunda eş buldukJ)))” Ne kadar haklı görüyor musun? Şimdiye kalsa ne işimiz olurdu, ne eşimiz...Bu yüzden çocuklarımızın yerinde ben olsam, ben de delirirdim!..Ve ağzımdan çıkanı kulağım duymaz, çevremde bulunanları suçlar, ağzıma gelen her şeyi söylerdim...Neler mi?! İşte söylemediğim ama duyduğum cümleler: Beni niye doğurdun,salak karı!..(Terbiyesiz!Suçlunun aşk olduğunu bilmiyor hala..J)..) Manyak!..Sana kim dedi beni doğur diye!(Elimde miydi sanki,günaha inanıyordum o zamanlar...) Beni neden falanca burcun insanı olarak doğurmadın? (Zamandan haberim yoktu diyecektim ki, tuttum kendimi...) Sadece çocuk doğurmuşsunuz ama hiçbir şey vermemişsiniz(!)(Babasını da kattı ya bu işe; sevinmedim değil doğrusu!.Esas salaklığı o yapıyor aslında: canını verdiğimizi unutuyor!..) Bir cep telefonum bile yok!.. (Mahsus almadığımı söylemiyorum ona.Alayım da biraz daha kazıklanayım TÜRKSEL, TELSİM, AYCEL-bizim Aysel diyorum ben onaJ)..-, ARİA tarafından, öyle mi!? Yok ya almayacağım işte! İşin toplumsal başkaldırı yanını öğrenmesi gerek...Bunu da ancak kendi para kazanıp, kendi harcadığı zaman öğrenir, benim ödeyeceğim telefon paraları ile değil...) Kendimi öldüreceğim, şah damarım nerede!?(Merakına bak hele;şimdi mi sorulur bu ya! Korkup yanıt vermiyorum ama verdiğimiz eğitim öğretimin kalitesini bir kez daha ölçmüş oluyorum acı duyarak...Büyük isabet doğrusu; hayat kurtardık, hayat!..) Bunlar lafla taciz! Gönlümüze ve yüreğimize taş olup oturanlar yani...Bir de doğrudan tacize uğrayan yerler var, bilemezsiniz...Evin kapıları ve duvarları mesela!...Ne dayanıklıymış!..Vur vur kırılmadılar, yıkılmadılar...Keşke onların yerinde ben olsaydım(!) Ne bu işkence ya!..Deli gönül diyor ki; tut kolundan at dışarıya!..Hem de çırılçıplak!..Kendi kazanıp, kendi edinsin bakalım benden istediklerini!..Ne tür çocuklar doğuracağını, okutacağını, onlara neler vereceğini görelim bakalım! Feleğin, yalnızca bu felek olduğunu öğrendiklerinde, nasılsa ben göçerim bu diyardan; anlatacak kimi bulurlar acaba!.. Kısacası onları yarına hazırlarken çektiğimiz sıkıntıların neler olduğunu takdir etmeyen bu gençliğe ne demeli bilmiyorum!..PES DOĞRUSU!..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |