Düş sepetinde okunmasız,
İğde ağaçlarının dalları,
Bestesi tamamlanan bir aşkın yolu,
Gözlerin,
Pan flüte rüzgar dokunuşu,
Dudaklarındaki tılsım,
Penceremin camına düşen yağmur damlası,
Parmakların,
Hüznün geceden unutuluşu,

Seni yazdıkça mısralara,
Karla kaplı toprağın kollarında,
Üşüdüğünü belli etmeyen bir suskunluk yatar,
Ey aşktan yitik yürekler ülkesi,
Yaşamak içimde,
İçine düştükçe çıkılmayan mahpusluk kadar,

Belki anlamak gerek,belki de anlatmak,
Şefkati çalan gözlerinde,
Fener alayı ateşlerinin sargınlığı,
Hiçbir yıldızın ertelenişi değil anlaşılmak,
Dağınık saçlarıyla,
Bir yetim yüzüdür aşkta paylaşılmak,

Yollara çıkmaksa yürekte doğmak,
Bizim yolculuğumuz,
Sararan otların güneş yanığıdır,
Sen ki bilesin sevdiğim,
Aşkı yaşamak,
Elle tutulmayan,
Gözle görülmeyen her sevdanın,
Meçhul takıntılı tek sanığıdır,

Belki,
Bilmeyiz taşınırken yürekten,
Duymayız bu hangi ruhtur savrulan,
Oysa topraktan büyüyen her bekleyişten,
Gövdeme yalnızlıktır yaslanan,
Aşkın hançeriyle,
Ellerinden suskunluğuma saplanan,

Sen ki bilesin,
Uzaklarda,
Şiirleri yaktı göçebe çocuklar,
Yüreklerinde sevdanın tutkusu,
Avuçlarında yitip gitmenin korkusu,
Çadırlarda alevlendi kömür gözler,
Mevsim ölü bir geçmişten tükendi,
Ve ışıksız vadilerde rüzgar,
Yağmura yıkanan tenlerde bahardı özlenen,
Düşe kalka,
Ne sabahlar gitti ömürden,
Dönmedi aşk ile yolu gecelerce beklenen,

Şimdi,
Benim tarafımdan,
Aşk umuda çoğalan umman,
Ellerimi ellerinde kınalayan,
Dizlerin dibinde sabahlayan,
Yüreğimi avuçlarına bırakan,
Deli dolu bir sevda bilinirdi,

Ve hiçbir zaman,
Bir şafakla başlayıp,
Bir geceyle bitemezdi...