..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Eren Rızvanoğlu




26 Aralık 2004
Aşk ve Hiçlik - (Değiniler1)  
aşkın hiçlikle ilişkisinin içeriği

Eren Rızvanoğlu


aşkın hiçlikle ilişkisinin içeriğinin ne olduğu sorusunun yanıtını arama çabası


:DJDG:
Heidegger, sevilen kişiyle, kişinin varolanlara daha yakın olduğunu söyleyerek, sevmeyi, hiçliği ortaya çıkaran ölümün karşısına koymuştu. Varlık ve zamanda, kişinin hiçlik yaşantılarından dem vuran Heidegger için, sürekli hiçleyen hiç, bizi tam da buradaki insan olan Dasein durumuna getiriyordu. Oysa sevmek varolana tutunmak ve kişinin hiçliğini unutmasıydı. Peki, burada sözü edilen hiçlik nedir?

Amacım asla felsefi bir bilgilendirme yapmak değil( inanın bundan çok hazzetmem), ancak yine de Heideggerle bir başlama amacım var. Heidegger veya örneğin Hegel en zor anlaşılır düşünürler olarak bilinirler, ama ikiside veya nerdeyse düşünen herkes, yaşamımızın her yerine sinen bu hiçliği anlatır aslında. Tinin görüngübilimde Hegel, bilincin serüvenini anlatırken, felsefesinin özeğine koyduğu kavramlardan biriydi bu hiçlik. Varlık, sürekli hiçmekte; hiçlikte sürekli varolmaktaydı, yani bileşim oluştu. Her an(moment), geride hiçliğe karışarak varoluyordu. Burada özellikle yokluk demiyorum, çünkü yokluk hep bir varolanla birlikte düşünülmeye koşullu bir kavram. Birinin yokluğu, o kişinin hiçliği değildir.

Her neyse anlatmak istediğim dediğim gibi asla böylesi özel bir ilgi isteyen konular değil(sanki aksi düşünülen bir şey var ya). Ben hepimizin olan hiçlik üzerine düşünmek istiyorum. Ve bunu böylesi bir edebiyat sitesinde ve özellikle gönderilen yazıların aşkla ve de aşık olunan kişinin yokluğuyla ilgili olduğunu düşünerek, yazarak yapmaya devam ediyorum. Gerçi bende böylesi yazılar yazıyorum ve yeri gelmişken söyleyeyim, burada bu konuyla ilgili bir çok yazıyı da gerçekten severek okudum. Ama tüm bu yazılarda acaba anlatılan, berisine geçilemeyen duygu ne? Bunun gerçekten filozoflarında bir biçimiyle değindikleri yokluk ve benim için önemli bir çıkış konusu olan hiçlikle ilgisi ne?

Geceler ve yiten sevgiler, sevişmeler ve hüzün dolu anlar. Belki de okumasını umduğumuz kişilerin okumayacağını bilerek yazdığımız tüm özel anlarımız. Hepsinin ortak niteliği geride kalmış olmaları. Duyulmak ve duyulduğunu bilmek isteği( sanki Kafka’da bunu istememişti). Bende bir ağırlık gibi duran şeyi, yazıya aktararak, hem rahatlamak hem de insanın eksilmeyen gelecekten umut etme istemi yolunda devam etmek. Cioran, tüm o varolmaktan hayıflanan tümcelerinin arkasına yine de sizce “ne olur biraz daha”yı katmamış mıdır?

Kieslowski, Van Der Budenmayer’in müziğiyle Dekaloglarında, veya Albinoni, Adagio’sun da, hep belli bir duyguyu benzer biçimde aktarmak istiyormuş gibidir. Örnekler sayısızca artırılabilir ama, bunlar en sevdiklerimdi. Gerçekten de bence aktarılan şey birdir( haksızlık yapmak istemem, dediğim çok genel bir yargı) ve o da en başta söylediğim gibi, insanın ölümlü(sonlu) varoluşudur. Ve aşk, insanın ölümlüğünün en kişiselleştiği ama aynı zamanda en çok baş edilebilir olduğu durumdur. Biten her aşk, hep örtük olarak ölümü çağrıştırır bize. Ama bu durumda farklı bir nokta vardır; geriye kalan kişi yaşamakta ve yiteni yinelemek istemektedir. Yazı, kendi hiçliği karşısında ürken bilincin, ürkekliğinin bilincidir. Bu ürkeklik hiçliği çağırır. Türkçe’de ürkeklik olarak dillendirdiğim şeyi, kaygı olarak karşılıyorlar aslında ama anlatılmak istenen nesnesi belirsiz korkudur bunun bilinmesi yeterli çünkü ürkeklik bir nesne sahibiyken aslında o nesnenin arkasında, bilinç bir hiçliği şimdiden sezmiştir.

Demek ki, en başta da sözü edilen hiçliğin ne olduğunun yanıtı, yaşam içinde her an karşılaştığımız fakat illaki derin bir deneyimle ortaya çıkan bir şey olmasıdır.benim üzerinde yol alacağım izlek de bu yanıtın, kendisiyle ilgili olacak ve yapmaya umduğum şey, bizi ağlatan ve güldüren, korkutan ve güçlü kılan, yıldıran ve doğrultan aşkın, hiçlikle ilişkisinin açık kılınmaya çalışılmasıdır.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Ne mutlu bu yazıyı okuyana
Gönderen: Necat Dilaver / Ordu/Türkiye
4 Ocak 2005
İzedebiyat'da böyle bir yazı okumak beni çok mutlu etti. Tebrikler. Yazmaya devam lütfen.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Yalnız Gezerin Düşleri
Bir Yüz Çizmek
Dil, Okyanus ve Ada
Düş ve Çocuk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Eskiden Varolan Bir Düş [Şiir]
Gecenin Anlattıkları [Öykü]
Herkes İçinde Kendi Batağını Taşır [Eleştiri]
Sanatın Toplumsal İçeriği [İnceleme]
Sisifos ve Camus [Bilimsel]


Eren Rızvanoğlu kimdir?

yazarın dediği gibi " Ben yalnızca bir sözcüğüm ve bir yüze ihtiyacım var. "

Etkilendiği Yazarlar:
dostoyevski, hesse, camus....ama okuduğum edebi yapıtları farklı bir gözle görmemi sağladıkları için; bakhtin ve blanchot.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Eren Rızvanoğlu, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.