Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
kalan telvemde sana bir fal göstermem için ateşin içinden kokum dağılıyor bana da bir kahve, aynı koksun. bana da bir kahve , aynı koksun. sen ağzının tadını kaybettiğin için arıyorsun yarın, cezvenin sapında aynı düşler ve sen, fincanlarımı görmüyorsun buğulu camın altından göğe bakan melekli olanı sanki oradan çıkıp dudaklarına değecekmiş şimdi kış o zaman da kıştı ve hem bu şehrin hemde o şehrin içi buz kesiyor gözlerin dilek tutarken yaktığın mumlar gibi erirken tutuyorum ayakbileğinden: dökülmeden gözyaşları, dökülmeden gözyaşları gece uykusuz, sen sığındığım tek açık kahvecisin ve sen, fincanlarımı görmüyorsun içimizdeki yoldaş bir tek bu dilden anlıyor düşler tanınmak istiyor onun için yüzünü örtmüyoruz geçmişin yükünü bırakmaya hazırlanırken bir limanda takalar yakalanmadığına sevinen balıklar ay var, ay var tut ellerini duy kulaklarını öteler sana varsın çünkü fincanlarımı görmüyorsun bir ankakuşunun gagasında taşıdığı çalı parçası kadar birşey azımsanmasaydı bırakmayacaktı nehrin sularına yüreğim kendini kara bir kızın ayaklarıyla sonra bana uzandığında rahminden koparılmış bir cenin kadar yaşamsızdım aslında yırtmıştın suretimi başka bir yüzle çıkamazdım karşına şimdi kendime bakıyorum aynanda her an bir gerdana takılacak bir inci gibi saklanmış duruyorum kabuğumda en gerçek ihtimal bu sen fincanlarımı görmüyorsun yine de bir ihtimal görebilirdin belki bir zaman aslında kahve içermiydik bilmiyorum zaten kahve içmeyecektik ki biliyorum boğulacaktık boş bir küvette dokunacaktık sadece ellerle dolu çerçevelere ben senin ince ayakbileğine uzandım,dudaklarında koptum yağmuru seyrediyorsun, yağmur gönderiyorsun” sen fincanlarımı görmüyorsun sende onlar gibi bakmadın çatlak boyanın altındaki gizli tarihe el emeği göz nuru keşfedilmiyor hemen haybeye öpülen bir kapı yer yatağı yüksek topuklar duvara karşı gönül yarası hepsi boş bir madalyonun sakladıkları bir ihtiyaç molası gerekiyor sessizce sadece sen, bende sadece ben, sende sen yaza çıkarmaya uğrastığım bir akdeniz akşamıydın ben, ilk defa böyle bir kışta kalakaldım bugün, kahve içtim fallara inanmak istedim herkesin yaptığı gibi yarın kendime bir yár arayacağım camları silecek yarını bulamayacağım camlar hep buğulu kalacak ve yağmur hep yağacak sen fincanlarımı görmüyorsun
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Murat Kayali, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |