Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Almanya İçişleri Bakanlığı bünyesinde bulunan Göçmenler Komisyonu'nda görevli Vural Öger, yaptığı açıklamada, Almanya'nın 2002 yılından itibaren yılda 500 bin yabancı işçiye ihtiyacı olacağını ve bundan dolayı kalifiye işçilerin gazete ve televizyonları takip etmelerini tavsiye etti... Alman ve Türk medyası İşte bu haberi duyduktan sonra, gelecek tüm yabancılar için bir Almanya rehberi hazırlamaya karar verdim. Ve hemen yazmaya başladım... Yabancıdaşlar İçin Alamanya'da Yaşama Klavuzu 1. Bölüm: Havaalanlarında ne yapmalı?, ne yapmamalı? DEMİRHAN OCAK Sevgili yabancı kardaşım, ilk önce Alamanya illerine hoşgeldin. (Diyoruz çünkü sana şimdi ne b..k yemeye geldin Alamanya'ya? denilmesi mümkün olmadığından.) Bak gözüm burada sana bazı yararlı bilgiler vermeye çalışacağız. Bu bilgiler ışığında yaşarsan oh ne kebab. Yok amma kıllık edip "Bana ne ya" dersen? Rehberin bundan sonraki kısmını okuman gerek yok. Eğer devam etmek istiyorsan? hadi başlıyalım çünkü yolumuz uzunca.... Seni memleketinde havaalanına uğurlamaya gelmiş olan sülale fertlerinin yaşlıca olanlarının klasik Almanya hediyelere olan video oynatıcısı,tansiyon ilacı,kalb ilacı gibi isteklerinin yanında gençlerin ise şişme helga, porno video kaseti ile birlikte “Ya bana ordan bi karı ayarlasana“ gibi siparişlerini aldıktan sonra, öpüşme ve koklaşma faslının ardından, bindiğin uçak seni bir kuş misali ortalama 3,5 saat süren bir yolculuktan sonra Almanya’ya getirecektir. Uçak sağ salim havaalanına inince birden bir alkış bir kıyamet kopacaktır. Sakin ol, panik yapma çünkü bu alkışlar alman toplumunun o meşhur yazılı olmayan kurallarındandır.(Ama şimdilik bu konu es geçiyorum çünkü lerideki derslerde bu kuralların ayrıntısına gireceğiz.) Eğer senin de canın alkışlamak isterse çekinme alkışla fakat abartma hemi canım. Bu alkış kıyametten sonra, sende diğer yolcular gibi hostes hanımın “Sayın yolcularımız uçak tamamen duruncaya kadar lütfen yerlerinizden kalkmayın“ anonsuna ipleme. Sen eşyalarını toplar iken pilot dayı uçağına şöyle güzel bir park yeri bulacaktır. Uçaktan iniş başladığı zaman senin daha önce duyduğun gibi, Almanya'da uçaktan ilk çıkana bin doçe mark(500 Euro) yada şak diye süresiz oturum verdikleri yalan. İşte bunun için sen bavul ebatlarındaki el bagajınla beraber allah,allah nidalarıyla çıkmak için teşebbüslerde bulunmanın sana bir getirisi olmaz. Ayrıca koridorda normal görünümlü almanların yanı sıra, paçalı donun altına terlik ve çorap, üstüne ise kolsuz atlet giymiş, bir şekilde dolaşanlar kim diye merak edersen? Söyleyeyim, onlar tatilden gelen alman turistlerdir. Bu tipleri burada biz kısaca Ballermannus İdiotus diye adlandırırız (Birde bunların 4. bölümde ele alacağımız daha beyin kapsitesi olarak az gelişmiş olan Irkçıtus Boklu Kafalıtus diye bilinen skinhead modelleri var.) Bu gibi tipler böyle ortamlarda(uçak,tren,otübüs durağı.vs,vb) ilk önce seni aşağılar gibi seni tepeden tırnağa kadar süzerler, ve hemen ardından yüzlerinde yama yapılmış gibi duran bir gülümseme ile senin ülkenin ne kadar güzel olduğunu belirtirler. Sonra şaşırtıcı bir çabuklukla o garip gülümsemenin yerini bir anda sanki televizyonda bir tartışma programına katılan uzman bir konuşmacı edasıyla ,şöyle hafif bir öksürmelerinin ardından “Senin ülkenin gördüğüm kadarıyla acil olarak iyi işçilere ihtiyacı var gibi geldi” diyecektir. Sonra sana onun dediklerini onaylamanı bekleyen bir bakış ve yine o aptal gülümse ile senden cevap bekleyecektir. Tabiki sen almanca anlamadığın için senden cevap çıkmayınca, sanki kendi vicdanını rahatlatmak ister gibi “Beni sakın yanlış anlama dedikten sonra ben yabancılara karşı değilim der ve hemen ardından sanki bağ, bahçe bağışlamış gibi hatta benim evin önünde Türk komşumun çocukların oynamasına bile müsaade ediyorum” diye devam eder. Bu tür tiplere karşı yapacağın en akıllı şey,kendi dilinde bir güzel kalaylarken suratlarına gülümseyerek oradan bir an önce uzaklaşmaktır. Eh bu kadar bilgiden sonra uçaktan inmiş olacağını ve aslında hangar olan ama kendisini ısrarla otobüs zanneden Hanbüs ile havaalanının ana binasına gelişinden sonra olacaklara bir göz atalım. Hanbüs’ten inince önüne iki yol çıkacaktır. Bunların biri sadece Alaman ve EU (Avrupa Topluluğu) vatandaşları içindir. Diğeri ise bu ülkelerin haricinde kalanlar içindir, Yani sen ve senin gibi dandik!! ülkelerden gelenler içindir. Bu yol seni hayatının en zor sınavlarından birine götürecek olan yoldur da diyebiliriz. İçimden sana "korkma" demek geliyor fakat nafile..... Ama sen yinede korkma. Ama bu sınav yerine gelebilmen için senden önceki yabancıdaşlarının gelenek haline getirdikleri maratonla yüzmetre karışımı olan bir geleneği harfiyen yerine getirmen lazım. Bu gelenek gayet basit olup şöyle tatbik edilmekyte, önce sanki bir boş zamanına denk getirip küçük dağları sen yaratmışsın gibi sakin sakin yürüyeceksin, sonra sanki yüz metrede dünya rekoru kıracakmışsın gibi koşmaya başlayacaksın. ta ki ufukta şöyle simit büfelerinin biraz daha lüks döşenmişini görünene kadar. O büfeleri gördüğün nadan itibaren artık koşma. Çünkü o lüks simit büfesinin içinde Alaman sinir polisleri vardır. Ve ayrıca o lüks büfenin önü senin sınav yerin olmaktadır. İlk önce sıraya gir ve bekle, büfenin önüne gelince sarı çizginin gerisinde dur. Bekler iken tırnaklarını yeme! Rahatlamaya çalış ama abartma. (Osurmak, burnunu karıştırmak gibi) Ama istersen abart ve Almanya'yı unut. Evet polis memuru "Reise pass bitte" dediği anda, senin sanki Kurban Bayramı sabahı kesilecek kurbanlık koyun edasıyla, boynunu şöyle 45 derece kırarak mahsun bir şekilde bakmanın sana bir faydası olmayacaktır, canım kardaşım. En iyisi sen polisi kıl etmeden pasaportunu ver. Ve şimdi o hiç bitmeyecekmiş gibi olan dakikalar başlıyor ve sen bu uzuuun dakikalardan faydalanarak "Ya beni Almanya'ya almazlarsa? Ya geri göndermeye kalkarlarsa? diye düşün ama düşüncelerinin yüzüne yansımasına engel olmalısın. Ama olmazsan onlar senin Almanya'ya girmene engel olurlar unutma! Polis sana bir takım sorular sormaya başlarsa Alamanca anlamadığın için "Aha şinci yandık" diye dizlerine vurarak "gettiiii gettiiii" diye ağıt yakman salakça kaçar haberin olsun. Bu durumda merak etme, diğer yabancıdaşların arasından sen daha ne olduğunu anlamadan, sana mutlaka tercümanlık edecek birisi çıkacaktır. Tüm soruları yanıtladıktan sonra polis memurunun sana pasaportunu geri uzatması halinde artık teknik olarak Almanya'dasın. Ama sen uzatılan pasaportunu aldıktan sonra mutluluktan kendini kaybederek sanki kırk yıllık dostunmuş gibi polisi öpmeye vede çifte telli oynamaya kalkışma. Eğer kalkışırsan memleketine kalkan ilk uçakla Almanya'yı terk edersin unutma! Evet canım kardaşım şimdilik bu kadar. Bir sonraki dersimizde bav-dön-band nedir? gümrük memurlarına Kayseri pastırmasının bir uyuşturucu türü olmadığını nasıl açıklarsın vede bedava alman havaalanı piyangosu nedir? Gibi konularını ele alacağız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |