..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam kýsa, sanat uzun, fýrsat aceleci, deney aldatýcýdýr. -Hippokrates
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Politik Roman > Bahattin YILDIZ




4 Temmuz 2002
Dansöz Kývýrmalarý-8.sh.  
8.SAYFA

Bahattin YILDIZ


Dinleyicilerden birinin, "Desenize tutukluyu bir sümüklü mendil kurtardý," demesi üzerine tümü katýla katýla gülmeye baþladý.


:AGDD:
Has ile Hüs’ün babasýnýn söylediklerine inanamýyordu... Ber, onun anlattýklarýný mümkün görmüyordu. Suçsuz bulunan ve bugün serbest býrakýlmasý gereken “Hüs,” iken nasýl oluyorda cezasý kesilen Has, Tut-Býrakma Kursevinden salýverilmiþti. "Peki, siz nasýl öðrendiniz ?..."diye sordu Ber.
"Has, telefonla arayarak, ‘Beni merak etmeyin... Çýktým.. Hüs’ü de zaten çýkarmak zorundalar...’ deyince anladýk."
     Ber, izin isteyerek lavaboya yöneldi. En rahat düþünme ortamý; rahatsýz edilmeden, kendiyle baþ baþa kalabildiði yegane yerlerden biriydi. Duvara bakarak konsantrasyon saðlamaya çalýþtý. Olmadý... Aynadaki görüntüsü, dikkatini daðýtýyordu. Sýrtýný aynaya döndü, deðiþen bir þey olmayýnca odasýna geri döndü.
     Mus’tan Tut-Býrakma Kursevi müdürünü baðlamasýný istedi. .
     Baðlantý kuruldu sinyali üzerine telefonu kaldýrdý. Telefondaki ses, müdürün þu an meþgul olduðunu, ve kendisinin yardýmcý olabileceðini, belirtiyordu.
     Ber iddiayý özetleyince; telefondaki otorite kokan ses; titrek sese dönüþmüþtü, "Bir saniye avukat bey!" dedi. "Müdür bey müsait oldu. Telefonu hemen ona veriyorum."
Telefondaki ses ile müdür olma olasýlýðý yüksek bir ses arasýnda geçen fýsýldaþmalarý bir süre dinledi Ber.
     Ber, Müdür olduðunu belirten görevliye Has, Hüs olayýný yeniledi.
"Mümkün deðil!..." dedi Müdür Bey. "Bizim burada dört noktada kontrol yapýlýr... Ama yine de ben bir araþtýrayým. Siz telefonunuzu býrakýn, birazdan size döneceðim."
Ýnanmamýþ gibi tepki gösterse de ürkmüþ ve paniklemiþ bir ses tonuyla karþýlýk vermiþti Tut-Býrakma Kursevi müdürüne.
Müdürün aramasý gecikmedi. Beklenen telefondan alýnan bilgi, Ber’in beklediði yanýttý. Serbest býrakýlma kayýtlarýnda Has deðil Hüs görünüyordu. Bir sorun yoktu...
Buna raðmen Has ve Hüs’ün anne ve babasý iddialarýnda ýsrarlýydýlar...
Ber, son noktayý koymak için bu kez Tut-Býrakma Kursevinden sorumlu devlet avukatýný telefonla aradý. Hatta bu konuda Tut-Býrakma Kursevi Müdürünün yanýtýný, buna raðmen anne babanýn iddialarýnda ýsrarlý olduklarýný belirtti...
Devlet avukatý konuyu araþtýracaðýný belirtti...
     Yaklaþýk yarým saat sonra telefonla arayan kiþi, devlet avukatý’ydý...."Avukat bey!... Lütfen yanýma kadar gelebilir misiniz?.."
     Ber, bir terslik olduðunu hissetti. Has, Hüs’ün anne ve babasý ile birlikte yargý binasýna hareket ettiler.


                         ***




     Tut-Býrakma Kursevinden sorumlu devlet avukatý hiddetlenmekte haklýydý... Aralarýndaki bir yaþ farký ve benzerliklerinden yararlanarak Has’ýn; Hüs’ün kimlik belgesini kullanýp kendisini Hüs olarak tanýtmasý sonucu görevlileri atlatmýþ, kursevinden firar etmiþti.
Serbest kalan Hüs yerine Has’tý... Hüs ise hala Kursevinde bulunu-yordu.
Ber, "Efendim! Þimdi ne yapacaksýnýz?" diye sordu kursevinden sorumlu devlet avukatýna. "Gerçek anlaþýldýðýna göre, Hüs’ü serbest býrakmanýz gerekmiyor mu?..."
"Ne mi yapacaðým?..." dedi kýzgýnlýkla. "Hüs’ün ‘Bu kez firara yardýmcý olmaktan,’ dolayý tutuklanmasýný saðlayacaðým... Has’ýnda saklandýðý delikten bulunup çýkarýlmasý için Güvenliðe talimat vereceðim ve bu sonucun oluþmasýnda ihmali olan kursevi sorumlularý hakkýnda da soruþturma açacaðým."
Söylenecek söz kalmamýþtý.
     Hep birlikte, devlet avukatýna "iyi günler!" dileyerek makam odasýný terk ettiler.
     Yargý binasýndan çýktýktan sonra netleþen durumun yasal pozisyonu konusunda hukuksal anlatýmda bulundu, Ber. "Merak etmeyin!... Hüs, ‘Firara yardýmcý olma suçundan,’ dolayý ceza alsa dahi, en çok iki ay sonra serbest býrakýlacaktýr..."diyerek Has ve Hüs’ün annesiyle babasýný rahatlattý...


                         ***


14


     Gördüðü kabustan kan ter içinde uyanmýþtý. Artsa’nýn ölümünü görmüþtü düþünde, Ber.
     Saat gecenin 23:50’sini gösteriyordu.
     Uykusu kaçmýþtý. Endiþelenmiþti.
     Artsa’nýn evini aramaya karar verdi. Telefona yanýt veren olmadý. Belki de uyuyorlardý.

     Ber, rüyasýnda Artsa’yý görmüþtü. Geniþ bir ovada ucu bucaðý görünmeyen yüksek bir tepeden kalabalýða seslenmeye çalýþýyordu....
     Sesini duyan yoktu...
     Çýkardýðý sesler, kalabalýðýn çýkardýðý uðultularda boðuluyordu...
     Ýnsanlarýn ilgisini çekemiyordu...
     Bakaný da yoktu...
     Ber, onun baðýrýrcasýna aðzýný açýp kapatmasýna raðmen sesini duyumsayamýyordu...
     Onun elleriyle yüzünü týrnakladýðýný korku ve endiþeyle izliyordu... Ber, insan kalabalýðýný aþýp dolayý bir türlü onun yanýna yaklaþamýyordu.... Her ilerleyiþi, sanki geriye gidiþiydi kendisinin...
     Kalabalýðý yarýp yanýna yaklaþamayacaðý umutsuzluðuna kapýlmýþtý. Öylece Artsa’yý izlemeye devam etti...
     Gözlerinden süzülen yaþlarla izliyordu... Çaresizdi, yorgundu... Ýlerleyemiyordu. Ýnsan kalabalýðý tel örgüler görevini yürütüyordu sanki...
     Artsa’nýn her iki elleriyle kendi baþýný sýmsýký kavradýðýný gördü...
     Birden, garip bir þey oldu. Artsa, kendi kafa derisini bir peruk çýkarma kolaycýlýðýyla alýp, elinde sallamaya baþlamýþtý.
     Ber dýþýnda kimse bunun farkýnda deðildi...
     Bu kez; Sað ve sol eliyle kemik yapýsý görünen kafatasýný zorlayýp, üst kapaðýný çýkarmýþtý...
     Önce kafatasý derisini kalabalýða attý. Sonra kafatasýnýn üst kapakçýðýný....
     Bir eliyle beynini parçalamadan çýkardý...
     Topluluða gösterdi....
     Yine Ber dýþýnda izleyeni yoktu...
     Belinden çýkardýðý ateþli silahý, elinde tuttuðu beynine doðrulttu...
     Ber, "Yapma!..." diye baðýrýyordu. Ayný kelimeyi bir çok kez yineleyerek. Ama bir türlü Artsa’ya duyuramýyordu sesini...
     Artsa’nýn silahýndan çýkan kurþun elinde tuttuðu beynini parçalamýþtý...
     Parçalar kalabalýða savruldu.... Silahtan çýkan ve yankýlanan sesle kalabalýkta bulunan tüm bireyler Artsa’nýn yere düþmekte olan cesedini kare kare hafýzalarýna almaya baþlamýþlardý.
     Kendisi sesini kalabalýða duyuramamýþtý....
     Silahýndan çýkan ses ise kalabalýkta bulunan bireylerin kulaklarýnda çýnlýyordu....

     Ber, bu çýnlamayla uyanmýþtý uykusundan....
     Telefonunla aramasýna yanýt verilmemesini olumlu mu yorumlama-lýydý?...
     Uyuyor olduklarý veya ev dýþýnda bir yerlerde olabilecekleri olasýlýklarýndan birinin gerçekleþmesi dileðinde bulunuyordu...
     Ölümü dýþýnda herhangi bir olasýlýðýn olmasýna dua ediyordu.
     Gece sessizliðini yýrtan bir ses gelince irkildi.
     Bu, telefon ziliydi.
     Ahizeyi kaldýrdýðýnda, Med’in sesini aldý. "Baþýn saðolsun," diyordu."En az senin kadar üzüldüðümü bilmeni istedim..."
     Med, telefonu kapatmasý gerektiðini biliyordu...
     Devam etmesinin bir anlamý yoktu.
     Ber, tüm benliði ve duyularýyla aðlamaya baþlamýþtý...
     Med’in diyeceklerini duyacak, duyumsayacak durumda deðildi...
     Þu an en çok gereksinim duyduðu þey aðlamaktý.


                         ***


     Ýyice sarhoþ olmak istiyordu...
     Ýnsan istediði þeyi gerçekleþtirebilecek cesareti bazen derhal bulamý-yordu. Beþinci kadehi olmasýna raðmen, halen diriydi.
     Elini beline götürdü. Tabancýsýnýn demir sýcaklýðýný hissedince gülümsedi.
     Hazýrlýklý olmalýydý. Bu iþlerin bir an meselesi olduðunu okumuþtu.
     Ayýk iken birkaç kez deneyip baþaramadýðý bu iþi, bugün bitirmeliydi.
     Kendisini, içsel telkinleriyle koþullandýrmýþtý.
     Masada bulunan üç arkadaþýndan izin isteyerek tuvalete çýktý. Tuvalet kapýsýnýn iyice kilitlendiðinden emin olduktan sonra belindeki silahýný çýkardý. Þarjörü çýkarýp tekrar taktý. Emniyet kilidini açtý. Mermiyi aðzýna sürdü. Eliyle silahýn kabzasýný tekrar okþadýktan sonra beline taktý.
     Masaya geri döndü.
     Adet gereði selam verip sandalyesine oturdu.... Ber’le ‘ti’ye aldýklarý bir davranýþý sergilemiþti. Bir dakika önce ayrýldýðý masaya geri dönüþünde yeniden selam vermiþti. Bu kez gülmedi... Gülmek kendisini gevþetebilirdi...
     Müzik setinin kolonlarýndan, Pink Floyd’un “Duvar” isimli parçasý duyuluyordu.
     Artsa, bu parçanýn gerçekleþtireceði eyleme uygun bir müzik olduðunu düþündü... Önündeki duvarý yýkacaktý.
     Rahatlayacaktý... Beyni düþünmeyi durduracak, içi artýk hiçbir þeyi algýlayamayacaktý.
     Hiçbir güç onu yönlendiremeyecekti...
Hiçbir düþünce amacýnýn gerçekleþtirmesini engellememeliydi.
     En önemlisi ilahi dinlerde belirtilen ‘Öteki Dünya’ nýn olup olmadýðýný da öðrenme þansýný elde edecekti. Hiçbir þeyi bu kadar merak etmemiþti.
     Altýncý kadehini de devirdi. Üç arkadaþýný tek tek inceledi. Zamaný gelmiþti. "Sizleri öpmek istiyorum," dedi.
     Ayaða kalkarak tek tek sarýldý arkadaþlarýna...
     Yerine oturmadý....
     Birkaç adým geriye çekilerek, "Sizlere; daha önce görme þansýný elde edemediðiniz bir þeyi ilk ve son kez yaþatacaðým,” dedi.
     Artsa üç arkadaþýnýn, diðer masadakilerin ve lokanta çalýþanlarýnýn meraklý gözlerle kendisine bakýþlarýný, zevkle izledi.
     Belindeki silahý çýkarýp þakaðýna dayadý...
     Bir el silah sesi!...
     Ýzleyiciler putlaþmýþlardý.
     Haykýrýþ!...
     Düþüþ!...
     Bir hayatýn sonunu gösteren iþaretlerdi...
     Ölü bedende kalan açýk gözler mutluydu, direngendi, asildi...
     "Beni artýk yönlendiremeyeceksiniz!... Yularýmý elinizden aldým!..." mesajýný veriyordu sanki...
     Genel ve yerel Düzenleme grubuna, Ýzleyici grubuna, Uygulama grubuna, Denetleme grubuna tepkisel mesaj sertti...
Cezalandýrýlmasý gereken içerikteydi...
Ama ölü bedenleri cezalandýrma yöntemi artýk çaðdaþ cezalardan deðildi...
Skolastik çaðý canlandýrmanýn þimdilik bir yararý yoktu...
"Mesleki, ekonomik ve ailesel sorunlarý vardý... Psikolojisi bozulmuþtu..." denerek üzeri örtülmeli ve bu þekilde yayýnlanmalýydý tüm iletiþim araçlarýnda...
Bunu yapacak güçleri vardý. Çünkü, tüm güçlerin bileþkesinin beyni kendileriydi.


                         ***


                              15


     Artsa’nýn kendi hayatýný sonlandýrmasýndan on gün geçmiþti. Ber, Mer kentinde üç gün kalmýþ, Artsa’nýn ölü bedeniyle vedalaþmýþ, ortak tanýdýklarýyla onun geçmiþini yorumlayarak anmýþlardý.
     
Bugün cumartesiydi. Markýz’la bu kez evde deðil bulvarýn sonunda bulunan bir kafe de buluþacaklardý.
     On gündür, sakal ve býyýðýný týraþ etmemiþti. Bu; geleneksel deðerlerde yas tutma anlamýna geliyordu. Ýþine geldiði ve içinden geldiði zamanlar geleneksel deðerlere uyardý. Artsa’yý çok seviyordu ve bir cenazenin ardýndan ilk kez bu þekilsel deðere uyuyordu.
     Ber, saatine baktý. Randevu saati yaklaþýyordu. Bir þey unutmuþ hissi vardý içinde. Ceplerini kontrol etti, sürekli yanýnda bulundurduðu cüzdaný, anahtarlýðý ve tespihi cebindeydi.     Unuttuðu þeyin ne olduðunu anýmsayamayýnca, düþünmekten vazgeçti.
     Ayakkabýsýný giyindi. Duyduðu telefon zili üzerine açtýðý kapýyý kapamak zorunda kaldý. Med’in bugün ikinci aramasýydý.
     "Gitmemen gerektiðini düþünüyorum!" dedi.
     "Neden?..."
     "Bu konuda daha fazla açýklama yapmamam gerekiyor..."
     Ber, "Markýz’ý kýskanýyorsun!"dedi. Ýþte neyi unuttuðunu anýmsamýþtý. "Yine de telefon açtýðýn için teþekkür ederim. Bana unuttuðum þeyi hatýrlattýn!"
     "Kaset mi?..."
     "Evet!"
     "Kaseti verdiðin için piþmanlýk duyacaksýn!"
     "Markýz’la ilgili olan her þey seni rahatsýz ediyor."
     "Ýleride sana bu söylediklerini yedireceðim."
     "Ben karnýmý bir þekilde doyuruyorum," dedi alaycý tonda Ber. "Senin yedireceklerine gereksinimim yok!... Sonra görüþürüz, hadi bye"
     Ber, telefonu kapadý. Annesinden yadigar kalan ve Mar Kenti yöresinden derlenmiþ ezgileri, güzel sesi ve yorumuyla doldurmuþ bir ozanýn çýkarttýðý kasetten kopyalanmýþ kaseti aldý. Bu kaseti bir kez Markýz’a dinletmiþti. Kendisine hediye edilmesini istemiþse de Ber, ancak bir kopyasýný yaptýrýp vereceðine söz vermiþti.
     Ber, dýþarýda bulunan boþ masalardan birine iliþmiþ, yarým saattir bekliyordu. Markýz hala gelmemiþti.
     Med’in Markýz hakkýnda söylediklerini düþünüyordu. Onun þimdiye kadar geleceðe yönelik kehanetlerini zaman bir þekilde doðruluyordu. Güvenlik sisteminde uzman bir þirkete evini ayrýntýlý olarak arattýrmýþ, ne bir gizli kameraya ne de ses alýcý bir cihaza rastlanmamýþtý. Evinin içine bu tür elektronik cihazlarýn yerleþtirildiðine dair þüpheleri yok olmuþ onun yerini Med’in sezgi ve algýlamalarýnýn güçlü olduðu kanýsý iyiden iyiye yerleþmiþti.
     Kafe kulübe küçüklüðünde olmasýna raðmen ön bahçesinde yirmiye yakýn dört kiþilik masa gruplarý vardý ve çoðu doluydu.
     Oturanlarýn çoðu, birbirleriyle ilgileniyor izlenimi yaratsalar da, aslýnda diðer masada bulunanlarý çaktýrmadan daha da çok izliyorlardý. Ad kentinin toplumsal özelliklerinden biri de buydu. Genelde kimse arkadaþlýk yaptýðý kiþi veya kiþileri yeterli görmüyordu. Baþkalarýyla kýyaslayýp ya rahatlamaya çalýþýyordu, ya da hayýflanýyordu.
     Ber, sarý saçlý mavi gözlü bir bayanla göz göze geldi. Bu bayanýn karþýsýnda ondan yaþça büyük ve daha eðitimsiz olduðu anlaþýlan biri oturuyordu. Gözünü kaçýrdý ondan, bayanýn ýsrarlý bakýþlarý karþýsýnda tekrar bakýþtýlar. Bakýþlar, ‘Tek misin? Neden senle birlikte oturmu-yorum?’ der gibiydi.
     Markýz’ýn "Selam!" sesiyle irkildi. Ayaða kalktý. "Hoþ geldin!" diyerek sarýldý Markýz’a.
     Yakýn masada oturan sarý saçlý, mavi gözlü kýzýn yüzü allaþmýþtý.
     Markýz, "Kendini nasýl hissediyorsun?" diyerek sordu. Artsa’nýn ölümünün Ber’i ne kadar sarstýðýnýn bilinciyle.
     Ber, "Biraz daha iyiceyim," diyerek kendi gerçeðinin aksine bir yanýt verdi. Markýz’a da negatif enerji salmanýn bir yararý olmayacaktý. Artsa dirilmeyecekti.
     Ber, yüzünde zorlamalý bir neþe oluþturmaya çalýþarak, elindeki kaseti Markýz’a uzattý.
     Markýz’dan bir öpücük daha kazanmýþtý.
     Markýz, teþekkürlerini sunarak kaseti çantasýna koydu.
     Her ikisinin de istediði dondurmalar servis edilir edilmez kaþýklamaya baþlayacaklarken Markýz, aniden Ber’e yakýnlaþmasýný iþaret etti...
     Ber, yanaðýnýn öpüleceði sanýsýyla sað yüzünü uzattý. Markýz, fýsýltýlý bir sesle, "Hemen bakma!"diyerek uyardý önce. "Sana bir ara bana teklif etti, diye sözünü ettiðim patronumun oðlu burada... Arka masada... Bizi izliyorlar."
     Ber, kýsa bir an düþündükten sonra cebinden çýkarmýþ olduðu çakmaðýyla sigarasýný yakacakmýþ gibi davranarak yere düþürdü. Almak için eðilirken arka masayý kýsa bir an gözledi. Üç kiþi oturuyordu ve üçünün de bakýþlarý dostane deðildi.
     Ber, alçak bir sesle, "Tesadüfen burada oturuyor olabilirler..." dedi. "Endiþelenmen yersiz."
     Markýz, "Hiç sanmýyorum!..."dedi. Heyecanlýydý. Gözleri korku doluydu. "Derhal kalkalým Ber!"
     Markýz’ýn etkisinde kalmadan mantýklý düþünmeye çalýþýyordu. "Kalkmamýz onlara çekindiðimizi belirtmemiz demektir..." dedi soðuk tonlu bir sesle. "Biraz oyalandýktan sonra kalksak daha iyi olur."
     Ber, devamýný getiremedi. Kollarý kalýn ve kýllý biri tarafýndan sigara paketinin üzerindeki çakmaðýnýn alýnmakta olduðunu fark etti.
     Ber, kolun sahibinin yüzüne baktýðýnda az önce yere düþen çakmaðý alma bahanesiyle eðilirken dikizlediði, arka masada oturanlardan biri olduðunu anlamýþtý.
     Kýllý kol sahibi, "Çakmaðýnýzý kullanabilir miyim?" diye sordu. Bu, çakmaðý aldýktan sonra Ber’e yöneltilmiþ bir istekti ve ses dokusu rica içermiyordu.
     "Neden olmasýn, buyurun!" demekte gecikmedi Ber.
     Kýllý kol, sigarasýný yaktýktan sonra çakmaðý masaya fýrlatarak attý. Masaya çarpan çakmak zýplayarak yere düþtü.
     Bu düþürüþ, kanýnýn beynine sýçramasýna neden olmuþtu Ber’in. Fakat, arka masada bulunan iki kiþiyi de hesaplayarak sessiz kalmayý daha uygun buldu.
     Kýllý kol’un masasýna geri dönmesinden sonra Markýz’ýn “Lütfen, gidelim! N’olur...” yalvarmalarýna Ber oturmakta direnerek karþýlýk veriyordu.
     Birkaç dakika sonra Kýllý kol, yeniden baþlarýna dikilmiþti, "Sigaramýz nedense söndü. Yeniden çakmaðýnýzý almam gerekiyor."
     Çýngar çýkaracak bir insana yumuþak davranmak, yumuþatýlmayý çabuklaþtýrýrdý. Ber, ne yumuþak ne de sert olmayan orta yolu tercih etti. "Çakmak attýðýnýz yerde alýnmayý bekliyor!..."
     "Öyleyse al ve bana ver kibar erkeðim!"
