-krallar,kuyular,kuğular-
Altın heykeller çürür bahçemde
Geceye
Sular yürür,sesi yürür.
Her keskin kılıç eğilir ateşe,
Kırmızı bir lamba yağmurda üşür.
O gelmeyen baharın özlemi,
Susmayan bebeğin yalnızlığıdır.
Ölü çocuk
Koşulmamış bahçe der,
Tellere takılmış uçurtma der.
Bir baykuş yeminlidir ötmeye
Gecemin katili üstüme yürür..
Sanırsınız ki ;uyku dosttur,
Sanırsınız ki;aşk sevişmektir akreple.
Kibriti rüzgar söndürsün, bana ne?
Bendeki yangını rüzgarlı bakış büyütür...
kulağımdaki maden dağı yankısı
içimdeki kavakları tek tek yıkıyor
şu yalıdaki ud sesi,
şu altın uygarlık neyin nesi?
Eski yüzler görüyorum,eski resimler karşımda
Takvimler hicri,bir kuş hicret etmiş bahara
Özlem üzüm gibi parlak,şarap gibi acı
Buz tutmuş gölde bir kuğu titriyor!
Beni mahzenlere kitlersiniz;
Eyy zayıf gardiyanlar ben şaraba boğulmuşum,
Yaşamak için onun kokusu lazım
Siz bataklık yarasaları,siz onu ne bilirsiniz siz?
Ölüm korkusu ateşli şafaklara yürürse
Ve
Körebenin,saklanbacın tadını alırsa kral
Bu soytarıların iktidarı biter!
Senin resmini güneşe asmak lazım,ötelere!
Ve sırlar vermeli herkesin bildiği;
Okyanuslarda köpek balıkları sinsizce süzülür,
Akşam üstü yaralı bir aslan girer denize
Kemik çıtırtılarıyla başlar savaş
Beyaz bayrak kana bürünür...