..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Demirhan Ocak




1 Kasım 2003
Bu Hafta Gösterime Girecek Filmler  
Demirhan Ocak
1. Anne bana bi koca bulsana: türü; Korku / uyarı; 18 yaşından itibaren bir sakınca yoktur. 2. Demokrasinin beşiği Türkiye: türü; Ütopik Macera/ uyarı ; (....no’lu karar gerekçesiyle yasaklandı. (filmi gizlice seyredenler 25 yıl, sadece


:BAEB:
                 

1. Anne bana bi koca bulsana:   türü;  Korku / uyarı;  18 yaşından itibaren bir sakınca yoktur.

2. Demokrasinin beşiği Türkiye: türü;  Ütopik Macera/ uyarı ; (....no’lu karar gerekçesiyle
yasaklandı. (filmi gizlice seyredenler 25 yıl, sadece afişini görenler 5 yıl ile cezalandırılacaktır.)

3. Masum Türkiye & Kalleş Dünya: türü; Yersen/ uyarı; 1 yaşından itibaren tüm türk vatandaşlarının seyretmesi zorunludur. Ama, özellikle azılı Türkiye düşmanı Avrupalı, Amerikalı, Asyalı, Ortadoğulu, Avustralyalı Antartikalı vs, vb... kâfirlerin seyretmesine özen gösterilmesi tarafımca ısrarla tavsiye edilir.

          “Unutmayın ki her vatandaşın bir gün mutlaka bakanlığa yolu düşer”
                                                                                       Ahmet Murat Hadımoğulları
                                   
 
Kültür bakanlığı;
- Kızım bana acil bizim müşteşar  yardımcısının 2.asistanı Ahmet Murat Hadımoğulları’nı bul.
- Derhal sayın bakanım hemen arıyorum......
.....Sayın bakanım Ahmet Murat Hadımoğulları’nı aradım fakat yerinde yok. Geçen hafta kazaya uğrayan Cuma namazını edâ etmeye Kocatepe Camii’sine kadar gitmiş..........
 
Yettim yiğidim film stüdyoları;
- Olmuyor arkadaşlar ol-muu-yooor. Size kaç defa daha söylemem gerekiyor rolünüzü oynamayınız..o rolü yaşayınız, yani gerçekci olun gerçekci
- Ama recisör bey sizin istediğinizin neresi gerçekciki?
- Çok rica ediyorum sayın Hadımoğulları siz bu konuya karışmayınız.
- Şııışşşt alooo!! Öyle bana dik dik konuşma, karışmam sonra...
- Sayın Hadımoğulları ben size benimle “senli benli ” olmanız için izin verdiğimi hatırlamıyorum.
- Bak ya şuna allasen!!  Karşısında koskocaman kültür bakanlığını temsilen sayın müsteşar beyin  sayın yardımcısının 2. asistanı olarak bulunan bana karşı sen, öyle gözünün beyazını çevirmek suretiyle sinirlenip, bana karşı öyle sen ükela, ükela nasıl konuşuyorsun ha?? Yoksam sen anarşist misin lan?   
- Aaa! bu terbiyesizliğe daha fazla dayanamayacağım, ben hayatımda bu kadar kaba insanlarla çalışmadım. Ben gidiyorum benden  bu kadar..
- Bırakın lan şu ibne kılıklıyı sittirip gitsin! Hem böylesi milli duygularla çepecevre sarılmış bir filmi senin gibi kulağına küpeli yumoşlara çektirmek hata... senin gibi ibinolar......
- Sayın Hadımoğulları son bir hafta içinde bu giden yedinci yönetmendi..
- Bırakın ya! Cehennemin dibine kadar gitsinler...Hem bizim gibi damarlarında halis mulis Türk kanı akanların onlara ihtiyacı yoktur ve tarih boyunca da olmamıştır...Kızım ver şu duzometreyi
- Pozometre* demek istediniz zannedersem..?
- Buyur, al sana bir  anarşist daha. Ya senin gibi bir hatun kişinin bu kadar herifin içinde imanı biraz gevşek olanların içini  gıdıklayan bu bi karış boyundaki etekle ne işin var? Söyle bakalım ükela hanım..
- Ama, ama, beyefendi ben bu stüdyoların sanatsal işler sorumlusuyum.
-Bundan sonra değil, kovdum seni hadi yürü git gözüm görmesin
-????!!! Sizin beni kovama hakkınız yok
- Yaaa demek yok! İstersen bu yetki konusunu sen, ben, patronun ve  patronunun önümüzdeki aybaşından itibaren çekmeğe başlayacağı film için bakanlığımızdan talep ettiği kredi dosyasının yer aldığı bir masada tartışalım ha ne dersin?
-!!!!!
- Tamam bu kovma meselesinide hallettiğimize göre, memleketimizi dış mihraklar karşısında aklayacak bu güzide  filmin çekimlerine başlıyoruz.. Nerde bu ışıkcılar, figüranlar, kamaramanlar! çağırın gelsinler filmi ben yönetecem
- Sizmi?!!
- Evet ben ya beğenemedinmi?
- Haddimemi? Elbette beğendim sayın Hadımoğlu fakat, siz daha önce film çektinizmi?
- Yoo! Ama, imam hatip lisesinin son senesinde  kendi yazdığım “Cihad şerbetini içen sincap kardeş” adlı bir tiyatro oyununu hem yönetmiş hemde başrolünü oynamıştım. Hem bundan bir hafta önce Allah yokluğunu göstermesin sayın bakanımız bir kaza namazı kılmak için gittiğim  Kocatepe camiisinin önünden beni acil olarak özel arabasıyla aldırmıştı bir kuş misali bakanlığa getirmişti. Bakan beyin huzuruna çıkanca......hıck.....hıck
- Gözleriniz doldu!!!!
- Nasıl dolmasın  kardaşım nasıl? O yüce insanı şu ölümlü halimle gördüm ya.. nasıl dolmasın?? O yüce insan bana “buyur şöyle otur” diye destur verdi. Ben bir yandan  böyle bir muhterem şahsiyetin karşısında oturmanın ayıp kaçacağını, diğer yandan ise böyle haşmetlû bir mümtaz şahsın emrine itaatsizlik yapmanın ahiretde ki cezasını düşüncesi ile kıvranırken Allah seni inandırsın şu sırtımdan böyle boncuk boncuk terler inmeye başlamıştıki o yüce muhterem şahsiyet sanki benim bu azabımı anlamış gibi gözlerimin içene içine bakaraktan  “rahat ol evladım geç otur” diye ikinci desturunu vererek beni sankim cehennem azabından kurtardı. Sonra bana bazı dış mihrakların yine bu cennet vatan hakkında yalan yannış dolu bir film yapmalarına karşı bir misilleme niteliğinde ki bu film procesinden bahsetti ve dediki “Ahmet evlâdım bence bu film olayını bu bakanlıkta senden daha iyi organize edecek kimse yok, işte bu yüzden al sana şu kadar bütçe, harcırah ve nerdeyse benim yetkilerim kadar yetki bu film işini anlımızın akıyla bitir. kazan mübarek ola hadi koçum görim seni” dedi ve beni anlımdan öptü...
- Vay beeee!!! Buyrun benim mendilimi kullanın hıck hıck hıck... ee ondan sonra ne oldu? Sayın Hadımoğlu
- O mübarek zât beni anlımdan öpünce, ben şak diye bayılmışım. Gözümü bakanlığın revirinde açtım....
-Ama  bu anlattıklarınızın film yönetmenlikle ne alâkası var onu anlayamadım.. yani affınıza mazuren
- Şimdi ben sana az önce Bakan beyin bana nerdeyse kendi yetkileri kadar yetki veriyorum dediğini anlatmadımmı
- Heee
- Hee ya! İşte bu yüzden Bakan bey’de benim yerimde olsaydı bu kadar kansız recisörlerden sonra oturur bu filmi kendisi çekerdi.. Yani bu işin mektebini filan okumaya gerek yok.... Ama sen şimdi bunları boşverde şu filmin çekimlerine başlayalım
 
6 ay sonra “Masum Türkiye & Kalleş dünya”
                               filminin oynadığı bir sinemanın çıkış kapısı;
 
- Gördünmü? Mehmet abi bizimkiler ne güzel film yapmışlar ya. Helâl olsun valla.. birde güzel türk filmleri yapılmıyor diyorlar. Alın size aslan gibi film
- Valla doğruyu söylemek gerekirse ben beğenmedim. Çünkü bir çok olayın gerçeklerle alâkası olmadığı gibi, birde çok abartmışlar.
- Gözünü sevdiğim Mehmet abim alınma ama, senin gibi biraz mürekkeb yalamış kesimim milli ve manevî duyguları çok zayıf olur... şimdi sen bu aslan gibi filmin neresi beğenmedin? Allasen söylesene Neresi abartılıydı?
- Mesala filmin en başındaki tutuklama sahnesi polis tutuklayacağı şahısa ilk önce gül vermesi
yada daha iyi bir yaşam için ekonomik şartlarının iyileştirilmesi için gösteri yapan işçi ve memurları kucaklayan polislerin  gözyaşları içinde “Üzülme kardaş allahın izniyle durumumuz düzelir. Siz şimdi memleket düşmanlarının diline bizi düşürmeden hadi evinize çocuklarınızın yanına gidin” diye dağıtması. Yada mesela cezaevinde banyoda sabuna basıp kolu kırılan sıradan bir mahkûm için başbakanın acil olarak  içişleri bakanını araması, içişleri bakanının müştaşarını araması, müştaşarın yardımcısını araması, müşteşar yardımcısının 1. asistanını araması, 1.asistanın 2. asistanı araması. Ve nihayetinde komando kıyafetleri içerisindeki 2. asistanın helikopterle cezaevinin bahçesine mehter marşı eşliğinde inişine karşılık, iki profesör, dört doçent doktorun, oniki hemşirenin oluşan sağlık ekibinin üzerinde
  “ Hadımoğulları kardeşler nakliyat firması” yazan bir minübüsle cezaevine gelmelerinden sonra kolu kırılan mahkûmun önderliğinde diğer mahkûmların  “Türkiye sizinle gurur duyuyor sayın Hadımoğulları” diye slogan atmalarının hemen ardından kolu kırık mahkûmun tedavisi için özel uçakla Amerika’ya gönderilmesi.. sence abartılı değilmi?
 
Kendinize iyi bakın, mısmıl olun
 
Pozometre*: Görüntüsünü kaydedilecek cismin üzerine düşen ışığın ölçülmesi amacıyla kullanılan alet
 

 

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Yazmak...
Gönderen: Savaş UZALA / Diyarbakır/Türkiye
30 Temmuz 2005
Yazmak sadece yazmak adına yapılımış, ince bir zekanın ürünü. Sunay akının şiir anlayışındaki inceliği bir gülmece yazısında ancak nu kadar okuyabiliriz. Hocam sakın ara verme.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Namuslu Bir Erkek Değilim!
Bir kadının el çantasının anatomisi
Bak Postacı Geliyor Selam Veriyor...
Tü Rtük İye
Dandini dandini dastana
Truk Bakan
Olabülür
Yaylalar Yaylalar Sen Git de Aplan Gelsin
En Goddik
Medyatör

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yobaz! Arkadaşım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kına Yakın [Şiir]
Anamın Sihirli Adana Şalvarı [Şiir]
Bize Edebiyat Yapma Lan! [Şiir]
Okyanus [Şiir]
Canım İstiyooo... [Şiir]
Sex Sex Sex [Deneme]
Çotadanak Pide Salonu ve Mustafa Kemal Katilleri [Deneme]
"Köşeci" Geldiiiii Hanıımmm! [Deneme]
Tecavüzcüler [Deneme]
Hindi Cumhuriyeti Antalyaski [Deneme]


Demirhan Ocak kimdir?

Almanya'lı bir Asabi Veled

Etkilendiği Yazarlar:
Hangi birini anlatsam ki?


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.