     Ber, ses çýkarmadý. Bu arada yan gözlerle þahsýn hareketlerini izliyor, tetikte duruyordu. Bir zamanlar uzak doðu sporlarýyla ilgilenmiþ hatta Budokan Karate dalýnda turuncu kuþaða kadar ulaþmýþtý. Trafik kazasý sonucu ayaklarýnýn kýrýlmasý nedeniyle karate eðitimi yarým kalmasýna raðmen þahsý gözü kesiyordu, ama diðer ikisini de hesaplayarak tümüyle baþ edemeyeceðini de bilebilecek kadar da gerçekçiydi.
     Ber, koltuðunu arkaya usulca itekleyip, tam doðrulmadan oturduðu yerden eðilerek aldýðý çakmaðý Kýllý kol’a uzatarak, "Buyurun!..." dedi. "Sizde kalsýn. Hediyem olsun!"
     Kýllý kol, çakmaðý elinden çeker gibi aldýktan sonra diðer elinin baþ ve iþaret parmaðýyla Ber’in yanaðýndan makas aldý.
     Ber, korumakta zorlandýðý soðukkanlýlýðýný tamamen kaybetti. Oturduðu koltuktan fýrlayarak sað bacak dirseðini karnýna doðru çekip þahsýn yumurtalýklarýna ayaðýnýn topuðuyla sertçe vurdu.
     Kýllý kol’dan acý dolu haykýrýþý duyulmakta gecikmedi. Avuçlarýyla yumurtalýklarýný tutan Kýllý kol, yerde kývranýyordu...
     Ber, Markýz’ýn da geri çekilmesinden yararlanarak masayý ileriye doðru itekleyerek devirdi. Amacý kendisine daha rahat hareket edebileceði bir alan yaratmaktý.
     Diðer iki kiþi bulunduklarý masadan küfürler savurarak kendisine doðru geliyorlardý.
     Ber, sandalyelerden birini iki eliyle baþýnýn üzerine kadar kaldýrarak yanýna ilk varan kiþinin kafasýna tüm gücüyle indirdi. Ahþap sandalye kýrýlmýþtý. Darbe alanýn alnýndan kanlar akýyordu. Ber, son kalan kiþinin þaþkýnlýðýndan yararlanarak sað tekmeyi vuracakmýþ gibi gösterip, ters dönüþ aldý ve olanca hýzýyla sol tekmesini onun midesine indirdi... Bu kez sonuç alamamýþ hatta son þahsý kýmýldatamamýþtý bile... Son þahýs, yerdeki kýrýlmýþ sandalyeden kopan bir parçayý alýp Ber’e vurmaya baþladý. Ber, inen darbelerden sersemlemiþti. Bir zorlamayla kendisini geriye attý.
     Markýz’ýn "Yardým edin!... Adam öldürüyorlar!..." feryatlarý kulaðýnda çýnlýyordu. Et döner yapýlan bölümün korkuluðuna dayanmýþ, mahsur kalmýþtý. Çevredeki görüntülerin buðulandýðýný, gözlerinin kapanmakta olduðunu, seslerin sanki gittikçe kendinden uzaklaþmaya baþladýðýný hissetti... Baþýný salladý... kendisine gelmeliydi... Ýçten içe kendine telkinde bulundu... Gözü sað tarafýna düþen dönercinin uzun ve keskin býçaðýna iliþti... Son bir gayretle ona doðru yöneldi.
     Son saldýrgan, ondan erken hareket etmiþti. Döner býçaðýný onun elinde ve havaya kaldýrmýþ durumda gördü. Görüþü bulanýktý... Döner býçaðýnýn keskin tarafýnýn bedeniyle temasý anýný gözleri kapalý bekliyordu. O an ölümünün anahtarý olacaktý. Buraya kadarmýþ, diye düþündü. Vuracakmýþ gibi duran kollar biraz önceki duruþundan farklý deðildi. Saniyeler çok uzun geldi. Ber, bildiði dualarý içinden okuyordu. Beklemek korkunçtu... Her an ölümü bir çok kez yaþamak gibiydi. "Vur!... Ne Bekliyorsun!" diye haykýrmak istiyordu. Sesi çýkmadý... Gözleri iyice kararýyordu...
     O meçhul içsel sesler yine kulaklarýnda çýnlamaya, sonra kelime kelime anlaþýlmaya baþlamýþtý.
     "Neden indirmiyor?..."
     "Donmuþ vaziyette... Biri engelliyor..."
     "Lanet olsun! Yine O!.."
     "Med’i engelleyin!"
     "Yanýt; negatif!.. Baþ edemiyoruz."
     Güvenlik ekip arabasýndan çýkan tanýdýk siren seslerini duyuyordu, þimdi de. Siren sesleri ömrü boyunca hiç bu kadar kulaðýna hoþ gelmemiþti.

     Siren sesleri, saldýrganlardan birinin "Güvenlik geliyor!.. Kaçýn!" derin acýlý baðýrtýsý ile birbirine karýþtý...
     Ber’in son duyduklarý kendisine ninni gibi geliyordu. Usulca yere yýkýldý...


                         ***


                              16


     Maf, üç kattan oluþan ofisinin üst katýnda gazete baþlýklarýný incelerken, telefon ahizesinden dahili çaðrý sinyali aldý.
     Sekreteri, "Beklediðiniz misafir geldi!"dedi.
Yanýna gönderilmesini emretti.
Kapý çaldý. Gazete sayfalarýndan baþýný kaldýrmadan "Girin!" dedi Maf.
Gelen bayaný yerinden doðrulmadan ve gözlerini gazeteden ayýrma-dan buyur etti.
"Buyurun, oturun!"
Gelen bayan, "Nasýlsýnýz efendim?" diyerek misafir koltuðuna oturdu.
Maf, güzel, iç gýdýklayýcý sesin sahibine baþýný kaldýrarak baktý. Yýllardýr ilk kez yaþlý yüreði bir kýz karþýsýnda bu kadar heyecanlanýyordu. "Tanrým, bu ne güzellik... Temsili kleopatra güzelliði.." diye geçirdi, içselinden.
Ayaða kalkarak "Hoþ geldiniz! Markýz Haným!" dedi.
Markýz, kalkýþa, kalkýþla; ‘Hoþ bulduk’la karþýlýk verdi.
Maf, içselinde ‘Avukat aðzýnýn tadýný biliyor... Bunun için ölüme bile gidilir," diye geçirdi. Güleç bir yüzle, "Geçmiþ olsun," dedi ve "Ber, nasýl?" diye sordu.
Markýz,"Ýyidir efendim..." diyerek soruyu yanýtladý. "Doktoru bir haftaya kalmaz taburcu edebileceklerini, söyledi."
     Maf, gözlerini anlamlý bir þekilde Markýz’a dikerek, "Herhangi bir þeye ihtiyacýn olursa, çekinme..." dedi. Gerektiðinde kibar olmayý da biliyordu. "Lütfen bana bildir!"
     Markýz’ýn ilk andaki çekingenliði yok olmuþtu. Daha sýcak ve daha rahat konuþabiliyordu. "Olur efendim!" dedi. "Ýlginize de teþekkür ediyorum." Ad kentinin en etkin insaný tarafýndan davet edilmiþ ve onun karþýsýnda konuþuyordu. O kendisiyle ilgileniyordu. Her genç kýza sahip olamayacak bir ortamdaydý, þimdi.
Maf,"Anlaþtýk o halde!..." dedi. "Seni buraya kadar yormamýzýn nedenine gelince..." Cümleleri toparlamaya çalýþtý. "Gerek güvenlikte, gerekse yargýda vereceðin ifadelerde kesinlikle ayrýntýya girmemeni, hatta saldýrganlarý tanýmadýðýný, sadece üç kiþinin nedensiz yere Ber’e saldýrdýk-larýný, sonra da kaçtýklarýný belirtmeni rica etmek içindi." Derin bir nefes alýp verdikten sonra gözlerini Markýz’ýn endiþe okunan gözlerine dikerek, "Biliyorsun! Artýk bu bizim iþimiz," diye ekledi.
     Markýz, iþin peþinin býrakýlmayacaðýndan endiþe duymaya baþladý. Adýnýn geçtiði bir olaydan dolayý bir çok insan zarar görebilecekti. "Patronumun oðlu Maroðlu, beni sevdiði ve kýskandýðý için Ber’e arkadaþlarýyla birlikte saldýrdý." dedi buðulu bir tonuyla. "Ber’de onlara gereken yanýtý verdi sanýrým. Olayý büyütmesek..."
     Maf, güzel kýzýn üzülmesini istemiyordu. Onu rahatlatmalýydý. "Onlarýn sadece kulaklarý çekilecek, merak etmeyin!" dedi. Bir kaç saniye oluþan ara sessizliði sonlandýrmak için "Bir þey içer misiniz?" diye sordu.
"Görüþme bittiyse..." diye baþlangýç yaptý. Sonra iyi bir baþlangýç olmadýðýný düþünerek "Ýzin verirseniz gidebilir miyim?" dedi.
     Maf, telefonla sekreterine talimat verdi. "Bir eleman Markýz’ý evine kadar býraksýn!"
     Markýz’ýn sýcak elini her iki elinin arasýna aldý. "Her hangi bir þeye gereksinimin olursa mutlaka yanýma gel! Seni her zaman bekleyeceðim," dedi.
     Markýz, teþekkür edip salondan çýktýktan sonra Maf, sekreterinden Saðkol’un çaðrýlmasýný istedi.
Çaðrýlacaðýný biliyormuþçasýna, kýsa bir an sonra yanýnda hazýr olan Saðkola, camdan dýþarýyý seyrederken, "Güvenliðin 9.Müdürüyle görüþtün mü?" diye sordu Maf.
"Evet görüþtüm efendim,"diyerek soruya olumlu yanýt verdi. "Ona kavganýn boyutu, ayrýntýsýný ve bazý gazetelere yansýdýðý gibi olmadýðýný, ayrýca soruþturmaya da gerek kalmadýðýný, olayla bizzat bizim ilgileneceðimizi söyledim." Saðkol, biraz nefeslendikten sonra "O da, ‘fazla sansasyonel olaylarýn çýkmamasýný, aksi halde kendisinin yardýmcý olmakta zorlanacaðýný’ belirtti." diye ekledi.
     Maf, gülerek, "Güzel!..." dedi. "Basýndaki dostlarýmýza da söyle avukatýmýza yapýlan saldýrýnýn bizimle ilgisi varmýþ gibi çýkan haberleri yalanlasýnlar... Onlarý ikna etmek için ne gerekiyorsa takdim edin."
     "O iþi de çözdük. Gereðini yapacaklar."
     "Ýþte!... Ben seni bu huyundan dolayý çok seviyorum, söylemeden gereðini gerçekleþtirmen hoþuma gidiyor."
     Saðkol, Maf’ýn övgüsünü almak için gereken her þeyi yapmaktan zevk alýrdý. Onun nelerden hoþlandýðýný ve isteyebileceklerini önceden bilir, gereðini yerine getirirdi. "Teþekkür ederim," diyerek izin istedi. Ýzin isteðine Maf’ýn tepkisiz kalmasý üzerine salondan çýkmak üzere kapýya doðru yöneldi.
     Maf’ýn "Olayý çýkaran kabadayýlardan haber var mý?" diye sormasý üzerine geri dönmek zorunda kaldý.
     "Ýz üstündeyiz." dedi. "Güvenliðin yakalayabileceði korkusuyla gizlendiklerini öðrendik. Merak etmeyin birkaç güne kalmaz, elimize düþerler."
     "Güzel!" dedi. "Olumlu haberlerini bekliyorum!"


                         ***

Devamý: 9.SAYFA'DA



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Istakoz Büyüsü / 14. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 10. Sayfa
Kimlik No 666 / Kontes Princ - 1
Kimlik No 666 / Kont Drakula - 1
Kimlik No 666 / Arka Kapak Yazýsý
Istakoz Büyüsü /6 Sh.
Istakoz Büyüsü / 13. Sayfa
Istakoz Büyüsü / 16. Sayfa
Kimlik No 666 / Baþlangýç Bölümü
Istakoz Büyüsü / 15. Sayfa

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Saddam, kýzý Irak ve tecavüzcü Bush... [Eleþtiri]


Bahattin YILDIZ kimdir?

Soyutlamalarý seviyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.