..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle başederken, yapılacak en mantıklı şey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Demirhan Ocak




8 Temmuz 2008
Tü Rtük İye  
Demirhan Ocak
Şimdi sevgili okurlar (sahi sizler “lar” kadar varmısınız?) RTÜK kelimesinin açılımını unutun, çünkü kelime olarak ne anlama geldiğinin pek bir önemi yok!... Hatta sizinle daha iyi anlaşabilmemiz için bu yazının sonuna hafızanızdan siliniz.... Sildinizmi? Güzel o zaman, kafadan kazık bir soru ile başlayayım.. Hayatımızda kaç adet RTÜK vardır?


:BGGA:
Yeni RTÜK yasa tasarısı haberini, filanca gazete “Padişahlık” olarak tanımlamış.
Ve büyük haksızlık etmiş!
Gerçekten hem RTÜK kurulu üyelerine hem de diğer muhtelif RTÜKgillere çok büyük haksızlık yapılmıştır.
Eğer siz filanca gazetesi yazı işleri olarak Padişahlık payesi dağıtacaksanız? Bu dağıtım işlerini adaletli yapmalısınız! Aç parantez (biz ayakların! Başa bakanı Recep Tayyip Erdoğan beyefendi den, adaletli(!) dağıtım konusunda ders almanını nacizane olarak tavsiye ederim! ) parantezi kapattık.
Şimdi sevgili okurlar (sahi sizler “lar” kadar varmısınız?) RTÜK kelimesinin açılımını unutun, çünkü kelime olarak ne anlama geldiğinin pek bir önemi yok!... Hatta sizinle daha iyi anlaşabilmemiz için bu yazının sonuna hafızanızdan siliniz....
Sildinizmi?
Güzel o zaman, kafadan kazık bir soru ile başlayayım..
Hayatımızda kaç adet RTÜK vardır?
a) 1
b) 5
c) 10
d) 15
e) Say say bitmez.
Bence e şıkkı, yani yaşamımızda ki her alanda bir veya birden fazla RTÜK bulunmaktadır. Hatta zaman içerisinde “bu kadar RTÜK yetmez kardeşim” diye her bulduğumuz fırsatta yeni yeni RTÜK’ler üretiyoruz..
YÖK’müz TÜK
Mahallemizin delikanlı abileri TÜK
Öğretmenler TÜK
Polisimiz TÜK
Ordumuz TÜK
Medyamız TÜK
Ebeveynlerimiz TÜK
El âlem TÜK.....yani say say bitmez...

