Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse |
|
||||||||||
|
Orhan Taylan Selanik kökenli, Samsun 1941 doðumlu ve Ýstanbul'ludur. Ressam Seniye Fenmen'in oðlu, Robert Kolej (lise '60) ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi ('65) mezunudur. Bize kendinizden sözeder misiniz? .... Orhan Taylan'ýn eserleri dünyanýn ve Türkiye'nin çeþitli müzelerinde bulunmaz. Türk resim sanatý seçkilerine adýný katmamak için çabalayanlara kýzmaz. Yurtdýþýnda sergi açarken, oralarda ünlenmek hevesine kapýlmaz. Hapishane anýlarý yazmak ya da sülalesiyle böbürlenmek gibi meraklarý yoktur. Karma sergilere katýlmaz. Baþka sanatçýlarý yargýlamaktan hoþlanmadýðý için resim jürilerinde ve bilirkiþi heyetlerinde yer almaz. ....Sakal býrakmaz, pipo içmez. Resimde ustalýk geleneðini küçümsemez. Gravür yapmaz, heykellerini çoðaltmaz. Resim öðretmenliðinin yaratýcýlýða katkýsý konusunda kuþkusunu saklamaz. Resimlerinin önemsenmesi için uçuk fiatlar konmasý gerektiðine inanmaz. Suluboya kullanmaz. Yaðlýboyasýný kendi yapmayý, oðlu Ferhat'ý, edebiyatý, Macintosh'unu ve büyük atölye düzeninin keyfini biþeylere deðiþmez. Akþam içkisini ihmal etmez. Solaktýr. ....Resmini, akýmlar içinde adlandýrmaz. Avangardizmi ve resim dýþý dil kullanan kavramsal çalýþmalarý resim sanatý yerine ikame etme denemelerinin, sanatseverleri yanýltabildiðine inanmaz. Ýnsan haklarý kavramýný küçümsemez. Polis devletine de, þeriat devletine de karþý demokrasiyi savunmayý bir erdem sayar. Yurtdýþýnda yaþamaz. Ýstanbulda, Asmalýmescit'te oturur, resim yapar. Zeliha Demirel: Bize kendiniz kendinizi tanýtýrken adeta iþleyiþe öfke barýndýran bir baþkaldýrý var.Bu baþkaldýrý - ki dinleyicide þok prop bir etki yaratýyor - resimlerinize ne kadar yansýyor? Resim izleyicisi olarak Cioran'ýn dediði gibi "Yaratýcýsýna karþý gelmeyen yapýt yoktur; þiir þairini ezecek, sistem filozofu bunaltacak, olay da eylem adamýný..." noktasýnda olduðunuzu düþünüyorum. Orhan Taylan : Kendimi tanýtma metnini en yalýn biçimde ele aldým; hani bizde, sözgelimi, eve gelecek damat adayýný kýsaca tanýtmak için sadece neleri yapmadýðýný söylerler. “içki içmez, kumar oynamaz, hovardalýðý yoktur”gibi. Adam hakkýnda herþeyi anlarsýnýz. Ben de bu formu kullandým. Bir baþkaldýrý metni olsun diye deðil. Neleri yapmadýðým beni, neleri yaptýðýmý sayýp dökmekten daha iyi anlatýr diye düþündüm. Zeliha Demirel: Sanatýn iþlevselliði konusunda bugüne kadar pek çok þey söylendi. onun dünyayý deðiþtirmek gibi bir yükümlülüðü olduðunu savunanlar da oldu, hiçbir iþlevi olmadýðýný ve olamayacaðýný öne sürenler de. Bir iþlevi varsa günümüzde iþlevindeki göçme nedir? Orhan Taylan : Sanatýn, oldum bittim bir tek iþlevi vardýr; o da estetik-düþünsel haz vermektir. Bu görkemli iþlevinden bugün de vazgeçmiþ deðildir. Ortada dolaþan estetik karþýtý uygulamalarýn kendilerine sanat adýný takmalarý bu gerçeði ortadan kaldýrmaz. Zeliha Demirel: Sizin açýnýzdan resim yapmak bir çatýþma unsuru mu, yoksa uzlaþma arayýþý mý? Orhan Taylan : Resim yapmak, hayatla bir dialog gibidir; çatýþmayý da, uzlaþmayý da, öfkeyi de, sevgiyi de, hýncý da, keyfi de barýndýrýr. Zaten her sanatsal ya da düþünsel çalýþmada, bir kavramýn açýklýk, kavranýlabilirlik kazanmasý, o kavramýn karþýtýnýn da birlikte ortaya konmasýyla mümkündür. Zeliha Demirel : Bir söyleme biçimi olarak ele alýrsak resminizi, kimlere nereden sesleniyor ve ne söylüyorsunuz? Orhan Taylan : Ben benim gibi, bizim gibi insanlara sesleniyorum doðal olarak. Zaten her sanatçý kendi gibi insanlara seslenir. Çünkü kendi gibi olmayanlarla bir duygu baðý kurabilmek için kendine yabancý bir sanat dili kullanamaz. Bizim gibi insanlar derken de, dünyanýn heryerindeki bizim gibi insanlarý; erdemi erkten deðerli bulan insanlarý kastediyorum. Zeliha Demirel: Çalýþmalarýnýzda ille de figür ve figür de ille de kadýn. Nasýl bir kadýn duruþu? Orhan Taylan : Bu soruyu Picasso’ya sorsaydýnýz þöyle yanýtlardý;”Ýnsanýn kendisinden ve insan olarak kadýndan daha güzel ne vardýr?”. Duruþun anlamýna ise seyirci karar verecektir. Zeliha Demirel : Çalýþmalarýnýzda hangi kaynaklardan besleniyorsunuz? Sanatýn praksisi ve ereði nedir? Orhan Taylan : Bu yanýt ufak bir kitap boyutunu gerektireceði için atlýyorum. Zeliha Demirel : Malevich "kendimi biçimin sýfýr noktasýna dönüþtürdüm ve akademik sanatýn çöple dolu boya havuzundan dýþarý çýktým..." der. Akademik çalýþma ortamýnýn ya da biçiminin yaratma cesaretini ve gücünü ne ölçüde daralttýðýný ve kýsýtladýðýný düþünüyorsunuz? Orhan Taylan : Resim ve heykel sanatlarý çaðlar boyunca atölye sanatlarý olarak varolmuþtur. Büyük ustalarý atölye eðitimi ortaya çýkarýr. Akademia sanatçý yetiþtirmez, sanat hakkýnda inceleme, araþtýrma yapar. Bu nedenle sanatçý yetiþtirmek amaçlý akademilerin oraya çýkýþý tarihsel bir yanlýþlýktan ibarettir. Zeliha Demirel : Günümüzde resmin artýk tuvalden çýkýþý ve kavramsal sanata bakýþýnýz? Orhan Taylan : Resim, yani insandan sözeden resim, ortaya tuvalle çýkmadý. Taþa, tahtaya, piþmiþ topraða yapýldý. Taþýnabilir beze yapýlmasý, 40.000 yýllýk serüveninin sadece 500 yýl kadar öncesidir. Ben de son zamanlarda polikarbon levhalara çiziyorum. Yani mesele resmin nereye yapýldýðý deðil, insan dramýný resim diliyle anlatmaktan vazgeçmeye zorlandýðý meselesidir. Vazgeçeceðine inanmýyorum. Zeliha Demirel: Paraya para kazandýran kurumlarýn (bizdeki özellikle iki bankanýn) sanata soyunmasýna nasýl bakýyorsunuz? Orhan Taylan : Kimlerin sanata soyunduðu beni ya da genel olarak sanatçýlarý hiç ilgilendirmez. Türlü çeþitli kurum, þirket ya da kuruluþ sanat alanýnda kendilerini tanýtýcý etkinlikler yapar. Bunlarýn yaratý sürecine herhangi bir katkýlarý olmadýðý için sanatçýlarý ilgilendirmezler. Çünkü yaratýcý çalýþma entellektüel bir faaliyettir ve para meselelerinden, karakteri gereði etkilenmez. Zeliha Demirel : Son olarak sanatçý duruþuna yönelik genel geçer yargýlarýn yýkýlmasý neye baðlýdýr?Eklemek istedikleriniz varsa ekleyelim. Orhan Taylan : Sanatçý duruþuna yönelik yargýlar diye birþey varsa, genel olarak olumlu yargýlar olduðu kanýsýndayým. Bizim cevrelerimizde insanlar sanatçýlara deðer verirler, sever ve sayarlar. Ben de kendi adýma bundan baþka bir tavýrla karþýlaþmadým. Eðer burada kastedilen hakedilmemiþ duruþlar ise; halkýmýz zaten buna “cin olmadan adam çarpmak” tabir eder, ve saygýsýný esirger. Bunun ötesinde belli bir yetkinliðe ulaþmýþ her sanatçýnýn duruþu, hakedilmiþ ve sosyal çevresince hakký verilmiþ bir duruþtur. Bize vakit ayýrdýðýnýz için çok teþekkürler.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Zeliha Demirel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |