Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Bir güzel rüyanın bir gün benden uzaklaşıp, acılar dünyasına düşeceğimi nereden bilebilirdim ki. Hayatta ki en güzel rüyam, alnımın akı dediğim, meğer yüzümün karası, rüyaların hayallerin kabusuymuş diyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Uzun bir hayat mutluluk varken uzun bir acı çile bıraktın bana. Nereden bilebilirdim ki yarı yolda ellerim belimde öylece kalacağımı. Nereden bilebilirdim ki bir gün bu güzel dünyamın yıkılacağını. Ayrılığı olmayan bir sevda buldum derken uçsuz bucaksız gönül bahçelerinde gönlümce gezinirken şimdi tüm geçmişimi kara bir anı gibi düşünüp yaşıyorum. Bu neyin nesidir böyle sevdiğim. Aklımı bozmaya deli olmaya ramaklar kalıyor. Ne sabır bırakıyor nede yaşama hevesi insanda. Nasıl bir bela ceza bu böyle. Neyin cezası bu. Yüreğimde yeri belli olmayan bir sevgi ile, yüreğimde yerleri belirsiz acılar ile daha nereye kadar yaşayabilirim ki. Tatlı tebessümlerle savuşturur muyum bu acılarımı bilmem. Çok sevenin çok mutlu ettiği gibi çok seven çokta üzüyor şimdi. Aşk elle tutulmaz gözle görülmez hastalıkken şimdi elle tutulmaz ateşlerine dayanılmaz bir hastalık oldu. Şifası olmayan bir hastalık sanki. İnsan sevince acılar çekmek zorunda mı ki. Keşke aşkı bir hasta gibi yüreğimde değil de musalla taşına yatırsaydım. Umutlarım bitseydi belki hayat bu kadar çekilmez ve üzücü olmazdı. Şimdi hayat artık eski bildik tanıdık hayat değil. Kirli kara bir günle değişen sürekli ayrılıkla acılarla aşkla hesaplaşma yeri oldu. Aşk dediğimiz şey meğer vara vara bir çıkmaza varıp o çıkmazda saplanıp kalmakmış. Çaresizce boyun büküp teslim olmakmış. Kirli kara bir günün tüm hayatı kirletmesiymiş. Aşk bir sonu olan sonunun adı da kırgınlık ve ayrılık olan aydınlıktan karanlığa giden bir gönül yoluymuş. Artık seneler geçip gidecek, geçen seneler ne sevdiğimi getirecek nede beni sevdiğime götürecek. Ayrı yerlerde birbirinden habersiz iki insan gibi yaşamakta varmış kaderimde. Çok sevdiğinin yüzünü görememek sesini duyup tebessüm edememekte varmış. Yüreği delicesine çarpmak gözlerindeki sevgiye bakmak, gözlerimdeki sevgiyi göstermek yok artık. Kederlerle özlemlere itaat eden bir gönülle avare yaşamak varmış. Gel gör ki o avareliğim acılarımın içinde yine sen varsın. Hep sen, tek sen, sen sen sen... Sensiz kalmak imkansız neredeyse. Oysa ben seninleyken hiç ama hiç acı çekmeni istemedim. Acıları çektireceğin ise aklımın ucundan dahi geçmezdi. Kaç defa bitti işte bitti diye kızdım küstüm kendime. Ben bitsem de bitti desem de bitmeyen bir sevdayla hala seni taşıyorum. Bitmedi işte bitmedi…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |