Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Gördüm de böylesini görmedim. Daha çok gençtin, 19 mu 20 ya da 18 mi? Aile kızıydın değil mi, belirli bir saati geçtiğinde evine bile tek başına gidemiyordun, akşam on biri geçirmek zaten yasaktı, benim evim de kalman zaten düşünülemezdi. İyi de güzelim bir şeyi anlayamadım, sen bu kentin neredeyse yarısıyla hangi ara birlikte oldun? “Senden hoşlanıyorum umarım kızmazsın bana” demiştin. Ben de “niye kızayım benden hoşlanman çok hoşuma gitti ama olmaz çünkü iki hafta sonra gidiyorum başka bir ülkeye gidiyorum” demiştim, “bu aşk daha başlamadan biter, hiç üzülmeyelim” demiştim. “Öyle deme iki haftada neler yaşarız neler” diyordun ama beni ikna edemiyordun bir türlü. Kesin içinden ne kadar saf bir çocuk diye geçirmişsindir, salak olduğumu da düşünmüş müydün peki? Arkadaşlarla birlikte yemek yediğimiz gece olan olmuştu sanırım. Rakı balık yapmıştık galiba, bu arada o salaş teknede yediğimiz balıkların tadını hala unutamıyorum biliyor musun, böylesi İstanbul’da bile yok, rakısı bile meyve suyu gibi geliyordu be! Önce koluma girdin, ardından paltomun cebine elini soktun ve elimi tuttun. Sanırım birkaç kadehten sonra açılıyordun nereye kadar yok diyebilirdim ki artık. Başlamıştı, çok masumdun, çok temizdin, saftın. Ben yeni yeni bazı şeyleri öğreniyordum ama ne olursa olsun sana da inanıyordum, senin için yalancı diyorlardı, sağlam pabuç değil diyorlardı ama umrumda değildi. İnsanların ne söyledikleri neden hiç umrumda olmadı ki? Seni sevmek istiyordum, elini hiç bırakmıyordum, sürekli öpmek istiyordum ve seni kokluyordum. Her şey güzel gidiyordu, seni seviyordum, gerçekten seviyordum. Bizim camiadan kimle birlikte oldun sorusunu bir iki isimle diye geçiştiriyordun. Ama sonra sonra öğreniyordum ki birlikte olduğun isimler git gide artıyordu, tanıdığım kim varsa birlikte olmuştun, birlikte oturduğum, takıldığım, yediğim, içtiğim, tavla atıp, okey oynadığım ne kadar adam varsa seni en az bir kez evine götürmüşlerdi. Çok hareketli bir yaşam tarzın vardı, her gece dışarıdaydın, mutlaka içiyordun, sağlam da içiyordun bak ne yalan söyleyeyim aradan o kadar zaman geçti de senin kadar içen bir başka kadın daha tanımadım, "ben içiyorum" diyen üç birada sarhoş olurken sen beş altı taneyi rahatlıkla içebiliyor sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebiliyordun. Ama tabi altı biradan sonra da kendini kaybettiğin bir gerçekti. Altı biradan sonra kendini kaybetmesen o kadar adamın evine girip çıkman söz konusu bile olamazdı zaten. Hiç kimseyi umursamıyordun, insanların senin arkandan ne dedikleri seni hiç ilgilendirmiyordu, halbuki sen bunları sayısı sınırlı bir cemaatin içinde yapıyor ve arkandan motor da orospu da denildiğini çok iyi biliyordun. Ama sen aykırıydın, Pınar Altuğ’un bile senin devrimlerinin yanında devrimci olarak anılması mümkün değildi. Ne var biliyor musun, ayrıldık, o kadar zaman geçti ben hep mutlu olmanı istedim, iyi yaşamanı istedim, her şeye rağmen gözlerindeki o ışığın hiç kaybolmamasını diledim, sen bence her gece farklı bir erkeğin yatağında aradığın mutluluğu yanlış bir şekilde yanlış yerlerde arıyordun. Hem bu kadar kolay ulaşılabildiğin için çekici de gelmiyordun artık. Sana bunları defalarca söyledim, hiç dinlemedin, kimseyi dinlemiyordun ki. E benim elimden ne gelebilir ki başka. Mesnevi’deki hikayeyi bilirsin, genç adam annesini öldürür. Çevresine toplanan öfkeli kalabalık genç adama bunu neden yaptığını sorar. Adam da annemi çok fena bir iş yaparken gördüm der. Kalabalık e oğlum anneni öldüreceğine onunla fenalık eden o adamı öldürseydin ya diyerek gence kızar. İnsaf edin ey büyüklerim diye isyan eder genç adam, her gün başka bir adam mı öldüreyim? Bir, iki, üç, dört hadi bilemedin beş kişi ama güzelim neredeyse bütün kentle mücadele edemezdim. Sana mutluluklar diliyorum, daha az acı ve tabi daha az erkek…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ilker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |