Yaşadığımız hayatı kavrama noktasında tefekkür, ille de tefekkür gerek dostlarım, bir düşünün gün ağarırken yüce Allah c.c bizlere ne fırsatlar sunuyor, 24 saat bize ait, mümin kardeşlerimizle sohbet etme, onlarla hayatı paylaşma, aile içi dayanışma, büyüklerin gönlünü kazanma, küçüklerin saygısına ve sevgisine mazhar olma, günlük rızkımızı temin etme, çevremizdeki fakir fukara ile rızkımız paylaşma, eşimize ve çocuklarımıza karşı olan hak ve yükümlülüklerimizi icra etme, bilgi ve görgümüzü arttırma gibi saymakla bitiremeyeceğimiz imkanları önümüze koyuyor.

Gün bitip vakit namazlarımızı eda edip, yaradanı zikretme lutfuna eriştiğimiz zaman günün hakkını vermiş ve yüce Allah'a bu fırsatı bize sunduğu için ona olan şükür borcumuzu hakkıylen yerine getirmiş olmanın mutluluğu ile yatağa girme lutfuna eriştikse ne mutlu bize.

Çevremi gözlemlediğimde insanların çoğunu mal edinme konusunda hak ve hukuk ihlal ederken buluyorum, huzursuz ve mutsuz insan yığınları, mutsuzluklarının müsebibi kendi hayat tarzları iken bunu idrak edemeyip bu kısır döngünün içinde dolap beygiri gibi dönen yığınlar, fikretmeyen, zikretmeyen ve şükretmeyi bilmeyen yığınlar...

Hayat hepimize bu güzellikleri yaşamak için güneşin her doğuşuyla bu fırsatı veriyor, hadi gel ayrıl sürüden, sen de kurtuluşa ve aydınlığa kavuşanların arasına katıl.

Aşk şarabından bir yudum alsan kendinden geçersin yeter ki kalbin hazzı veren şaraba açık olsun, gözün kadehe takılı kalmasın.

Güneş doğudan her sabah yükseldiğinde, ertesi sabah onu göremiyeceğini düşün ve günü ona göre yaşa bakalım bir de, gün bittiğinde diğer günlerinle karşılaştır bu günü, bakalım neler değişmiş.