Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine... |
|
||||||||||
|
Ben senin beni yenişini mi sevdim yoksa? Cezmi ersöz “ aşk varlığın değil,yokluğun acısıdır diye” ne güzel de söylemiş aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz ilkel bir acıdır.Anlatılacak şeyler var içimde gariptir sıraya koyamıyorum,isyana doğru giderken. Hatalar ve pişmanlıklar içinde savaş veriyorum.seni gerçekten sevdim mi yoksa başka insanların sana zarar vereceğini mi düşündüm? Kendimi sana layık mı gördüm ,senin bana uygun olduğunu mu düşündüm? Hayat bu işte bir var oluşun içinde kaybolmak(!) Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelime da vinci şifresi gibi çok daha fazlasini gizler içinde. kendine iyi bak diyip de giderken arkandan bakıp seni haklı çıkaracak bir neden arıyorum... “bu acı bana uymuyor, ben de ona uymam” diyebilir mi insan? Kendine iyi bak diyip giderken ihanet yok olmadı demek ne kadar da mantıksız. En büyük ihanet değil midir, Seni seveni sana ihtiyacı olanı yüz üstü bırakıp da gitmek? Evet tehlikeli ve hilekarsın ama günahkar değilsin öyle mi? Benim onur ve onursuzluk dediğim şeyin karşılığına sen kazanma ve kaybetme diyorsun. Elimden umutlarımı, düşlerimi, sevgimi alıp gözyaşı bırakıyorsun.buna kazanmak mı diyorsun kazanmaksa bu kazandın,kaybetmekse kaybettim tebrik ederim.. İleride bir gün bana çok karmaşık ve anlamsız gelecek olsa da elimde tuttuğum çelik saplı bıçak gibi ve içmeye hazırlandığım zehirli bir su gibi berrak gözüken duygularımın , keskin ve yakıcı tadını onların üzerini örten sözcüklerin altından çıkarıp çıkarmamakta duyduğum kararsızlığı sen artık asla bilmeyeceksin.. Beni bir gün görürsen, gördüğün bu satırları sana yazan adam olduğuma inanmayacaksın.duyduğum aşkı,özlemi duymaktan, duyduğum korkuyu güvenli bir duruşun ardına saklayacağım.. Belki de bütün bunlara hiç aldırmadan bana sarılmanı,bazen benden ailenden korktuğun gibi korktuğunu,bazen beni çocuğunu okşar gibi okşadığını her zaman özleyeceğim.Aralarında dolaştığım kalabalıklar içinde benim yalnızlıktan da kötü olduğumu sezen kimse olmayacak. Sana nasıl yalvardığımı hiç işitmeyeceksin, sıradan bir ‘NASILSIN’ sözcüğü saklayacak o yalvarışı. Ama bütün bunlar, bu sahte kibir, şakacı gülüş, bu sıradan ‘NASILSIN’ sözü, bu güvenli duruş, içimdeki sesi hiçbir zaman dindirmeyecek. Benimle birlikte ölümsüzlüğün sınırlarını zorlayacaksın.dostoyevski’nin suc ve cezası gibi,balzac’ın vadideki zambağı gibi tolstoy’un anna karenina’sı karşılayacak seni:TARİHE HOŞ GELDİN!!! BENDENSE HOŞÇA KAL!!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sisli_rüya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |