..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > Eralp Elli




24 Şubat 2006
Sevgi  
Eralp Elli
Temmenniler yetermi? isimli denemenin devamı niteliğinde yazdım. ALıntılar 'Evrensel İnsan' Ergün Arıkdal


:BDJH:


Hepte söyleriz, ne kadar da çok kullanırız, bu sözcüğü! Eşimize, çocugumuza, anamıza, babamıza, kardeşimize, dostumuza daha kimlere, nelere. Hem ne seviniriz, karşımızdaki insanın mutluluğunu görünce sözcüklerin karşısında. Ne güzel, ne etkili sözdür “Seni seviyorum” demek, hele kalpten söylenmişse!
     Hatırlarım, çokca zaman önce bir televizyon programında kaçışan insanların arasında, muhabir kadın yakaladığına soruyordu soruyu “Sevgi ne demek?”
     Şaşalayan gözler, gevelenen sözler, cevap vermeden kaçanlar, ne ararsan vardı, hatta bir tanesi anlamadığını şöyle dile getirdi. “Ne” diye sordu. Kadın hasmını köşeye sıkıştırmış boksörün seri yumruklarını sıralaması gibi zevkle tekrarladı soruyu bir kaç kere “Sevgi ne demek diye soruyorum beyfendi, Sevgi”. Böyle bir soruya anında cevap verememek adam için zaten o kadar büyük bir darbeydi ki, ayrıca evine hızlı adımlarla giderken önünün kesilip bir de aşağalanması da iyici ağırına gitmişti. Belki de ne kadar zamandır pek düşünmemişti, belki de yaşamamıştı. Sevgiye aç muhabire müthiş bir zafer imkanı vererek “Ben nereden bileyim” diye geçiştirdi. Kadın matadorun boğaya vuracağı son kılıç darbesi öncesinde kibirli edasıyla programının devamında bu ve bunun gibi insanların cevaplarıyla alay ederek geçirdi, kendine büyük bir ödül verdi, o sevgisiz insan. Belki daha da çok sorsa daha da eğlenecekti mübarek, hepimizin pek de vakit ayırmadığı temel değerlerle.
     Durun ben de sizinle dalga geçmeyeceğim! Ama lütfen bir de ben sorayım size “Sevgi nedir?” diye. Sevgi, o güzelim enerji dolu söz. Sevgi? Lütfen kendinizi yaptığınız işten, meşgaleden bir kaç dakikalığına ayırın, birazcık düşünün lütfen. Çok da değil istediğim bir kaç dakika! Bırakın yazıyı burada okumaya en azından bir dakika ayırın, hadi acilen yapacak işiniz yoksa beş dakika, bir tanım arayın kafanızda Sevgi’ye.
Maksadım sizleri üzmek, kafanızı kurcalamak, ya da olaya duygusallık katmak değil kesinlikle. Maksadım insanlara bu değerli sözcükleri kullanırken anlamını, kuvvetini ne kadar düsünüyoruz diye biraz da olsa sorgulatmak. Hatırlasanıza anlamını kaç kere düşündük, üzerinde kaç kez sohbet ettik, içindeki anlamı ya da enerjiyi bulmaya ne kadar çalıştık Sevgi’nin?
     Şimdi ne gerek var? Neden Sevgi kelimesi de başkası değil? Aman canım sende, senin de işin yok mu? Beni bu meşguliyetimde, bu boş işlerle uğraştırma lütfen! Sen biliyor musun benim yaşadıklarımı çekdiğim acıları, aldığımı yaraları, bir de kalkmış sevgiden bahsediyorsun! Benim içim kinle, kızgınlıkla dolu, bana ne sevginin anlamından! Tabi ki aranızdan bazıları bunları söyleyecek, ya da benzerlerini mırıldanacak ya da ne münasebet deyip geçiştirecek. Tabi ki olacak, bu da çok doğru olacak. Onlar için yazının devamını okumaya da gerek olmayacak, belki bir başka zaman ya da başka bir an daha uygun olacak.
     İnsana bazen duyguları sorulduğunda, ya da çok mutlu bir anında, hani bir şey başardığında, örneğin bir atlet çok önemli bir yarışı önde bitirdiğinde sorduklarında çokca söyle duymuşuzdur, “duygularımı kelimelerle tarif etmek çok güç, çok mutluyum”. Sevgi de böyle bir şey olsa gerek, sorduğunuzda insanlara o anda bir şey toparlayıp da bir tanım vermeleri çok güç olur. Herkes bir anlam verir, kimisi aşkla bağlandırır, kimisi çocuğuna duyduğu sonsuz bağlılıkla ilişkilendirir, kimisi Allah der, kimisi kendinde bulur. Biraz düşündüğünde herkes bir anlam bulur kendince Sevgi’ye.
     Ama gelgelelim, biraz düşününce anlam bulduğumuz Sevgi’yi niye yaşıyamıyoruz bu dünyada? Nedir bu içimizde ki sevgisizlik? Acaba tanımımız mı yanlış? Yoksa karşılıklı mı Sevgimiz? Bir şey almadan, bir değer vermemeye çok mu alıştık? Düşenin elinden tutmamaya. Otomatik mi oldu sevgimiz, yoksa sevgimiz bedensel ve duygusal masturbasyon mu oldu? Bir düşünsenize? Sıraladığınız bütün sevgi tanımlarında birilerinden bir karşılık bekliyoruz, belki pek açık gözükmüyor kendimize, ama iyice derinden baktığımızda bal gibi ortada değil mi? Ben eşimi seviyorum, o beni aldatmasın, beni bırakmasın! Ben çocuğumu seviyorum, büyüyünce adam olsun mevki sahibi olsun benim gururumu okşasın yok yaşlandığımda yanımda olsun, benimle ilgilensin! Ben Allah’ı koşulsuz seviyorum, öldüğümde cennette bana iyi bir yer bulsun, sıralanır gider bizim karşılıksız sevgimizin gizli koşulları böyle. Çok mu duygusal sevgimiz? Tatmine ve almaya dayalı mı yoksa sevgimiz? Bunlar karşılanmadığında yoksa nefrete, kızgınlığa mı dönüşüverir bir anda? Eh öylese Sevgi bunun neresinde? Yoksa çoğumuzun yaşadığı bu duygusal Sevgi bize beraberinde kıskançlığı, bencilliği, alınganlığı ve sonunda öfke ve nefreti mi getirdi?
     Başka sebebi yok mu? suç sadece bizde mi? Yoksa bizlerin oluşturduğu rahatlık ve mutluluk tutsağı mekanik toplumun da suçu yok mu? Biliyor musunuz acaba? Seyrettiğiniz, filmler, aktüalite programları, bırakın haberler nasıl programlıyor bizleri hep kendimize yontmaya! Nerede doğallığımız, içtenliğimiz, samimiyetimiz? Kurtaralım sevgimizi korkularımızdan, eş koşmalarımızdan serbest bırakalım onu gönlünce paylaşalım diğerleriyle.
     Bende buldum kendimce bir tanım Sevgi’ye, hatta öğrendim belki de okuduklarımdan yaşadıklarımdan, kendime göre öğretimden. Bana göre Sevgi; bir enerji, bir kuvvet, hatta bir kudrettir. Sevgi varlıklar arasında temel bağlantıyı, iletişimi sağlar. Sevgi kalktığı zaman o bağlantıda kopar, iletişim kuramayız. Hiç yaşamadık mı? tanıştığımız yeni bir insanın tipine, konuşma şekline, giyimine, hatta fikrine bakarak yanımızdan uzaklaştırdığımızı, hatta bırakın daha uzaktan gördüğümüzde kafamızı çevirerek onu yok saydığımızı!
     Bence asıl Sevgi almış olduğumuz yüksek enerjileri ayrım yapmaksızın ilk başta kendinizle ve sonra varlıklarla paylaşmaktır. Paylaşmak deyince aklınıza kolayı gelmesin, her yolda gördüğünüze “Seni Seviyorum” demekle olmaz bu, yok biraz psişik olsun “Ben kalbimi insanlara sevgiyle açıyorum” gibi safsatlarla da! Biraz çaba biraz fedakarlık, biraz tolerans, biraz özveri, biraz uyum ister, bedavadan olmaz, ilk başta siz içinizde yaşayacaksınız ve davranışlarınızla örnek olacaksınız, içinizde nefret, önkoşul, filtreler olmayacak, onun başı bağlı, ötekini kıçı açık diye ayırmayacaksın, bırakacaksın oda hayatını yaşayacak senin yaşadığın gibi, onu olduğu gibi kabul edeceksin, onun hayatını sorgulayacağına sen kendine bakacaksın, nerede çuvalladığını fark edip oranı yontacaksın! Kalıpsız olacaksın kalıpsız! Takmayacaksın ona buna, ötekinin şekline. Bak o zaman batmayacak senin fikrinin tam zıttını söyleyenler! Hoş göreceksin garibi. Bırak insanlar senin erdemlerini görsünler, seni tatbik etsinler, sen böbürlenmeden. Bence Sevgi böyle bir şey ya.


27.07.2004

Temenniler Yeter mi? nin devamı
Alıntılar: Ergün Arıkdal – Evrensel Insan (RM Yayınları)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
O Bana Dedi ki [Şiir]
Kızım [Şiir]
Ağlayan Gözler [Şiir]
Evrenin Gizemi [Şiir]
Beni de Bekleyin! Geleceğim [Şiir]
Zaman [Şiir]
Bir (1) [Şiir]
Gündüz Geceye Yanarken [Şiir]
Koşunca [Şiir]
Kara Delik [Öykü]


Eralp Elli kimdir?

Kendini Bilmek! Ben kimim? Hepimiz çokca sormuşuzdur bu soruyu kendimize, hele benliğimiz yerine geldikten sonra yavaş yavaş yaptıklarımızı ve hayatımızı sorgulamaya başladığımızda gelmiştir bu sualler. Ben kimim ve burada ne yapıyorum? Kimimiz daha bütünsel bakmıştır kimisi bireye, kendisine odaklanmıştır. Ben de hala bu soruyu kendime soruyorum, sürekli olarak kendimle ilgili bir şeyler öğrensemde hala cevaplayamadığım bir çok soru var! Ne muhteşem paradoksal bir coşkudur o. Bütün ömrün boyunca bilmek için çabalarsın ne olduğunu, gelgelelim tam bulduğunda da artık dünyadan ayrılırsın. Soracaksınız coşku nerede! Benim için bir coşku o, çünki ölüm buradan ayrılma ve yeniden doğma vakti, ondan korkmak yerine aksine sevgiyle karşılıyacağım gerektiğinde. Yaşam zaten kendinde bir heyecanlar silsilesi, bir çok imtahanlar, inişler ve çıkışlarla dolu. Duyguların bize yaşattığı bir fantezi, seyretmekten çok oynaması keyifli. Şimdi burada kendimle alaklali bir kaç tane kronolojik detay vermek gerekebilir ama istemeyin, dizginleyin merakınızı, benim nerede doğduğumun, nerede yaşadığımın, ne okuduğumun, nerede ne kadar yıl hangi pozisyonda çalıştığımın size ne faydası var? Varsa yoksa gidip benim detaylarımı kendiniz ile yok bir başkası ile karşılaştırıp, “haa bu ortamda yaşamış, ama hayattan ders almamış” “o okulda okumuş ama, tecrübesi zayıf”, yok “iyi fimalarda çalışmış ama yurt dışı tecrübesi az” diye yorumlar yapacaksınız, yok belki de tamamını çok beğeneceksiniz ya da hiç beğenmeyecek ama belki de kıskanacaksınız! Belki de bazılarınız yürekten destekleyecek, katılmak isteyecekler. Ben kendimi daha tanımamışken, ve siz beni tanımadıktan sonra bunca mukayesenin hepsi nafile olacak. Sonunda ben Benim ve Kendimim, bir başkası da öyle. İkimiz elma değiliz ki karşılaştıralım, ki bu elma için de bu pek mümkün olmasa da. Bir tek gerçek var! Ben senden ne kadar farklı olursam olayım, bir o kadar bütünseliz, yani aslında bir başka perspektifte veya düşünce Aynıyız, yani Biriz. Her karşılaştırdığında bulduğun farklılıklar, hem bizim bütünselliğimizi hem de bir o kadar senin zihninde zedelemekte. Bırakalım onları yakayalım anı, tadını çıkaralım yaşadıklarımızın, ne kadar çirkin ya da güzel olsa da, alalım alacaklarımızı, açalım yelkenleri alabildiğince çok imkan versin dolaştığı gibi limanları teknelerin. En sonunda ne yaparsak yapalım, noktalayacağız buradaki hayatı, aman dikkat edelim, “başkası için kötümüz düşüncede, sözde ve fiilde az olsun, vidanımız aşkımız bol olsun”. İşte ben buyum! Tanıdık geldi mi :)


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eralp Elli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.