Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
ben sadece kendi yüzümün toprağa girişini gördüğümü anımsıyorum,bir anlamda kendi cenazemin daha hüzünlü ve kalabalık bir tıpkıbasımı. en az ağlayan ve en çok yitiren ben olmama rağmen , bunu kime sorsan aynı şeyi söyleyecek olması da garip , yitirme konusu işin edebiyatı , evet öyle ... ölü başbakanı da tüm halk severdi ,sonradan john lenon'ıda herkes sevdi, normalde bir serseriydi, sanırım ölü olan herkes seviliyor dokunabilme katsayısı azaldığı için mi, ben yüzümün toprağa girişini gördüm, mataranın içindeki kuru suyun , üzerimde büyümek için konuşlanmış çim tohumlarını sulamaya hazırlanışını, her zamanki gibi hayata dair bir vahşet payı çıkarmalıydım değil mi ? kanımı emecekti sonuçta birşeyler ,keşke kazarken magmaya ulaşıp seni göbeğine koysalardı , cehennem orası olmalı ... işin kemiği köylerde adettir ölen adamın ya da kadının ayakkabıları kapının önüne konur fakirin biri alsın diye bilirsin. ama senin öyle hiç rugan ayakkabın falan yoktu bu yüzden oraya 2 aylık olsa bile eski görünen puma ayakkabılarını koyduklarında hiçkimse almamıştı. gülmek istiyordum çok, ama yanlış anlaşılacaktı ( biraz gülümsedim içimden ) hatta herkes mutlu olsun diye gece onları çalmaya karar verdim ( özellikle kendim ). daha sonra : -"kuzey buna saygı duuuuuuuuuy" diye tepemde belirecek haşmetli hayaletinden korktum. annem pazardan 10-15 milyona bir çift siyah ayakkabı almak zorunda kaldı , rugan taklidi ... aslında senden arda sahiplenemediğim giysilerin dışında benim sevgilim senin yol arkadaşın "selin" kalmıştı ... giysilerini annemin bana vermemesinin nedeni biz ayrı giyindiğimiz için ben onları giydiğimde seni anımsayacak olmasıydı , yine komik tarafı olayın, ikiz olmamıza rağmen işte annem seni benim yüzümle değil giysilerinle anımsıyordu , yani benim yüzümde senin yüzün yoktu onun için, giysilerin daha çok hatırlatıyordu ... bu arada ben de çok ısrar etmedim o zaman leşten payını almaya çalışan bir akbabaya benzeyecektim. bu anlamda selin de yalnızca bana mı kalmıştı artık ? ailem bana mı kalmıştı sadece , ev , çiftlik , , , senin dostların benim miydi artık. ne selin , ne ailem hiçbir zaman benim olmadı olmayacaktı zaten ,( ev , çiftlik , öööfff ) sadece giysilerini istedim pijamanı , çoraplarını da falan, ayaklarının adam kokusunu istedim. üzerimde birşeylerinin eskiyeceğini hangi geri zekalı onlara söylemişti, biz hiçbirzaman ne birbirimizi ne de sahip olduğumuz birşeyleri eskitmedik zaten, paylaşmadığımız için , çok ciddiyim , çünkü paylaştıkça eskirdi ... sadece biri sahip olmalıydı, her ne yapacaksa, platonik aşklar da bitmez bu yüzden hiç ... ve hala matara gıcır gıcır duruyor , annem onu da bana vermedi ... haberin olsun !
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |