Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Türkiyemizin en güzel ve verimli ovalarından birinin içinde yaşıyorum:Küçük Menderes ovası .Burada eskiden yanlışlıkla elinden tohum düşse büyür,ağaç olur denirdi.Bundan çok değil, 10-15 yıl önce boyumla bir pamuk tarlalarında koşturmak,bıldırcınlarla oyun oynamak en büyük eğlencemdi.Şimdi ne pamuk tarlaları kaldı,ne de bıldırcınlar.Oysa yaz sonunda kendinizi bembeyaz kar havuzunda bulduğunuz pamuk tarlaları ne kadar güzeldi,ne kadar çok mutlu ederdi pamuk üreticilerini.Önce pamuklar değişti tabi,rengarenk oldular,küf yeşilinden şeker pembeye pamuk tarlaları da güzeldi ama saflığını kaybetmişti bir kere.Sonra ne oldu bilmiyorum,şimdilerde nerdeyse hiç göremiyorum buralarda pamuk tarlası. Çocukluğumda okul yolu boyunca gördüğüm tütün balyaları vardı.Kendir soyan kadınları hatırlıyorum hayal meyal.Kuru çalılardan çıkan iplerle ne güzel oyunlar oynardık.Sonraları daha çok patates,karpuz,bazı yerlerde pirinç ekildiğini bile hatırlıyorum.Çünkü su vardı.Baharları ve kışları çayların taştığını,yolların kapandığını hatırlıyorum.Küçük Menderes akardı yaz-kış.Sonra yazları akmaz oldu,şimdi kışları bile akmıyor.Şimdi sadece inşaat firmalarının zannederim kum aldıkları, derin ama kuru bir nehir yatağı görmek mümkün.Söğüt ve kavak ağaçarı da kurudu gitti tabi nehir kenarındaki.yer yer çöplüğe dönüşmüş ya da kirli suların akıtıldığı dere yatakları çevresi için bir zamanlar güzellik kaynağı olduğunu çoktan unutmuş.Çocukluğumun en güzel sayfalarından biri de incir ağaçlarıydı.Dalından sarı sarı sarkan incirler,hiç bir çikolataya değişilmeyecek kadar güzeldi.Bal damlardı sanki içlerinden .Sıra sıra şeftali,kayısı,erik ve üzümler bulunmaz bir nimetti bizim için.Bir de arılar için.Arılar ve biz çocuklar rakiptik doğal olarak.Arı kovanına çomak sokma huyum o zamanlardan kalmadır.:) Sular tükendikçe,suyla hayat bulan yaşam ortaklarımız da yavaş yavaş yok oluyor,onlar yok oldukça da bizler yavaş yavaş ölüyoruz işte,kaçınılmaz olan bu.Çiftçilik yaparak geçinen aileler,ekonomik sıkıntılardan dolayı yeni arayışlar içinde fidancılık yapıyor,çiçek üretiyor,hayvancılık yapıyor büyük sıkıntılarla.Kuruyan toprak,nasırlı ellerinde darmadağın olurken,güneşten daha çok yakıyor içini çiftçinin.Çocuklarına kalıp toprağını işlemesini öneremiyor dertli anne,gelecek göremediği için.Küçük Menderes havzası,ülkemizin en verimli ovalarından bir tanesi ama, yavaş yavaş kuruyor,yavaş yavaş ölüyor,kimse önlem almıyor.Bağrına bıçak gibi saplanan su tesisleri ovanın suyunu çekiyor,ağaçlar kuruyor,kimse buna çözüm üretmiyor.Sağlıkta da vardır bu,önemli olan hasta olmadan önce önlem almaktır,son aşamaya gelmeden çözüm bulmaktır.Yavaş yavaş ölüyoruz.Farkında mısınız?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ümran Ateş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |