Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Bir ağaç gölgesinde uzanıp, yapraklar arasından sızan güneş hüzmelerinde ısıtarak bedenini, hayatın tüm ayrıntılarından uzaklaşarak dinlendirmeli ruhu. Büyük kavgaların, paylaşılamayan tüm hazinelerin ve o sınır tanımayan büyük gürültünün gerisinde kalan ruhunu bir ağaç gölgesine yatır. Zamanın ruhunla birlikte hareket ettiğini düşünerek sabırla bekle onun sızılardan kurtulmasını. Tüm güzellikleri doğal akışında yaşarken, ne bir yerlere ulaşma telaşı ne de birilerini geçme isteği vardır ruhun. Herkes kendi güzelliğinin rengini verirken hayata yokluğun bile huzurunu yaşar o. Hayat yetmeyince insana büyük tanrılar yarattı gökyüzünde. Tanrı da isimlendirdi ruhunun derinliklerinden gelen sesi. Tanrının affına sığındı büyük pişmanlıklarında ve yalnız onda buldu büyük acılarının tesellisini. Ve bir gün tanrıyı yere indirdi insan. Sığındığı, korktuğu tüm yüceliklere dokundu bir bir. Bedeni öyle hızlıydı ki, geride kalan hiçbir şeyi düşünemedi. Tüm eşitsizliklerin, açlıkların, savaşların, ihanetin, sevgisizliğin, bencilliğin arasında kayboldu insanın güzele dair hayalleri. Bir an durup kendini dinlendirdiğinde ruhunun ne kadar geride kaldığını bilemedi. Acılarından, pişmanlıklarından, kıskançlıklarından, öfkelerinden ve savaşlarından yorulan ruhunu nerede bulacağını unuttu. Ruhunu dinlendir bu büyük gürültünün içinde. Unutmuşlukların ve unutulmuşluğunla otur bir ağaç gölgesine. Bırak kendini toprağın ve rüzgarın gürültüsüne. Onlar sana anlatacaklardır tüm yitirdiklerini. Ruhuna anlat yitirdiklerinin içinde bıraktığı büyük sızıyı. Gözyaşlarını korkusuzca akıt toprağa çünkü ruhun tekrar toplayacaktır onları senin için. Sadece yitirilmiş zamanların senden götürdüklerinin boşluğunu doldur, sessizce. Pişmanlıklarının kapanmayan yaralarını sar bir an. Zamanın bir daha asla dönmeyeceğini anlat kalbine. Üzülme kaçırdığın güzellikler için, çünkü görebilmişsen güzelliği, kaçırmıyorsundur hiçbirini. Ruhun ömürünün bir vaktinde yine bulacaktır onları senin için. Sarfettiğin tüm sözcüklerle barış çünkü özür dilemesini öğreneceksin ve onaracaksın kırdığın tüm kalpleri. Her anını bir bir anımsa geçmişinin çünkü orada bulacaksın geleceğinin izlerini. Kaçırdıkların ve kazandıklarınla, yengilerin ve yenilmişliğinle kurmalısın bu teraziyi. Ki o zaman biliyor olacaksın neyi aradığını ve neyi kaybettiğini. Ruhun bulacaktır sana, kaçırdıkların ve kazandıkların arasındaki o büyük dengesizliği. Öğreneceksin hayatın sırrının kaybetmek ve kazanmak arasındaki dengede yatmadığını. Ruhunu yatır bir ağaç gölgesine, sessizce. Kurduğun hayallerini hatırla. Anlayacaksın, kapıldığın fırtınalarda sarıldığın küçük tahta parçalarının hayatını nasıl kurtardığını. Tekrar hayal kurmayı deneyeceksin. Ruhun sana öğretecektir küçük bir sevi sözcüğünün yüreğini nasıl fethettiğini. Çocuksu hayallerle çıkacaksın yola. Kimseyi ezmeden, yarışmadan ve o büyük koşunun ardında yüreğini bırakmadan yürüyeceksin. Büyük acılardan geçecek, büyük sınavlar verecek ömrün ama önce hayaller kuracak yüreğin. Ruhunu dinlendir çocuksu hayaller için bir çınar gölgesinde. Ölümün telaşına girmeden önce bir ağaç gölgesinde dinlendir ruhunu. Önünde bir ömrün ne kadar zamanı varsa sen dinlendir ruhunu sonsuza dek yaşayacakmış gibi. Başlangıçların küçük heyecanını paylaş sevdiklerinle. Ki ölümün alamadığı tek güzelliktir paylaşmak. Büyük kavgalar içinde yorulmuş ruhunu dinlendir küçük paylaşımlar için. Onların anılarına ihtiyacın olacak bir süre daha. Ruhunu dinlendir tüm öfkelerin içinde bir ağaç gölgesinde. Kendini arındır tüm anlamsız öfkelerinden. Sevmeyi bilmediğin yerdedir öfken. Çocuksu bir merakla sarıl tüm anlamsızlıklara. Denizlere akan küçük nehirler gibi olsun kızgınlıkların. Büyük öfkelere katılarak büyütmemelisin içinde öfkeyi. Susmayı bilmelisin bazen. Her sözün karşılığını öğretecektir sana ruhun ve her sözün bir gün gerçek anlamına kavuşacağını. Ruhunun zamanın dilini iyi bildiğini unutmamalısın. Nasıl ki hiçbir şey kaybolmuyorsa zamanda, ruhun sana öfkenin de kaybolmadığını öğretecektir. Ruhunu dinlendir bu büyük gürültünün içinde. Unutmuşlukların ve unutulmuşluğunla otur bir ağaç gölgesine. Bırak kendini toprağın ve rüzgarın gürültüsüne. Onlar sana anlatacaklardır tüm yitirdiklerini. Ruhuna anlat yitirdiklerinin içinde bıraktığı büyük sızıyı. Gözyaşlarını korkusuzca akıt toprağa, çünkü ruhun tekrar toplayacaktır onları senin için. Sadece yitirilmiş zamanların senden götürdüklerinin boşluğunu doldur, sessizce...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dorsin Poyraz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |