Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Yazanın, yanıtı ararken ya kendini bulduğu ya da içinde her şeyi unuttuğu metin, bize neyi gösterecek ve ardı sıra dünyanın bir temsili olmaktan öte bir şey olamayan sözcüklerle anlamı hep yeniden kurmak zorunda kalan yazar, bu metinde ne olmak adına yazacak? Sisifos bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkum edilmişti. Kaya tepeye asla varamayacak ve her seferinde Sisifos yeniden aşağıya yuvarlanan kayayı, yukarı çıkarmayı deneyecekti. Camus'a göre, bu yararsız ve umutsuz çabayı, kayayla bütünleşerek ve yazgısı kendi olarak karşılayan Sisifos, bütün edimlerinde saçma bulunan insanı, en iyi bir biçimde anlatan bir söylendir. Yine Camus'a göre, Sisifos'un saçmayı aşım anı, onu kuşatan gerçekliği hor gördüğü andır. Sisifos saçma ve uyumsuz olan bu yaşamı , küçümseyerek ironiyle yaşar. Yaşamın böyleliği yaşamdan vazgeçmek için bir neden olamaz ve hatta yaşamı, insanın tüm etkinliklerinde örtük olarak varolan boşunalığın bilinciyle, yaşayarak onu varsıllaştırabilir ve daha yaşanılabilir kılabiliriz. Belki de Sisifos yanıldı ve bizi de yanılttı. Tek isteği unutmak olduğu için kayayı taşımayı sürdürdü veya biz yüreğimizde hoş bir titreşim yaratan bir duyguyla, yaşamın bu açıklanamaz dokusunu içimizde başka bir yaşam kaynağına dönüştürdük. Her şeye rağmen bize bir sonuç gerekliydi ve biz de fırlatılmışlığımızın sorumluluğunu üstlenerek hemen bir cevap yakıştırdık. Katılımsız ve kendimsiz bir yaşam tasarlayamazdık ama yine de biliyorduk ki, zorunluluklar yaptırırdı fakat anlamı ören insandı. Sözlere tutunmak istemeden kitaplar yazdık. Sisifos yanılgısını her şeye rağmen umuda dönüştürdü.Bu dönüşüm, ilerde bir yerlerde yankı bulması olası bir çığlık gibi yayılan trajedisiyle, bir trajedi kahramanını hiçliğinin karşısında aklamaya yetmiyor ne de yazar yıkımı kendi olmak olan bir bilincin içinden anlamı yok sayma hakkına sahiptir. Evet böyle bir hak varsa bu yine de, taşıdığı bedenin sonluluğuyla yüzleşmek için çırpınmadan bunu bilen, yine de henüz deneyimlemediği ölümle yaşamını donatmadan, ölümü karşılayan adsız ve adı asla konmayacak kişinin hakkıdır. En kolay yolu seçip soruyu farklı yorumlamak gerekebilir ve bütün sorun karda iz bırakıp bırakmadığımız olabilir. Kim bilir en gerçek çözüm, o ize gereksinim duymadığımızda belirginleşebilir ve belki de yazı insanın içinde yittiği ve o izin kendisi olabildiği tek seçenektir. Yazar ne olduğunu bilmese de, kendini yazar ve yazdıkça biçimlenen insana katılır. Belki de vargı olması gereken soru şudur, "sonuçsuz bir yaşamda niçin bir sonuç bekleriz ki?"
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eren Rızvanoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |