"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Ve bugün felaket yasasının geçtiği haberini aldım radyodan. TÜBİTAK artık başbakana bağlı, politize bir kurum olacak. Politikacıya bağlı bilimden daha kötü bir şey olamaz, inanın bana... Politik irade doğası gereği popülisttir, halk ne derse o doğrudur politikacının gözünde. Bilimse; cahil kalabalıklara, engizisyona rağmen farklıyı, doğruyu, nesneli haykırabilmeli. Anlamıyorsunuz durumun vehametini, yoksa sesiniz çıkardı. Artık yayınlanamayacak insanları uyandıran, gençleri bilimle tanıştıran, mükemmel ama yinede ucuz kitaplar. O kitaplar olmadan tekdüze düşüncelerde, bağnazlıkta boğulacak toplumum. Bakın işler devlete bağlandı mı nasıl olur örnek vereyim. RTÜK diye bağımsız olması gereken bir kurum var. Ama RTÜK bağımsız değil, politik iradeye bağlı. Ve bu kurum hangi kadının neresi göründü, hangi gözetleme programı toplum ahlakını çürütür meselesine kafayı takmak durumunda, doğal olarak, çünkü o meseleler politikacının ratingini ilgilendirir. (Toplumun çoğu da gizli gizli birbirinin hayatını gözetlemek ve sonra bu merakı sapıklık diye nitelemek hastalığını sürdürür, nedenlerine girmeyelim). Bu arada kimi malum kanallar ne yapıyor umurunda değil bu RTÜK'ün. Bilimsellikle tamamen ters, bilimsel gerçekleri yanlış gibi gösteren, ilkel, iğrenç belgeseller yayınlanıyor ülkemde. Kimse dur demiyor, diyemiyor. Ve çocukların beyinleri yıkanıyor. 10- 20 yıl sonra bir daha düzeltilemez biçimde beyni yıkanmış genç kuşaklarla karşı karşıya kalacağız. Ve yavaş yavaş olduğu için doğal gelecek bize. Demokrasi olarak adlandıracağız gerilemeyi. Eğitimli bir Hintli ile yaptığım sohbeti unutamıyorum. Ülkelerinin nüfus artışı korkunçtan katastrofale her geçen gün ilerlerken (merak edenler için: şu anda dünyanın en kalabalık ülkesi Çin değil Hindistan’dır ve o ülkede üç yılda bir Türkiye Cumhuriyeti nüfusu kadar yeni çocuk doğuyor, tüm çabalara rağmen korkunç nüfus sebebiyle hiç bir zaman insan olmanın temel haklarını kazanamayacak bu çocuklar), bu konuda hükümetlerinin neden hiç bir şey yapmadığını sormuştum ona. Demokratik bir ülkede bu konuda birşey yapmak güçtür demişti. Peki 21 yy’da evliliklerin çoğunun görücü üsulü olmasına karşı birşeyler yapılamayacak mı Hindistan’da? Demokrasi de zor... Demokrasi içinde televizyonların yanlış, tek taraflı yayınlar yapmasına, bilimin politize edilmesine, basının halkı yanlış bilgilendirmesine, hatta beyin yıkamasına, insanların her geçen gün daha geriye, daha ilkele yönlenmelerine, öfkenin ve şiddetin toplumu sarmasına karşı yapılacak bir şeyler olmalı... Bu sorunun cevabı devlet tarafından sübvanse edilmekle beraber harcamasının her kuruşunun hesabını verebilecek bir yapıda ve politik etkilerden bağımsız kuruluşların varlığında yatıyor sanırım. Bunlar : 1. Bilimsel örgütlenme (TÜBİTAK), 2. Bağımsız eğitim sistemi kurumları (demokratik bir YÖK ve hatta neden bağımsız bir temel eğitim kurumları birliği olmasın?), ve 3. BBC tarzı bağımsız, çağdaş ve öncülük yapan bir radyo televizyon kurumu olabilir. (TRT iflah olmaz bir halde).
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Var Samsa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |