..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Çocuk Yetiştirme > Semra Şener




8 Aralık 2004
Sihirli Sözcük  
Sihirli Sözcük

Semra Şener


Hiç düşündünüz mü çocuğunuza aferin dediğinizde


:DHAI:
SİHİRLİ SÖZCÜK: AFERİN

Hiç dikkat ettiniz mi çocuğunuza herhangi bir sebeple “ aferin” dediğinizde onun yüzünde oluşan gülümsemeyi, göğsünün kabarmasını, gözlerinin ışıltısını.

Başarının en iyi ödülü onda iyi duygular uyandıracak, onu daha fazlası için teşvik edecek “aferin “ sözcüğüdür.

Övgü hangi yaşta olursa olsun daima işe yarar. Çoğu zaman mucizeler yaratır. Söz konusu çocuklar olunca , bu daha çok önem kazanır. Çünkü onlar , bizlerin çoktan geride bıraktığımız pek çok beceriyi yeni öğrenmeye başlamaktadırlar. Konuşma, yürüme, giyinme, soyunma, yemek yeme vb. gibi beceriler zaman zaman onların gözünde büyümekte, korkmalarına neden olmaktadır.

Aynı şekilde okul çağındaki çocukların öğretmeninden aldıkları bir “aferin”, onları daha çok okumaya yöneltmektedir.

Çocuğunu sevmeyen anne baba yoktur .Ancak bu sevgisini ona nasıl ifade edeceğini bilmeyen anne babalar vardır. Çoğu zaman sevgi diye adlandırılan söz ve davranışlar çocuklara zarar vermektedir.

Onaylanma bir insan için yemek içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Çocuk legolarla kule yapar. “baba bak “der .Kule yapabilmeyi başarmış olması ona yetmez. Babasının ona “aferin ne güzel yapmışsın “ demesi onu mutlu edecek, kendine güven duymasını sağlayacaktır.

Genellikle çocuklarda yaramazlık diye ifade edilen davranışlar , çocuğun anne babası tarafından ilgi görme , fark edilme ihtiyacından doğmaktadır. İlgi görme ihtiyacı bazen öyle bir hale gelir ki , çok ilgisiz ailelerde anne babasının kendisine kızması bile çocuğun kendisiyle ilgilenildiği anlamına gelebilir. Şüphesiz böyle bir ilgi doğru değildir . Ancak kendisiyle hiç ilgilenilmemesindense çocuk, olumsuz bile olsa ilgi görme ihtiyacını karşılamak ister. Doğal olarak, bu olumsuz ilginin sonuçları da doğru orantılı olarak olumsuz olacaktır.

Gün içinde anne babanın bir işte çalışma veya evle ilgili gereksinimleri yerine getirme gibi konularda karşılaştıkları güçlükler onları sıkıntıya sokacaktır. Ancak evde olunan saatlerde gün boyu yaşanan stresi dışarıda bırakmak zor olsa da mümkündür.

Gün bitmiş yaşanan sıkıntılar geride kalmıştır .Şimdi içinde bulunulan anı yaşama zamanıdır. Anne yemek hazırlama telaşı içindeyken, çocuk onunla oyun oynamak isteyebilir. Anne yemek mi hazırlasın , çocukla oyun mu oynasın sıkıntısını yaşar. Bir yandan kendisine engel olduğu düşüncesiyle ona kızar.

Oysa, onu yaptığı işe dahil etmesi durumunda sorun kendiliğinden çözülür.
Örneğin; çocuktan onun yapabileceği düzeyde yardımlar isteyebilir. Ekmeği masaya götürmek gibi. Sonra da kocaman bir aferin ve öpücükle onu ödüllendirebilir.

Bunun gibi çocuk için çok fazla zaman ayırmak gerekmez .Günlük rutin yaşantı içinde onun da yapabileceği işler mutlaka vardır.

Çocuğu dinlemek , ona bir şeyler anlatmaktan daha önemlidir. Böylece onu daha iyi tanırsınız.

Çocuğunuzun çabasını ödüllendirin. Sonuçta yaptığı yanlış bile olsa duyacağı bir “aferin” sözcüğü onu daha iyisini yapmaya teşvik edecektir. Pahalı oyuncaklar , şekerlemeler değil , yerinde ve zamanında söylenmiş onay sözcükleri kendine güven duymasını sağlayacaktır.

Semra Şener

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Duyarlılık
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
24 Aralık 2004
Merhaba Sevgili Semra Şener; Bir eğitimci olarak, yazınızı ilgiyle okudum.Duyarlılığınız için teşekkür ederim..... Bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim: İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Ablam, kardeşim ve ben aynı sınıftaydık.Evimizde ,ödevlerimizi yaparken komşumuz Nuriye Nine geldi. Üçümüze şöyle bir göz gezdirdikten sonra "Uşak! (çocuklar) Bir kitap getirin, sizi okutayım. Bakalım hanginiz daha güzel okuyacak," dedi. Eyvahlar olsun! Ben şimdi ne yapacaktım. Ablam ve kardeşim hemen bir kitap alıp, komşumuzun önünde sıraya girdiler. Çok mutlu görünüyorlardı. Çünkü okumalarına güveniyorlardı. Nerden çıkmıştı bu Nuriye Nine? Keşke o anda evde olmasaydım da, bu okuma sınavından kurtulsaydım. Ancak evdeydim. Sınavdan kaçmanın yolu yoktu. Çaresiz ben de sınav kuyruğuna girdim. Son sırada olmak beni biraz rahatlatmıştı. Sıra bana gelinceye kadar okumam sanki hızlanacakmış gibi. Kardeşim ve ablam tıkır tıkır okudular. Hatta sınavı birincilikle kazanmak için, kelimeleri âdeta yuttular okurken. Okumaları -kendisi okuma,yazma bilmeyen- komşu ninemiz tarafından çok beğenildi. Onlara kocaman birer "aferin" verildi, her ikisinin de başı okşandı. Sıramı beklerken, kalp atışlarımın hızlandığını farkettim. Okulda bile bu kadar sıkıntı çekmiyordum. Derken sıra bana geldi. Daha okumaya başlamadan beni bir titreme aldı. Heyecandan ve okuyamama korkusundan , kalbim daha da hızlı çarpmaya başladı. Sanki göğsümde bir kuş vardı da, dışarı çıkmak için çırpınıp duruyordu. O anki sıkıntımı halâ hissederim hatırladığımda. Terlemiştim. Odanın sıcaklığı sanki yükselmişti. Yüzüm cayır cayır yanıyordu. Üzerimdeki giysiler dar gelmeye başlamıştı. Başladım okumaya. Ama ne mümkün! Sesim titriyordu. Yutkunmak istiyor yutkunamıyordum. Kelimeleri bir çırpıda söyleyemiyordum. Hecelere takılıyor, aynı heceyi tekrarlayıp duruyordum. Okuyamadığımı,takıldığımı farkettikçe iyice şaşırıyordum. Yakıtı bitmekte olan bir araba gibiydim. Bir gidiyor bir duruyordum. Daha fazla çırpınmama gerek kalmadı zaten. Nuriye Nine çekti aldı kitabı elimden. Anneme dönüp kızgın bir ses tonuyla; "Cemileee!Bu kıza heva yere (boşuboşuna) masarıf etmen. Bu kız okumaz, tövbeler hakkı için okumaz," dedi, yüzünü buruşturarak ve beni aşağılar bir yüz ifadesi takınarak. Sonra bana; "Bak gardaşın ne gözel okudu.Barmak gadar çocuktan utan.Tembel!" dedi. O anda yok olmayı istedim. Hani derler ya;yer yarılsa da, içine girsem diye, onu istedim. Çok utandım. Utanmak ne kelime?Kardeşlerimin,annemin ve Nuriye Nine’nin önünde rezil oldum. Sanki küçüldüm küçüldüm,bir nokta kadar kaldım.... O günden sonra o nineyi hiç sevemedim.Hatta nefret etim. Okumaktan, kitaplardan daha korkar oldum.............(Oysa ki ben, komşu ninenin "okumaz " dediği ben; başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdim. Her sınıfta okuması, sözlü anlatımı,kompozisyonu çok iyi birkaç öğrenciden biri oldum.) Alexs F. Oxborn şöyle diyor:"Yaratıcılık özenle korunması gereken bir çiçeğe benzer. Sevgi ve ilgi onun gelişip serpilmesine;yergi ve ilgisizlik ise, henüz gonca iken onun kurumasına yol açar." Öğrenmeye hazır, öğrenmeye aç,ama farklı özelliklerde olan çocukların öğrenme süreçleri ve başarı düzeyleri de farklıdır. Her çocuğu yapabileceği,başarabileceği şeylerle değerlendirmek gerekir. Ama bunu büyüklerin bilmesi gerek, herşeyden önce. Aksi takdirde, büyüklerin çocuklara yanlış yaklaşımı yüzünden, çocukların isteği,şevki kırılabilir,duyguları incinebilir. Beni nerelere götürdünüz....Güzel yazınız için kutlarım...Sevgiyle kalın..Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yıldızlar Barışı [Deneme]
Yıldız Kaydı [Deneme]
Herşey Geçer [Deneme]
Daima Ayaktayım [Deneme]


Semra Şener kimdir?

Hayatın yaşamaya değer olduğunu düşünürüm hep. İyisi ve kötüsüyle. Paylaştıkça çoğalacağını herşeyin hayat dair.

Etkilendiği Yazarlar:
Hasan Eskil'in Köprüdeki Kadınlar Romanındaki uslubu çok güzel


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Semra Şener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.