..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > CANER TEK




4 Aðustos 2008
Keman Kutusu  
CANER TEK
70'li yýllarýn yokluðunda bir babanýn çocuðuna verdiði en güzel hediye


:BGFE:

1979 yýlýnýn yaz aylarýnda okulun bitmesi ile birlikte müzik ile ilgili maceram baþladý. Komþumuzun kýzý ile kursa gittiðim o günü unutmam imkânsýz. Benim için tam bir iþkence idi. Zaman bir an önce geçse ve bu iþkence benim için bitse diye içimden geçiriyordum. Halk Eðitim Merkezinin tahta sýralarýnda baþladý müzik eðitimim.

Halk Eðitim Merkezi üç katlý ahþap bir yapý idi. Yüksek tavanlarý olan, döner merdiveni ile çýkýlýyordu üst katlara. Kapýlarý neredeyse kale kapýlarý kadar büyüktü
benim yaþýmdaki bir çocuðun gözünde. Halk Eðitim Merkezinde Tiyatro, daktilo, örgü ve müzik kursu vardý o günlerde. En üst kat ise müzik kursu için ayrýlmýþtý. Döner merdivenlerden yukarý çýkarken, ahþap merdivenleri gýcýrtýsý hal kulaklarýmda. En üst kata geldiðimizde arkadaþým iþte bu sýnýfta oluyor derslerimiz dedi, benim ürkek ve þaþkýn yüzüme bakarak. Elimde hiçbir þey olmadan öyle çýkagelmiþtim.
“Senin ismini vereceðiz öðretmene kaydýný yapacaklar. Ýstenecek belgelerde var sen onlarý da yarýn gelirken getirirsin” dedi arkadaþým.
Kursa gelen çocuklar, öðretmen gelmeden önce bir oraya bir buraya koþturuyor, oyunlar oynuyorlardý kendi aralarýnda. Daha önceleri hiç böyle bir yere gelmemiþ olan ben bir kenara oturup beklemeye baþladým. Kendimi o kadar yabancý hissediyordum ki sanki bilinmeyen bir ülkeden gelmiþtim. Ürkek, korkak bir kedi yavrusu gibi baþýma gelecekleri beklemeye baþladým. Bir müddet sonra zil çaldý. Tüm çocuklar koþarak sýnýfa daldýlar. Müzik öðretmeni içeri girdi ve herkes ayaða kalktý, öðretmenin “merhaba çocuklar “ demesi ile hep bir aðýzdan “ sað ol” demesi ile birlikte oturduk. Benim ise sanki sesim kýsýlmýþ tekrar yerime oturdum. Ve yoklama yapýldýktan sonra öðretmen “ Bugün yeni bir arkadaþýmýz gelmiþ “ dedi ve beni yanýna çaðýrdý. Büyük bir heyecanla yerimden kalkarak yanýna gittim. Uzun yýllar müzik öðretmenim olarak bana eðitim verecek kiþi ile tanýþtýðýmý nereden bilebilirdim ki. Kendimi utanarak tanýttým. Arkadaþým beni kendisinin getirdiðini, komþu olduðumuzu, bundan sonra kendisi ile beraber gidip geleceðimizi söyledi ve öðretmen kayýt için gerekli olan belgeleri söyledikten sonra bugün dinleyeceðimi ertesi günden itibaren benimde derslerimin baþlayacaðýný söylemesi ile birlikte yerime oturdum. O günüm tüm dersler boyunca dinleyerek geçti. Artýk yeni bir dönem baþlamýþtý hayatýmda. Hiç olmadýðý kadar sýkýlarak baþlayan o gün çocukluðunda verdiði kaynaþma ile birlikte yepyeni arkadaþlar edindim.

Takip eden günlerde müzik deyimlerini öðrenmekle geçti. Arkadaþlarýmýn bir çoðu benden oldukça ileride idi ve kendi enstrümanlarý vardý. Kiminin mandolini, kiminin kemaný, udu ve hatta kanunu vardý. Kýsa bir zaman sonra kurs öðretmenimiz benden mandolin temin etmemi söyledi. Ogün sevinçle eve geldiðimde anneme bir an önce mandolin almamýz gerektiðini, öðretmenimin mandolin istediðini söyledim. Annem olur babanla konuþuruz dedi. Ama ben uzun bir zaman enstrümansýz bir þekilde kursa devam ettim. O günlerde neden hala bana bir mandolin almadýklarý için devamlý söyleniyordum. Geçen zaman bir adet mandolin alýndý. O mandolin artýk benim müzik öðrenimin içinde hep yanýmda olacaktý. Annem mandolinin içine konulmasý için kumaþ aldý, babam alýnan bu kumaþtan aðzý büzgülü bir torbaya yaptý. Artýk kursa giderken elimde torbasýna konulmuþ bir mandolinim vardý.
Kýsa süre içinde o yaz mandolin çalmayý öðrenmiþ, nota ve diðer müzik bilgisinin temelini almýþtým. Ýlk gün gitmek istemediðim kursa, en erken giden öðrenci idim. Eðlenceli bir arkadaþ grubum vardý artýk. Dersler dýþýnda çok güzel vakit geçiriyorduk. Günler günleri takip etti ve artýk o yaz tatilinin sonuna gelinmiþti. Hafta içinde devam eden kurslar okullarýn baþlamasý ile birlikte hafta sonuna kaydý. Müzik öðretmenimiz çok uyumlu bir grup yakaladýðýný söyler dururdu hep, bu grubun devamlýlýðýný saðlamak için elinden gelen her þeyi yapýyordu. Cumartesi günleri kurslarý daha sonralarý her hafta bir kiþinin evinde akþamlarý toplanmaya devam etti. Kurslarýmýz da Pazar günlerine alýndý. Hafta bir gün evde bir gün kursta devam ediyordum müzik kurslarýna. Mandolinden yavaþ yavaþ bir enstrümana geçmeliydim. Bunun tercihini yapmamý istedi öðretmenin. Ama onun yönlendirmesi keman oldu benim için. Bir müddet ud çalmak istedim ve udu öðrendim. Bu arada keman çalmak için ara ara arkadaþlarýmýn kemanýný alarak çalmaya çalýþýyordum.
Bir gün öðretmenimiz beni yanýna çaðýrdý ve artýk bir enstrüman tercihi yapmam ve bu enstrümaný temin etmemi istedi. Ýleriki günlerde eðitimimizin devamýnda yýl sonunda Halk Eðitim Merkezinin konserleri olacaðýný ve eðer bu konserlere çýkmak istiyorsam muhakkak bir enstrümaným olmasý gerektiðini aksi takdirde konserlerde yer alamayacaðýmý söyledi. Bu beni oldukça üzmüþtü. Çünkü artýk ailemin ekonomik durumunu biliyor ve belki de kursa devam edemeyeceðimi düþünüyordum. O yýllarda bu tarzda müzik aletleri her yerde bulunmadýðý için Ýstanbul veya Ankara’dan istemek gerekiyordu. Öðretmenimin bu isteðini ailemle paylaþtýktan sonra yapacak tek þey beklemekti.

Babam memur ve biz üç kardeþte okuyorduk. Bu tek maaþla geçinen bir devlet memuru için altýnda kalkýlmasý zor bir yüktü. Tüm bu olumsuzluklarýn üstüne bir de benim müzik aleti ihtiyacý çýkýnca her þey benim için zor olacaktý. Babam tanýdýklarý sayesinde saða solu haber gönderdi. Keman almak o kadar zordu ki. O günlerin getirdiði ekonomik zorluklar bir tarafa bir de kemanýn alýndýktan sonra bize gelmesi vardý.

Zaman benim için oldukça zor geçiyordu, tüm arkadaþlarýmýn kendi müzik aletlerini seçmiþ ve temin etmiþti. Kursa mandolinle devam eden sadece ben kaldým. Bunun bende yarattýðý eziklik ve üzüntü hep içimde kaldý.
Bir akþam babam eve geldikten sonra bana, istediðim kemaný Almanya’da bulunan arkadaþýna sipariþ ettiðini Türkiye’ye gelirken getireceðini söyledi. Ama ne zaman gelecekti iþte o bir muamma idi.
Sabahlarý okula gidiyor, öðleden sonralarý ise bir zamanlar aðabeyiminde çalýþtýðý ayakkabýcýda çalýþýyordum. Kýþ artýk tüm soðuk yüzünü gösteriyordu. Akþamlarý babam iþyerinden çýktýktan sonra ayakkabýcýya geliyor, bir bardak akþam çayýný dükkân sahibi arkadaþý ile birlikte içtikten sonra beni de alýp eve gidiyorduk. Artýk hayat bu rutinlikte devam ediyordu. Cuma akþamlarý kursa devam edenlerden birinin evinde toplanýyor, Pazar günleri ise kursa gidiyorduk. Hafta içi okul, öðleden sonralarý ayakkabýcýda geçen çalýþma günleri. Her hafta sonu haftalýðý alýp anneme teslim ediyordum. Annem benim için biriktiriyor, herhangi bir þeye ihtiyacým olduðunda o para ile alýyordum.
Yýlbaþý artýk yaklaþmýþtý. Öðleden sonra çalýþtýðým dükkânda iþler oldukça artmýþ, insanlar birbirine hediye alma telaþýnda girmiþti. Her günden daha fazla yoruluyor, daha fazla çalýþýyorduk. Ayakkabýlar tek tek satýlýyor akþamlarý artýk ayakta kalmaktan ayaklarýmýz þiþiyordu. Bittikçe depodan yeni ayakkabýlarý getiriyordum. Ertesi gün yeni yýla girmiþ olacaktýk. Annem yeni yýlý kutlamak için tüm hazýrlýklarýný tamamlamýþ, alýþveriþlerini yapmýþ, çeþit çeþit yemekler hazýrlamýþ olmalýydý. Müþterilerle ilgilenirken zamanýn nasýl geçtiðini anlamadan akþam babam iþyerinden çýkmýþ ve beni almaya gelmiþti. Ama bu akþamlarýn diðer akþamlardan bir farký vardý. Babam elinde bir paketle gelmiþti. Hoþ geldin dedikten sonra elindekinin ne olduðunu sordum. Bana herhangi bir cevap vermeden hýnzýr bir gülüþ ile hadi bize çay söyle de gel dedi. Çay söylemek için dükkanýn hemen yanýndaki kahvehaneye gitmek gerekiyordu. Acele ile dýþarý çýkarken arkamdan, çok acele etme dedi. Tamam dedim ama koþarak kahvehaneye gittim, kapýdan içeriye doðru seslenerek “ ayakkabýcýya 2 çay” dedim ve kapýdan hemen geri döndüm. Dükkanýn vitrininden gizlice içeriye bakmaya çalýþýyordum. Babam elindeki paketi açmýþ, dükkan sahibi arkadaþý ile sohbet ediyor ona hararetli hararetli bir þeyler anlatýyordu. Paketin içindekinin ne olduðunu anlamaya çalýþýrken beni camdan gördüler ve çaycý ile birlikte içeri girdim. Bu arada babam paketi toparlamaya çalýþýyordu hýzlý bir þekilde. Kendisine pakette ne olduðunu tekrar sorduðumda, bendeki meraký ve heyecaný görmüþ olmalý ki

“ Evde verecektim ama madem bu kadar merak ettin al aç bakalým neymiþ “ dedi.

Paketi büyük bir merak ve mutlukla açarken ilk kez yýlbaþýnda böyle büyük paketli hediye almanýn zevki de vardý bende. Heyecanla paketi açarken içindekinin ne olacaðý konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Ýþte en sonunda açmýþtým paketi. Uzun zamandýr beklediðim Keman’ým karþýmda idi. O çocuk sevincimi anlatmak için hala sözcük bulmakta zorlanýyorum. Ýþte kemaným gelmiþti. Yeni gelen yýlla birlikte artýk bir kemaným vardý benimde. Sevinçle babamýn boynuna sarýldým. Ama kemanýn üzerinde hiçbir þey yoktu. Yayý, Teli, kemanýn eþiði, viksleri hiçbir þey.
Babama eksik olanlarýn nerede olduðunu sordum, o da eksik olan þeyleri buradan alacaðýz dedi.
Peki, kemanýn kutusu?
Onu da temin edeceðiz artýk, dedi.

O akþam elimde paket ile birlikte dükkandan çýktýk ve eve geldiðimizde büyük bir heyecanla bu sevincimi annemle paylaþtý. Kemanýmý anneme gösterdim. Babam, kemanýn neden bu þekilde geldiðini anlattý. Almanya’dan gelen arkadaþý, bavulunun içine ancak sadece kemaný sýðdýrabilmiþ. Diðer parçalarý getirememiþ. Bana sadece çýplak bir keman gelmiþti. Kendi baþýna sadece bir keman.
Babam “olsun oðlum bunlarý buradan bir þekilde temin ederiz, üzülme” dedi. Evet, olsun benimde artýk bir kemaným vardý sonuçta. Sadece çýplak bir keman olsa bile. Diðerlerini temin ederdir bir þekilde. Hem de Almanya’dan gelmiþti. Bundan daha büyük ne olabilirdi ki. Kimin vardý Almanya’dan gelen kemaný. O gece yeni yýlý daha büyük bir coþku ile kutladým. Bir türlü uykum gelmiyor, kursa gideceðim günün hemen gelmesini istiyordum.
Babamýn diktiði mandolin torbasýna kemanýmý heyecanla kursa gittim. Gururla ve sevinçle yeni kemanýmý arkadaþlarýma gösteriyordum. Sorduklarý sorular hala kulaklarýmda; Yayý nerde, telleri yok mu, kutusuz yok mu? Ýdi. Þu durumda onlarý o sevinçle hiç aklýma takmýyordum, nasýl olsa artýk bir kemaným vardý. Ýleri de beni oldukça üzecek bu konunun þimdilik pek üstünde durmuyor sevincimi paylaþmaya çalýþýyordum. Ve öðretmenimizin gelmesi bekliyordum. Öðretmenimiz geldikten sonra ilk iþ hemen yanýna gidip kemaný göstermek oldu, çok beðendi. Ancak eksikleri var dedi. Bir an önce bu eksikleri tamamlamalýyýz dedikten sonra bana tel, keman eþiði verdi ve kemana bunlarý taktý. Ýþte artýk kemanýmdan seste çýkýyordu. Ama gerçek bir keman olabilmesi için yaya ihtiyaç vardý. Bunun içinde öðretmenin onu da hallederiz sen acele etme dedikten sonra oldukça sevinmiþtim. Ders aralarýnda arkadaþlarýmýn keman yaylarýný alarak ders aralarýnda çalýþmaya baþlamýþtým. Nasýl olsa yakýn bir zamanda öðretmeni bu iþi halledecekti.
Müzikle kurslarý bu þekilde devam ederken bir gün öðretmenimim elinde eski bir yayla kursa geldiðinde oyuncaðýný kaybedip bulan bir çocuk gibi sevinmiþtim.

Öðretmenim;

“Bu yay eski, kullanýlmayan bir keman ait, bu da benim sana hediyem, bundan sonra daha da fazla çalýþacaðýna söz ver” dedikten sonra yayý bana verdi ve artýk kemaným çalmak için bir eksiði kalmamýþtý. Eskine nazaran daha fazla emek harcayýp çok daha fazla bir zevkle müziðe vermiþtim kendimi. Artýk kursun iyi keman çalan öðrencilerinden birisi idim. Günler bu þekilde gidiyor, hafta sonlarý bir arkadaþýmýzýn evinde toplanýyor, Pazar günleri ise kursa devam ediyorduk. Okuldaki derslerimde iyi gidiyor, bazen kemanýmý alýp okula gidiyor, sýnýf öðretmenimim belirlediði serbest günlerde sýnýf arkadaþlarýma keman çalýyordum.
Ama içimde iyiden iyiye büyüyen bir sýkýntý vardý. Kurs arkadaþlarým benimle kemanýmýn kutusu konusunda dalga geçiyor, beni kýzdýrýyorlardý. Bu o çocuk aklýmla hiç hazmedemediðim bir þey di. Ýçten içe üzülüyor bu üzüntümü kimse il e paylaþamýyordum.
En sonunda bir gün üzüntümü anneme anlattým. Sýrf bu yüzden artýk kursa gitmek istemediði, her gün çocuklarýn benimle dalga geçtiklerini aðlayan gözlerle anlattým. Tabi ki ana yüreði buna ne kadar dayanabilir. Müzik konusundaki evdeki en büyük destekçim olan annem babama bunu anlattýktan sonra babam bir akþam beni yanýna çaðýrdý ve
“ Oðlum, köyden bir ýhlamur aðacý kesildi. Bunun kütüðünü hafta içinde köyün otobüsü buraya getirecek. Artýk ondan bir þeyler yaparýz” dedi.
Ama bu bana hiç de inandýrýcý gelmedi. Düþünsenize bir kütük gelecek ve biz bundan bir keman kutusu yapacaðýz. O yaþlardaki bir çocuða bunu nasýl inandýrabilirsiniz. Tabi ki bende çok inanmadým. Ama babamýn da bu konuda bir þeyler yapacaðýný hayal ederek tamam dedim.
Okuldan döndüðüm bir gün evin kapýsýnda benim boylarýmda bir kütük duruyor. Ýçimden “ Ýþte babamýn bahsettiði kütük” diyerek eve girdim. Anneme sordum ve keman kutusu yapýlacak kütüðün o olduðu teyit ettirdim. Akþam babam geldiðinde ayný þeyleri oda söyledikten sonra “bu hafta sonu keman kutusunu yapamaya baþlayacaðýz. Ama hiç acele etmeyeceksin. Bunu seninle birlikte yapacaðýz. Bana yardým edersen daha hýzlý biter” dedi. Bu þartlarda bunu tabiî ki kabul ettim ama hala bu kütükten bir keman kutusu olacaðýna inanmayarak.
Hafta sonu geldiðinde babamýn sabah benden kemaný getirmemi isteyen sesini duydum ve kumaþ torbadaki kemanýmý alarak yanýna gittim. Babam kütüðün yanýnda beni bekliyordu. Kemanýmý torbasýndan çýkardým ve ona verdim. Kemaný kenarlarý düzeltilmiþ, kare þeklinde kesilmiþ kütüðün üstüne koydu ve kütüðe keman þeklini çizdikten sonra;
“ Bununla birlikte Hasan Amcanýn marangozhanesine gidip kütüðü bu þeklide kestireceðim” dedi. Hasan amca bizim mahallede oturan dükkaný köþe baþýndaki marangoz idi. Tamam dedikten sonra ben eve çýktým. Yaklaþýk 1–2 saat sonra babam, o kocaman kütük kesilmiþ, içi oyulmuþ bir þekilde eve geldi. Artýk kütükten geriye bir þey kalmamýþ sadece keman þeklinde elde taþýnabilir bir tahtta parçasý olmuþtu. Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. Ama çocuk aklýmla babamýn hala bundan nasýl keman kutusu yapacaðý aklýma yatmýyordu. Dayanamayarak sordum;
“ Bundan nasýl keman kutusu yapacaðýz” diyerek
Babam bana sabýrlý olmam konusunda söz verdiði hatýrlatarak,
“ Her hafta sonu bunun bir tarafýný yapacaðýz ve Mayýs ayýndaki konsere yeni keman kutun ile gideceksin” dedi. Bu heyecanýmý ve merakýmý bir kat daha artýrdý. Artýk kurstaki arkadaþlarýmýn alaylarýný pek gala almýyordum.
Gerçek bir keman kutusu almaya paramýzýn olmadýðýný da söyleyemiyordum. Çocuk gururum buna izin vermiyordu. Biz babamla her hafta sonu keman kutusunu yapmak için çalýþmaya baþladýk. Cumartesi ve Pazar sabahlarý babamla birlikte evin üst katýndaki terasta yeni keman kutumuzu yapýyorduk.
Kütük kesildikten sonra ilk iþimiz içi boþ olan kenarlarý keman þeklinde kesilmiþ tahtta parçasýna babam kontra plak tan, yine þekline uygun parça kestirerek üstüne ve altýna yapýþtýrdý. Sonraki hafta altý ve üstü yapýþtýrýlan kutu Hasan Amca’nýn dükkanýnda ortasýnýn biraz üstünden ikiye kesildi. Üst kýsmý biraz ince alt kýsmý ise daha derindi. Artýk kutu iki parçaya bölünmüþtü. Yavaþ yavaþ eserimiz ortaya çýkmaya baþlýyordu. Ihlamur aðacý kütüðünde artýk bir eser kalmamýþtý. O kütüðün artýk bir þekli vardý.
Takip eden hafta sonunu doðru babam yeþil renkte bir kadife parçasý ile eve geldi. Oysa babam bize hafta sonlarýnda kurs için gelen arkadaþlarýmýn keman kutularýný incelemiþ, o kutularýn içindeki kumaþýn yeþil olduðunu görmüþtü. Benim bundan haberim olmadý hiç. O çoktan kafasýnda neler yapacaðýnýn planlarýný çizmiþ ve yavaþ yavaþ uygulamaya koyuyordu. O hata sonu elimizde ballylerle o kadifeyi keman kutusunun içine güzelce yapýþtýrdýk ve bu hafta sonu da bitmiþti. Ben merakla babamýn bir daha ki hafta ne yapacaðýný merak ederek geçiriyordum. Ve bir sonraki hafta babam çalýþtýðým ayakkabý dükkanýndan aldýðý vinleks deri ile geldi. Bu deriye benzeyen ama daha yumuþak genellikle çantalarýn yapýmýnda kullanýlan þimdinin deyimiyle imitasyon deri idi. Vinleks deriyi o hafta sonu kutunu etrafýna yine elimizde ballylerle yapýþtýrdýk. Evi bir bally kokusu sarmýþtý. Ama buna annemin hiç sesi çýkmýyor hatta bir þey isteyip istemediðimizi soruyordu. Evdeki herkes elbirliði ile benim kemanýmýn kutusunun yapýmý için uðraþýyordu. Artýk kutu ortaya çýkmýþtý. En azýnda görüntü olarak.
Haftalar ilerliyor, okul, kurs günleri hýzlý bir þekilde devam ediyordu. Bizim keman kutumuzun imalatý ise biraz aðý olsa bile yavaþ yavaþ bitiyordu. Artýk dýþý kaplanmýþ, içinin bölmeleri yapýlmýþ bir hale gelmiþti. Ama taþýma kolu, menteþeleri, kapama düðmeleri ve kilidi yoktu. Yaptýðýmýz her þeyi kendi icatlarýmýz ile monte ediyorduk. Son bölüme gelindiðinde, babam menteþeleri hýrdavatçýdan alarak getirmiþti. Onlarý monte ettik, artýk keman kutum açýlýp kapanýyordu. Ama bundan sonrasýnda ne olacaktý. Babam;

“ Senin eski bir okul çantan vardý nerede o” dedi.

Annemin eski, kullanýlmýþ eþyalarý atmama gibi bir huyu vardý. O zaman bunun ne kadar doðru olduðunu anladým. Terastaki eþyalarýn içinde eski okul çantamý alýp babama getirdim. Babam çantanýn, taþýma kolunu özenle çýkardý, kilidini, çantanýn yanlarýnda kapatma parçalarýný her þeyini bir yere koydu ve keman kutusunun ihtiyacý olan kýsýmlarýna monte etti.
Artýk keman kutum bitmiþti. Eski okul çantamýn parçalarý ile keman kutusunun ihtiyaçlarý giderilmiþti. Sevinçten uçuyordum adeta. Artýk bir keman kutum vardý. O kadar uðraþmýþtýk ki. Babam verdiði sözü tutmuþ, olacaðýna hiç inanmadýðým o kocaman ýhlamur aðacýnda bir keman kutusu ortaya çýkmýþtý. Ýmkansýzlýklar içinde bir kütükten bir keman kutusu olmuþtu. Gerçi biraz kaba ve aðýrdý ama olsun ne fark ederdi ki. Sonuçta keman taþýnýyordu, o aðýrlýðý taþýmaya razý idim.
Ertesi gün Pazardý ve kursuna gittim. Elimde yeni keman kutum ile göðsümü gere gere içeri girdim. Artýk kimse benimle dalga geçemeyecekti. Ýmkanlarýmýz ölçüsünde bir keman kutusu yapmýþtýk babamla birlikte.
Ama o gün hiç de beklemediðim bir tepki almýþtým . Herkes keman kutum ile dalga geçiyordu. Ne kadar kaba, çok aðýr bu ne, içine çocuk sýðar gibi laflarla beni kýzdýrýyorlardý. Ama kimse bunun arkasýndaki o büyük emeði ve parasýzlýk sebebiyle un yapýldýðýný bilmiyordu. Sýrama oturdum ve aðlamaya baþladým. O gün arkadaþlarýma çok kýzmýþtým. Bu kýzlýðýmý artýk içimde saklayamýyor aðlýyordum. Uzun zamandýr benimle alay edilmesi artýk son noktasýna gelmiþ ve dayanamamýþtým bir çocuk olarak. Her hafta sonu uðraþarak bir keman kutusu yapmýþtýk babamla birlikte. Ne kadar uðraþmýþtýk oysa. Ama arkadaþlarým hala benimle alay ediyorlardý. O binbir emek vererek yaptýðýmýz keman kutusu elden ele geziyor, herkes bir þeyler söylüyor ve gülüyordu. Ders zili çaldý ve öðretmenimiz sýnýfa girdi. Herkes yerine oturdu, sýnýfta bir sessizlik oldu öðretmen aðladýðýmý görünce yanýma geldi. Öðretmenim zeki birisi idi. Durumun hemen farkýna vardý ve;

“ Bu keman kutusu senin mi” dedi
“ Evet, benim babamla birlikte yaptýk” dedim aðlamaklý gözlerimi silerek.
“ Ooooo, çok güzel olmuþ. Bu keman kutusunu Giresun Kale sinden aþaðýya atsak hiçbir þey olmaz, denize atsak batmaz, ne kadar saðlam olmuþ, bundan sonra kemanýna hiçbir þey olmaz” dedi.
Bir anda sýnýftaki gülüþmeler kesildi. Sevinçten aðlayan gözlerim bir anda ýþýl ýþýl oluðunu öðretmenimin bakýþlarýndan anladým.
“ Evet, evet çok saðlam oldu. Hem de biz onu ýhlamur aðacý kütüðünden yaptýk” dedim.
“ Harika çok güzel olmuþ”

Artýk hiçbir þeyin önemi yoktu. Kim ne dersen desin. Öðretmenin beðendi ya arkadaþlarýmýn beðenip beðenmemesi umurum da deðildi.

Yýllar yýlar geçti…

O keman kutusu benimle birlikte Liseyi bitirdi, Üniversiteyi okudu, askerliði yaptý. Benimle birlikte evlendi. Ve artýk çocuðumun elinde keman kursuna gidecek, gururla…………….
      



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Halilo
Biricik
Ayýþýðý
Bir Tüy Düþecek Ellerine


CANER TEK kimdir?

Hayatýn penceresinden farklý bir bakýþ ile kelimelere dökülerek yazýlan deneme ve öyküler.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © CANER TEK, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.