YÖK’müz: Var olma sebebi, üniversite öğrencisinin, eğitim gördüğü sistem dahil olmak üzere diğer başka başka zararlı! Şeylere kafa patlatıp bir sabah langadanak diye VATAN HAİNİ! ANARŞİST!, TERÖRİST! olmasını önlemek için vardır. Çünkü bunlar gençlerdir ve bu hayatta ne halt yiyeceklerini bilemezler... ama, ülkenin geleceği onlara emanettir..
Mahallemizin delikanlı abisi: Moda deyimi ile “mahalle baskısı” en kanlı şekli olan gönüllü olarak mahalle zamanını ve yeri gelince! Şehir ve ülkenin tüm namusundan (kadınlarından) sorumlu olduğuna inandığı/inandırıldığı için özel hayat filan dinlemeden her işe burnunu, kolununun ve bacağının yanı sıra çoğu zamanlar da “sen ha! Bize bunu nasıl yaparsın?” narası eşliğinde 30 santimlik ekmek bıçağını sokan kanlı kontrol mekanizmasıdır.
Öğretmenlerimiz: Kişilikli ve sorgulayan (ANARŞİST!) nesiller yerine “saygılı ve vatansever!” adı altında sünepeler yetiştirmek için kendi aralarında yarışan müfredat sevicileri....
Polisimiz: Tüm komplekslerinin acısını, vatandaştan çıkartan..halk için değil de halkın kendisi için var olduğuna inanan/inandırılmış yasa koyucu/savcı/hakim hatta kimi zaman 4. kişilik olarak cellat kişiliklerini bünyesinde barındabilmeyi başaran kontrol mekanizması...
Ordumuz: Cumhuriyetin dolayısıyla ülkenin sahibi “esas çocuk” hem siyasi yönetimin dışında, aynı zamanda içinde... yeri geldiği zaman tüm kanunların üzerindeki mutlak koruyucu kollayıcı olan.. Prof.Dr. Üstün Dökmen’nin çocuk eğitimi ile ilgili bir benzetmesi aynı zamanda ordumuzu da tanımlamak için oldukça ideal. Üstün hoca ilk önce soruyor “Bonzai ağacının nasıl yetiştirildiğini biliyormusunuz?.” Sonra “aşırı ilgi ve sevgiyle” diye devam ediyor.... işte Ordumuzun ülkemiz demokrasi’sine Bonzai muamelesi yapan kontrol hastası! Ebeveyni
Medyamız: Dördüncü kuvvet olmanın pekte iyi bir şey olmadığına inandığından olsa gerek, çoğu zaman patron cebi ile gazetecilik vicdanı ve sorumluluğu arasına sıkıştırılmış, kişiliksiz kontrol mekanizması...
Ebeveynlerimiz: Biz çocukların kendilerinin “malı” olmadığımızın, bize karşı fiziksel veya ruhsal şiddet uygulamaya haklarının bulunmadığını, bizim ana rahmine düşmemiz den itibaren bir kişilik sahibi olduğumuzun farkında olmayan, kontrol mekanizmaları.
El âlem: Mahallemizin delikanlı abileri olmak üzere bir çok çarpıklığın anası “El âlem ne der” diye çok güzel özetlelenebilir bir çeşit seri katil ruhlu, kontrol mekanizması.
Evet seri katildir. Sırf bu salak “ne der” mentalitesinden dolayı binlerce insanımız ölmektedir ve herkes katili çok iyi tanımasına rağmen “gıkını” çıkartıp da ahanda “katil biziz” demediği, demenin işine gelmediği gibi hem hepimizi bünyesinde barındıran hem de “Yok gardaşım ben öyle birini tanımıyorum” diye inkar ettiğimiz, hasta kontrol mekanizmamız.

Sözün özü; Diğer bütün RTÜK’lere her türlü desteğini esirgemeyen bizlerin, sadece “aptal kutusu” diye adlandırılan cihazın denetlemesinden sorumlu kuruma bu kadar yüklenmemiz doğru değil...
İşin aslına bakarsanız, biz ne zaman diğer RTÜKgillerin yaşamımızda yer alan etkisini azaltır veya “yok edersek*” işte o zaman Radyo ve Televizyon Denetleme Üst Kurulu üyelerini adeta ikditar partisi uydusu yapmak için bahşedilen ölçüsüz ve adaletsiz imkanlara karşı avazımız çıktığı kadarıyla bağırabiliriz.

*= Bu sağlıksız eğitim müfredatının ürünü bir basın savcısının (herhalde doğru tanımı bu) “ Şışşt! Demirhan efendi gel bakalım buraya, sen şimdi ‘yok edersek’ demekle devletin bütünlüğünü parça pinçik edelimmi demek istiyon?!” deme ihtimalini göz önünde bulundurarak “Ne alaka?, yok öyle bir demek istemedim.” diyorum peşinen...

Mısmıl olunuz








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben Namuslu Bir Erkek Değilim!
Bir kadının el çantasının anatomisi
Bak Postacı Geliyor Selam Veriyor...
Dandini dandini dastana
Truk Bakan
Olabülür
Yaylalar Yaylalar Sen Git de Aplan Gelsin
En Goddik
Medyatör
Ne Kadar... ?

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yobaz! Arkadaşım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kına Yakın [Şiir]
Anamın Sihirli Adana Şalvarı [Şiir]
Bize Edebiyat Yapma Lan! [Şiir]
Okyanus [Şiir]
Canım İstiyooo... [Şiir]
Sex Sex Sex [Deneme]
Çotadanak Pide Salonu ve Mustafa Kemal Katilleri [Deneme]
"Köşeci" Geldiiiii Hanıımmm! [Deneme]
Tecavüzcüler [Deneme]
Hindi Cumhuriyeti Antalyaski [Deneme]


Demirhan Ocak kimdir?

Almanya'lı bir Asabi Veled

Etkilendiği Yazarlar:
Hangi birini anlatsam ki?


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.